cezaevleri, yurtlar sözde çocuklar ve toplum düşünülerek çocukları bünyesinde barındırıyor ama cezaevinde gördükleri işkencelerden daha çocuk yaşta başlanılan hiyerarşide ezilen ve ezen olmaktan dolayı psikolojisi bozulmuş bireyler yetiştirmekten başka hiçbir şey yapmıyorlar küçük yaşta tacizler, işkenceler, psikolojik baskılar tamamen bunların bünyesinde ve oradan çıkan çoğu çocuğun çoktan hayatı ve psikolojisi bitmiş oluyor bu uygulamaların sorumlusu olduğu durumlar da toplumu daha da kötü etkiliyor
belki doğrusu mantıklı olan geleneğin bile sorgulanmadan yapıldığı için yanlışının yapılmasına yol açıyor. fiziksel ve ruhsal sağlıkla oynayabilme potansiyeli olan bir sorundur bu. geleneklerime bağlı yaşayacağım diye de mantığını hatta beş duyu organını bir kenara atan %50 den büyük bir kesimle de uzun süredir beraber yaşıyor onların yaptıkları hataların başımıza ördükleri çoraplarla hayatta kalmaya çalışıyoruz.
lafını yapmak istemiyorum belki ertesi gün bende olmaz diye de kardeşim embesil misin kendi sigaran varken benim sigaramdan otlanıyorsun sana verdiğim sigaraları bi pakete toplayıp satsam üç öğün karnımı doyururum devlet sırrı gibi saklayıp kendi sigaranı benimki bitince kendininkine geçiyorsun akıl hastası ya
kendini ateist olarak adlandırıp ateistlerin ocağını balçık yağmuruna tutuşturan cahil gençlere ışık tutmuş ve görüşlerinin arkasını sonuna kadar doldurabilmiş gerçekten donanımlı bir youtuber. görüş ayrılığı yaşadığım noktaları dahi pür dikkat dinleyerek kendimi geliştirebiliyorum.
içmeye ayranımız yok s*çmaya atla gidiyoruz ülkede önü kesilemeyen o kadar olay varken yürüyeni yolundan alıp ülkeye sokuyoruz bundan daha da kötüsü varsa bunun sebeplerini tahmin edebiliyor olmak ve olası sebeplerinin ihtimal yüzdesi ülke zaten karışık ve her olayın unutturulması için ondan daha kötü bir olay meydana geliyor ampute takımından beter halde olan kör sağır dilsiz bir kesim var ve bu kesimin başımıza getirdiği problemi nasıl çözeceğimizi düşünürken her yeni bir gün başka bir sorun ekleniyor yediğimiz yemek barındığımız ev yaşadığımız ülke oturduğumuz g*t her şey risk altında ve anasını satayım ben böyle rahatlık görmedim
atatürk'ün düşünce yapısıyla dine değil de dindarlığa düşman olunabilir gibi geldi bana ki soyut herhangi bir kavrama karşı düşman olmak ne kadar mantıklı bilmiyorum. hiçbir devlet adamının dindarlık meselesine sempatizanlığının bile bulunmaması hatta her devlet adamının bu kavramdan kaçması gerektiğini düşünüyorum kendi aklı yoksa en azından biraz olayları takip edip dindarlık meselesine takık kısımların ne kadar geride kaldığını ve boka battığını görebilir
torpilin her zaman kurum ve kuruluşlarda işe alım gibi olaylarda karşılaşılmadığının hukuk önünde de işlediğinin günümüz örneği. öncelikle açık saçık adı duyulmuşken ikinci ilişkisindeki öldürülen kadının "ben ona güveniyorum, siz karışmayın" tarzındaki yorumlarını görünce kızgınlığımı arttırmak ve azaltmak arasında gidip geldim. sonra nasıl bir ülkede yaşadığımı hatırladım ve normal demekle yetindim. tanıdık sevdası, cahillik ve canilik 2 can daha aldı aramızdan.
neden bir insan bir eksiklikten doğan olumsuz bir şeyi kılıflar uydurarak gerekli hale getirir ki? stockholm sendromu falan mıdır bu? görüştüğüm insanların kıskanmadığım için "sevmediğimi" düşünmesi sebebiyle kıskanmak zorunda kaldım bir süre. gerçekten bu kadar yorucu ve gereksiz bir duygu daha yok karşımdaki insana güvenmesem neden onla birlikte olayım bir insanın onla görüşmesi neden onla duygusal bir şey yaşamak istediği anlamına gelsin? yani duygusal anlamda görüşüyorsa bile karşımdaki insanın tepkisinde bitmiyor mu çoğu olay zaten? aldatma gibi bir durum olursa da vereceğim tepkinin ne olursa olsun değişmeyeceğine eminim kendime de güveniyorum karşımdaki insana da yetiyorum neden sevgimi göstermek için görüştüğü insanlara müdahalede bulunayım ki?
haklı bir protesto. ancak maalesef cahillik bilenlerden daha fazla ve bizim ülkemizde matematik değer görmezken her şey sayılarda. yazmayı bilmeyen adamların öğrenmeye, faydalı olmaya çalışan gençlerin önüne geçmeye çalışması ve yetkisi bulunan adamların gözünü boyayarak körüklemesi ayrı bir olay.
(bkz:alaattin çakıcı gibi bir mafya babasının öğrencilere terörist demesi)
(bkz:alaattin çakıcı gibi bir mafya babasının öğrencilere terörist demesi)
bunun üzerine birçok teori ve fikir olmasına rağmen aklıma en çok yatan "ısıl ölüm" denilen olaydır. evrendeki çoğu olay sıcaklık ve ısı farkından dolayı gerçekleşiyor. bitkilerin fotosentezi vs. vs. ancak aynı zamanda evrende sürekli bir ısı alış-verişi söz konusu. yani bildiğimiz üzere iki madde yan yanaysa ve sıcaklıkları birbirinden farklıysa ısı alış-verişi söz konusudur. ısılar eşitlendiğinde yaşamın ve evrenin yok olacağını düşünüyorum.
konusu hayatım olan porno filminin en değerli konuk oyuncusu oldu bu sene or*spu cocugu virüs
(bkz:https://www.youtube.com/watch?v=CrVbUe8miTY)
kraldır kral
kraldır kral
içinde lpg olarak bildiğimiz bütan gazı bulunur. soba ve çakmaklarda kullanılır. bir değişik kullanım alanı da çekmektir.
5-6 tl olunca trip bağımlıların vazgeçilmezlerinden birisidir. ya ölünce ya da bad trip dediğimiz olayı yaşayınca bırakılır.
5-6 tl olunca trip bağımlıların vazgeçilmezlerinden birisidir. ya ölünce ya da bad trip dediğimiz olayı yaşayınca bırakılır.
kaynağımın kesin olmamasıyla birlikte, yeni sonuç bulan ermenistan - azerbaycan savaşları sırasında bir ermeni bilim insanının bir deneyini duymuştum. yeni doğmuş azeri bebeklerinin göbek bağının içine(?) madeni para koymuş ve kaç yıl yaşadığına bakmış sanırsam. 3 yaşına kadar mı 7 yaşına kadar mı ne gelebiliyormuş. yine bir ermeni bilim insanı (aynı kişiler mi bilmiyorum) bir azeri çocuğun derisini yüzerek bir deney yapmış ve ağrı kesici bile yapmamış sanırsam. azeri bir aileden geldiği için bu bilgi kaynak belirtemiyorum. eğer doğruysa ırk olarak yargılamaktansa kişiyi yargılayarak kesinlikle etik olmadığını söyleyebilirim. gerçi bunu kim olsa söyleyebilir ama neyse vallaha biz öyle duyduk.