dünya barışı

secularist
İlk zamanlara gidelim. Daha güvenli yaşamak için insanlar kabileler halinde yaşamaya başlamıştı. Küçük topluluklar ve o topluluğun simgeleri oldu. O simgeler toplulukların kutsalı sayıldı. Kimisi At, kimisi tırpan, kimisi güneş yapmıştı simgesini.
Bir zaman sonra farklı kabileler çatışmaya başladı. Bunlar milletler arası çatışmalar sayılabilir. Topluluklar kinle beslendi ve bu kartopu misali her geçen gün büyüdü.
Ve daha kötüsü oldu, topluluklardan çıkan bazı insanlar kendilerini tanrının elçisi olduğunu, barış getirmek istediğini söyledi. Bu sefer çıkan farklı dinler savaşmaya başladı ve bu millet savaşlarından daha korkunçtu. Millet yetmezmiş gibi din savaşları da şiddetlenince dünya yaşanılamaz hala gelmeye başladı. Düşünsene yaşadığın coğrafya sana bir din aşılıyor ve sen o din ile coğrafyanın verdiği özelliğin yüzünden farklı yerdeki insanların düşmanı oluyorsun.
Dinde kendi içinde bölünmeye başladı mezhepler çıktı. Faşist insanların birini sevmesi için din, ırk ve mezhep ortaklığı bekler oldu. Çok saçma değil mi? Bir insanın kendi seçmediği (ırk) bir şey yüzünden dışlanması, ötekileştirilmesi.
Her şeyi unutun, din ve ırkın olmadığı bir dünya hayal edin, zorlayın kendinizi. İnsanların bir toprak parçası için can alıp can vermediği, benim inandığıma inanmıyorsun diye birini öldürmediği...

Muhtemelen bu çatışmaların en yoğun olduğu coğrafya Anadolu'dur. Çünkü farklı insanların ve dinlerin buluştuğu bir merkez olması, insanların bir kısmının yobaz hareketleri neticesinde büyük kavgalar başlatıyor. En kötüsü de toplumu birleştiren bir yönetimin olmaması kindar büyüyen bir nesli tetikliyor. Buna engel olmak bizim elimizde. Kimseyi ötekileştirmeden herkese kucaklamakla başlayabiliriz.
Maalesef dünya barışı bana ütopya gibi geliyor. Öz eleştiri olarak kendi ülkesinde bile iç barışı sağlayamayan bir topluluğuz, dünya barışına ne gibi katkılarımız olabilir ki?

Umarım Yüce Atatürk'ün de dediği gibi ''yurtta sulh cihanda sulh'' olur.

bu başlıktaki tüm girileri gör