Mustafa Kemal; sensindir, benimdir, hepimizizdir.
İnsanlığın en büyük düşmanı olduğu düşüncesidir. Nasıl mı? Her şeye düşman gözüyle bakıyoruz ve devamında yok ediyoruz. İçimiz nefret doluyor ve çok iğrenç şeylere dönüşüyoruz. Belki de normal olan budur. İnsanlığı çok da şey yapmamak lazım sonuçta
Toplu taşıma araçlarını kullanım teşvikli kamu spotu sloganı olarak pek iyi olur
Boş beleş olmamak için çayı bırakmaktansa bir çay demler bütün gün 101 atıp ülke meselelerini tartışırım
Cumhuriyetin yansımasıdır. Çobanken öğretmen; daha sonra milletvekili olmuştur. Yakında da Cumhurbaşkanı olacaktır. Arkasındayız.
+ Tasarrufa nereden başlayacaksınız?
- Saraydan
- Saraydan
Nefret ettiğim fakat bir o kadar kıymetini bilip sevdiğim dönem
Azerbaycan'a sinirleniyorum. Zamanında İran'ı haritadan sileriz demesini bileceğine kendi topraklarını, vatandaşlarını Ermenistan'dan kurtarsın. Hani İran'ı silebilecek bir ülke şimdiye kadar Ermenistan'a neler neler yapardı. Demek ki boş laf konuşmaya gerek yok. Canlar gidiyor, elle tutulur bir şey yapılması gerekiyor.
Aşık olduğum şehir. Havasına, huzuruna, kimliğine.. Ama en çok Mustafa Kemal'ine..
Genelinde sorgulama yok, bilgi yok, plan yok.. bir iki slogan öğrenirler paso onları dillerinde dolandırırlar. Ha, bir de kavga işi olsun atlarlar ama dünya için gram yararlı bir işe el atmazlar.
Küçükken dehşete düştüğümü hatırlıyorum. Hikayeye göre elma şeytan falan filan... Özetle Adem ile Havva insanlığın atası. Ya sonra? Bir alt nesil enseste mi dahil oldu şimdi? Düşüncesi bile korkunç. Belki de bu hikayenin çıktığı dönemlerde insanlar yeterince düşünmüyorlardı. Kaldı ki şuan bile bunu kabul edenler var.
Çok değişik hisler barındırıyorum bu adama karşı. Bazı düşüncelerinden gerçek manada tiksiniyorum, nefret doluyorum. Ama bakıyorsun dünya siyasi sistemlere, adam doğru diyor. Yine de örnek almayalım machiavelli'yi. Okuyalım, tanıyalım, bilelim ama örnek almayalım. Yoksa bu devran böyle gelir böyle gider.
Hey gidi heey az mı sosyal medyada istediğimiz futbolcuları 'come to Beşiktaş'la boğmadık. Yalnız müthiş bir organizasyon oluyordu kendiliğinden. Hayattaki en önemli şey haline geliyordu
Ben yaptım. Zaten kartta gözükmüyor yine de sileyim mi dedi, bizde geri adım olmaz hesabıyla olsun sil dedim. Bi esprisini henüz göremedim ama laikliğe olan inancımın gereğini gerçekleştirdiğim için içim rahat.
Ağlıyordu fıskiye, beni kırdıklarında sesimi kim duyuracak, diye soruyordu. Üzgünüz.
Bir kaç sene önce daha iyiydi sanki, ya da ben bir kaç sene önceki gibi değilim. Tartışılır.
Okula nadir gittiğim haftalardan birisidir. Bir diğeri de final haftası zaten.
Sebep mi? Ne sebebi?
Hangi coğrafyada olduğumuzun farkına varmanızı rica edeceğim.
Hangi coğrafyada olduğumuzun farkına varmanızı rica edeceğim.
Teknik olarak domuz değil, domuz eti yemek haramdır. Domuz niye haram olsun? O da yaratılan, ekmeğinde olan bir canlı kardeşimiz sonuçta.
('Teknik olarak' kullandığım için ekstra ciddili bir entry olmuştur.)
('Teknik olarak' kullandığım için ekstra ciddili bir entry olmuştur.)
Ankara'da geçirdiğim zamanın bir süre sonra tesellidir bende. Ama o sabahın köründe kalkılan, yarı uykulu yarı uyanık toz toprak yolda yaylaya doğru gidilirken araçta çalınan müzikler olduğu aklıma gelince doğal olarak hafiften bir soğuma gerçekleşiyor.
Dünyada bulamadığı huzuru bulmuştur.
Saniye saniye bekliyorum. TV karşısına kurulup keyifleneceğim
Kazandı bile.
Yine aklıma piyanistin son sahnede Alman'ı bulamadığı geldi, sinirlendim. İzleyeli yıllar oldu ama bu olay içime oturdu kaldı. Sonra Almanlar neden Yahudileri sevmiyor -.-