aşk

ikinci apudlhamit han
Duyguların ansızın kabarması, vazgeçememezlik hislerini delik deşik ederek bir anda ortaya çıkar. Boğazın düğümlenir, nefes alamazsın çoğu zaman. Bir mesajıyla mutlu olur, fotoğrafını seversin. Olur ya bekki uzaktadır daha da bir hüzün kaplar kişinin içini. Buram buram hiç koklamadığı kokusu ile saldırır sinir hücrelerine. Bir bakmışsın minimaller yok olmuş, sinir hücreleri parçalanmış. Ama katiyrn anlayamazsın olmaz. Beyninde herhangi bir işlevi yoktur aşkın ya da şu ana kadar öyle sanıyorduk. Şu kan pompalamaktan başka bir halta yaramayan kalp mi aşkı öğretecekti yoksa beyindeki özel bölgeler mi aşkı sevip kollayıp bize acı çektirecek idi? Hangisi olduğunu durup düşünürsek elbette minimaller ölür, geriye reb reb diye atan kalbimiz kalır. Her zaman böyle değil midir aşkı kalple düşünür, öylr yaşarız ama asıl ulaşılmaz,bize acı çektiren,aşık eden ve türlü her şey beynimizin altından çıkar. 8-9 yaşında altına işemek de beynin parçasıdır, konuşmak da düşünmek de beynin bir parçasıdır. Fonksiyonu öyle fazladır ki beynin... Heke kivrim sayisi fazlaysa minimlaller burada destek alamayip nöronlarıma kaybeder ve oracikta tüm işlevini kaybeder bazen düşünürüz bu karmakarışıklık nereden geliyor diye fakat bilemeyiz ki bu kadar fazla şey yaoan düşünrn beynimiz aslinda aşk olayini da kontrol ediyor ki, bir de bunu yapiyor!
Gercekten inanilmaz hic böyle düşünmemiştim.
bu başlıktaki tüm girileri gör