müslüman ülkelerin gelişmemiş olmasının sebepleri

kaliaras
aslında bilim ve ilim konusunda doğu hep öncü olmuştur tarihte. iş ne zaman yobazlıktan çıkıp keşiflere geldiğinde bir noktada müslüman kesim tıkanmıştır. müslüman filozofların etkileri azalmıştır. bir süre sonra da düşünürlerin derin düşünmesini, araştırmacı ve soruşturmacı bir düşünce yapısı olmasını önlemek onu körü körüne inanmaya teşvik etmeye zorlanmıştır. islam devletinin başlangıçtan itibaren bütün kurumları devamlı savaş açarak yeni topraklar ve gelirler kazanma üzerine kurulmuştur ve savaş cihad adıyla kutsallaştırılmıştır. devletin başlıca görevi de cihadı korumaktır. Sistemdeki bozukluklar belirginleşmeye başladığında da çözüm olarak hep şeriat esas alınarak çözme politikası düşünüldü. Şeriatı koruyan da uygulayan da devlet olunca kutsal ve dokunulmaz oluyordu. Başta Osmanlı olmak üzere İslam ülkeleri gelişme ve genişleme dönemlerinde topraklarına toprak kattı fakat ekonomik değere kalıcı bir değer katacak sistemi yaratamadı. Bunun nedenlerini de araştırıp soruşturulmadı. Kurtuluşu tekrar şeriata geri dönmekte buldular. Her ne kadar Ebu Hanife, toplum içindeki değişik görüş ve fikirlerin toplumu daha ileri götüreceği konusunda görüş bildirse de onu takan olmamış. islam çıkış noktasında mütevazi yaşamın, yardımlaşmanın erdem olduğu bir çağın ürünüydü. fakat şuan hala çağın çok gerisinde kalmış konuları tartışmak ile meşguller. kadınların, erkeklere ait aşırı dini tutuculuğunun baskısından kurtulamadığı, toplumsal kalkınmaya katılımların engellendiği, bilimin ve rasyonel düşünce tarzına hakim olmadığı ve dinsel fanatizmin korkusuyla öz eleştirinin yapılamadığı bir ortamda ileri gitmek tamamen bir mucizedir.
not: tarihten alıntılar
bu başlıktaki tüm girileri gör