Pkk

themanwhowasntthere
27 Kasım 1978'de diyarbakırın'ın lice ilçesi fis köyünde abdullah öcalan önderliğindeki bir grubun kuruluş bildirgesini imzalamasıyla resmi olarak kuruluşunu ilan etmiştir. Tam adı partiya karkeran kürdistan olup türkçeye çevirisi kürdistan işçi partisidir. 15 ağustos 1984 yılında pkk komutanı yoldaş egit (mahsum korkmaz) öncülüğünde eruğ ve şemdinli saldırıları yapılarak pkk, devletin kolluk kuvvetleriyle ilk defa sıcak bir çatışmanın içine gitmiştir. Bu saldırı öncesinde devlet yerine bölgedeki gerici, feodal ve devlet çakallığı yapan aşiretlerle bir çatışma içerisindedir ve bu çatışmalar sonucu aşiretlerle anlaşma içinde olan bir başka örgütün tetikçiliği üstlenerek 18 mayıs 1977 günü bir kahvehaneyi taraması üzerine dikmen toplantısında bulunan kurucu üyelerden haki karer yoldaş katledilmiştir. Haki karer pkk'nin ilk şehidi olarak kabul edilir. Eylül darbesi her örgütte olduğu gibi pkk tarihinde de bir kilometre taşı olmuştur. Kürtler üzerinde büyük bir katliam girişimi uygulayan devlet güçleri diyarbakır zindanını dünya tarihinin en karanlık yerlerinden biri haline getirmiş burada uygulanan insanlık dışı işkencelere karşı dik duruşlarıyla pkk tutsakları halk arasında birer efsane haline gelmiştir. Mazlum doğan, dörtler, kemal pir ve mehmet hayri durmuş yoldaşların onursuzca bir yaşam karşısında ölüm pahasına direnmeyi seçmiş olması pkk'nin bugünkü halini almasında çok önemli bir rol oynamıştır. Pkk 90'ların başından beridir devletle görüşmeler yaparak kürt halkının taleplerinin kabul edilmesini istemiş ve buna yaklaşıldığı her anda türkiye devletinin içinde kemik bir konumda bulunan gladyo güçleri engellemeler yaparak bu kirli savaşın devamına yol açmıştır. Savaş 93 sonrası en yakıcı halini almış köy boşaltmalar, jitem'in ortaya çıkışıyla yargısız sivil infazları, toplu sivil kaybetmeler devlet güçlerine savaşı istedikleri gibi sürdürebilecekleri boş bir kürdistan bırakırken, bu durumdan her anlamda etkilenen halk pkk'yi bir kurtuluş bilmiş ve akınlar halinde örgüte katılımlar başlamıştır. Bu nedenledir ki pkk şu anda halkla direk temasta bulunabileceği kendi bünyesinde toprakları olmamasına rağmen dünyada ki en etkili gerilla mücadelelerinden birini yürütmektedir. 15 şubat 1999'da örgütün kurucu lideri abdullah öcalan uluslararası bir komplo ile ele geçirilmiş ve yüksek güvenlikli imralı adası cezaevinde tecrite alınmıştır. Bu gelişme ile birlikte örgütte çok sayıda kopmalar yaşanmış ve örgüt 2004 yılına kadar sürecek bir geri çekilmeye gitmiştir. Bu süre zarfında devlet psikolojik savaş yöntemleriyle örgütü çökertmeye çalışmış fakat pkk karşı hamleyle diaspora gücünü geliştirerek 2004 sonrası döneme eskisinden daha güçlü girmiştir. 2004 yılında yapılan 10. Kongreyle örgüt bir kez daha abdullah öcalan'a bağlılıklarını belirtmiş ve demokratik konfederalizm'i güçlü ve birincil amaç olarak dile getirmiştir. 2004 yılından sonra çatışmalar şiddetlenmiş ve mahalle, ilçe ve şehir yapılanmaları önem kazanmıştır. Bu çıkıştan sonra 21 şubat 2008 tarihinde zapa yapılan güneş harekatı (gerilla terminolojisinde zap zaferi) tsk açısından tam bir fiyaskoyla sonuçlanmış ve ordu 'terayağından kıl çektik. Askerlerimizi tereyağından kıl çeker gibi geri çektik.' Açıklamasını yapmış ve birçok tepkiyle karşılaşmıştır. Bu arada devlet oslo'da pkk üst düzey yöneticileri ile görüşmüş belli bir takım hakların sözü alındıktan sonra devlet oslo masasını devirip siyasi savaş yöntemini benimseyip binlerce pkk'den bağımsız legal siyasetle uğraşan kürt siyasileri kck tutuklamaları adı altında esir almıştır. 2010 yılından sonra örgüt savaş hamlesini yükseltip yoldaş komutan reşit serdar (kendisi 2008 yılı zap savunmasının komutanlığını da üstlenmiştir) öncülüğünde vur, al, elinde tut hamlesi geliştirmiş ve şemdinli etrafında (ilçe merkezi dahil) 450 km kare alan işgal edip aylarca elinde tutmuşdur. Bu süre zarfında tsk dan büyük kopmalar yaşanmış ve uluslararası alanda prestij kaybetmiştir. Devlet kademesi o dönemler srilanka modeli benimsemek isterken kendisini barış süreci adlı süreçte bulmuştur yaşanan büyük kayıpların ardından ve bu süreç açık konuşulup ülke vatandaşlarının büyük oranda onayını almış fakat bir kez daha bir oyalamacaya dönüşüp son bulmuştur. Gerisi zaten malumumuz.

Not; umarım halklar birbiriyle anlaşır ve bu savaş ortamına bir son verir.
bu başlıktaki tüm girileri gör