confessions

laiksavar

rom  · 8 Mayıs 2017 Pazartesi

  1. toplam giri 631
  2. takipçi 45
  3. puan 18044

liberalizm

laiksavar
İnsanlarda liberalizmin tamamen para ve şirket seviciliği olduğuna dair bir kanı var ve sosyal adalet sorunlarına çözüm önerileri her ne kadar iktisaden ve siyaseten makul olsa bile gönüllere hitap etmediği, hatta insanlarda, duyulduğunda acımasızlık hissi uyandırdığı için liberalizmin büyük bir bahtsızlığı var gibi. Sol (hem radikal hem de sosyal demokratlar) bu konuda sırf adalet kelimesini sürekli tekrarladıkları için bu sıfata sahip olmaları yetiyor, solun politikalarının gerçeklikte sonuçları "iyi niyetleri" üzerinden görmezden gelinebiliyor ya da yumuşak bakılıyor. Burada liberallerin epey bahtsızlığı var gibi geliyor bana, sosyal adalet için liberalizme dönülmesi için önce liberalizm ve piyasa hakkındaki yargıların kırılması lazım, ama bu önyargıları kırmak -hele önerilen politikalarla birlikte okunduğunda- müthiş zor bir şey gibi duruyor ve bu beni bazen pesimizme ve kinizme itiyor.

feminizm

laiksavar
geleneksel olarak liberal, sosyalist ve radikal düşünce sistemlerindeki ayrım açısından incelenen kadın hakları müdafaa hareketi. liberal düşünce ekseninde olan liberal feministler feminizmi, kadının ikinci planda olmasını, toplumda hakların ve fırsatların eşitsiz dağıtılmasıyla açıklama eğilimdeler. bu eşit haklar feminizmi temelde reformist bir harekettir. bu hareketi, özel veya ev içi hayatı yeniden düzenleme amacından çok kamusal alanın reformuyla, yani kadının hukiki ve siyasi statüsünün yükseltilmesi ve onların eğitim ve kariyer durumlarının geliştirilmesiyle ilgiliydi. buna karşılık sosyalist feministler, kadınların örneğin ev içi emekte erkek işçilerin yükünü hafiflettikleri, kapitalist işçi nesillerini yetiştirdikleri, eğitimlerine yardımcı oldukları ve emek ordusunun yedek kuvvetleri olarak faaliyet gösterdikleri bir yer olarak aile veya ev hayatıyla sınırlandırılmış iktisadi önemine dikkat çekerek, genellikle kadının ikinci planda olmasıyla kapitalist üretim büçümü arasındaki bağlantıyla vurgu yapıyorlardı. ikinci dalga denilen feminizmin ise ayırıcı vasfı, geleneksel siyasi doktrinlerden gelmeyen radikal feminizmin bir ürünü olması. radikal feministler ise gender (toplumsal anlamıyla cinsiyet) ayrımının toplumdaki en temel ve en önemli bölünmeyi ifade ettiğine inandılar. onların gözünde tarihi ve çağdaş tüm toplumlar patriarşi ve nüfusun yarısı olan kadınların diğer yarısı olan erkekler tarafından denetim altında tutulduğu kurumlarla nitelenmiş. bu yüzden radikal feministler (3.dalga) cinsel bir devrime, özellikle şahsi, ev içi ve aileyle ilgili hayatı yeniden yapılandıracak bir devrime ihtiaç olduğunu günümüzde de sürekli dile getiriyorlar. tüm radikal feministlerin erkekleri bir düşman olarak gördüklerini söylemek doğru değildir. radikal feminizmin sadece aşırı bir biçimi erkeği düşman olarak tasvir eder ve kadının erkek toplumundan çekilmesine ve kimi zaman siyasi lezbiyenlikle ifadesini bulan bir duruşa ihtiyaç olduğunu ileri sürer. sesi en çok çıkanlar da bu üçücü dalganın aşırı versiyonları olduğundan konuya yüzeysel düzeyde ilgisi olanlar feminizmi erkek düşmanlığı olarak görebiliyorlar. bu, durum odtü'de solcuların çoğunlukta oldukları yanılgısıyla aynı. odtü'de de solcular çoğunlukta değiller. azınlık grubun sesi en çok çıktığından odtü'de solcu çoğunluk olduğu sanılıyor. feministler arasında normal halkın hiç haberdar olmadığı akademik düzeyde çalışan insanlar da var. göz önündeki feminist hareketlere bakıp feminizm şöyledir, böyledir, erkek düşmanlığıdır seviyesindeki yorumlar sığ yorumlardır. bu durum meseleyi görmezden gelip konuyu geçiştirmeye sebebiyet vermektedir. türkiye'nin, genel olarak da orta doğu'nun feminizme (kanser olan 3. ve 2. dalganın bazı versiyonları hariç) çok ihtiyacı var.

erkek millet asker millet

laiksavar
nurseli yeşim sünbüloğlu'nun derlediği, içerisinde 15 farklı akademisyenin, türkiye'de toplumsal cinsiyet, milliyetçilik-militarizm, ordu-millet-asker mitleri ile ilgili yazdığı 15 makale bulunan, iletişim yayınlarından çıkan derleme. türkiye'de toplumsal cinsiyet, asker, millet mitleri, militarizm üzerine yazılmış epey ufuk açıcı bir kitap. bence bütün laik sözlük ahalisi okumalı. hatta herkesin okuması lazım.

siyah kuğu

laiksavar
twitter'da önüne gelene embesik diyen, gördüğüm en kibirli entelektüel, sevdiğim bir münevver olan nicolas nassim taleb'in, olması ihtimal dışı görülen, fakat vuku bulduğunda etkisi çok büyük olan ve bir kez gerçekleştikten sonra, onu daha az rastlantısal kılacak bir açıklama uydurduğumuz olayları kastederek isimlendirdiği kitabı. ekonomiden, bilimden, siyasetten, teknolojiden vs. birçok büyük ses getiren olayın aslında birer siyah kuğu olduğunu söylüyor yazar. okuduğum en ufuk açıcı 5 yıldızlık kitaplardan. farklı bir bakış açısı sunuyor.

albert einstein

laiksavar
kendi alanı dışında pek çok yanlış, hatalı, eksik söylemlerde bulunan bilim insanlarına en büyük örnek. bir bilim insanı olmanız alanınız dışında söylediğiniz her şeyin doğru olduğu anlamına gelmez. keza alanınız için de aynı şey geçerli. bunu fark ettiğimden beri fanboyu olduğum çoğu bilim insanından soğudum. kendi alanları dışındaki alanlarda -sosyal, siyasal, ekonomi, psikoloji vs.- çok yüzeysel fikirlere sahip olduklarını, sokaktaki bir insandan bir farkları olmadıklarını görünce üzülüyorum. misal bilge demirköz. hakkında birinci ağızdan duyduklarım ve şahit olduklarım kadını gözümde çok düşürdü. bazen bu türden insanların gereğinden çok fazla abartıldığını düşünüyorum.
11 /