confessions

immortallydia

Moderatör  · 25 Nisan 2017 Salı

  1. toplam giri 370
  2. takipçi 34
  3. puan 5653

jokond ile si-ya-u

ofelia
Leonardo da vinci'nin meşhur eseri olan jokond -diğer adıyla mona lisa- ve çinli turist si-ya-u'nun aşk hikayesini anlatır.

Si-ya-u Nâzımın sscb'deyken üniversite yıllarında tanımış olduğu bir arkadaşıdır. Si-ya-u fransadayken louvre müzesine gider, tabloyu görür ve aşık olur. Sonrasında sürekli olarak tabloyu ziyarete louvre müzesine gitmeye başlar. Bir gün si-ya-u 1 mayıs olayları sırasında tutuklanır. Ülkesine yani çine gönderilir. Çinde başı kesilerek idam edilir. Nâzım bunun üzerine jokond ile si-ya-u'yu yazar.

kaşar

iron
tost ekmeği belirtisi gösteren erkek nüfusuna paralel olarak devamlı artış gösteren kancık manasına gelir.
bir sonraki aşaması or*spuluktur ve karşısındaki erkek godoş sıfatını alır.
daha sonraki aşama ise yoruma açıktır belkide bilimsel araştırma gerekir.

laik sözlük kitap etkinliği

okt art
Sözlükte birkaç kitap ismi aradım ama maalesef bu kitaplar için başlık açılmamış. Yazarlarımızın az çok kitap okuduğunu da biliyorum. İnanıyorum ki kitap etkinliğiyle yazarlar okuduğu kitaplar hakkında bir şeyler yazacak ve böylece sözlüğümüz muasır sözlükler seviyesine ulaşacak.

diktatör mustafa kemal atatürk

odin
Birisine diktatör demek için iyi araştırmak lazım. Birisine diktatör demek için tek taraftan okumamak lazım. Birisine diktatör demek için astırdığı insanlara değil, yaptığı şeylere bakmak lazım.
Diktatörlük derin bir kelimedir. Herkes tam olarak kavrayamaz.
Senin bana şu an savunduğun şey sevgili başlık yazarı ve ilk girinin sahibi benim sana sen diktatörsün dememle aynı şey. Sen dersin sıkıntı değil. yarın birgün senden Atatürk Fetöcüydü diye bir cümle çıkarsa da şaşırtmazsın sen. İnsanlara o izlenimi verdin.
1

diktatör mustafa kemal atatürk

icarus
paşam her zaman yaptığı gibi cevabını çok uzun zaman önce vermiştir zaten

Ben istese idim derhâl askerî bir diktatörlük kurardım ve memleketi öyle idâreye kalkışırdım. Fakat ben istedim ki, milletim için modern bir devlet kurayım.-mustafa kemal atatürk.

istiklal marşı

deist imam
10 kıtası da tarafımca ezbere bilinir. Göğsümü gere gere okurum. Ancak istiklal marşı okumakla vatansever olunmaz. Ülkede onlarca abd üssü ve nato üssü varken, ülkenin her tarafı parsel parsel katarlılara, dubaililere satılmışken, yunanistan egedeki adalarımızda askerlerini bulundururken, ekonomik olarak bu kadar çok dışa bağımlıyken, hayatımızda kullandığımız hemen hemen her şey amerikan malıyken bunkara karşı çıkmayıp sadece istiklal marşı okuyosa bir insan, o insan vatansever değil şövenisttir. Bunlara karşı çıkmaktır gerçek vatanseverlik. Ve bütün bunlar hali hazırda mevcudiyetini ülkemizde rahatça sürdürürken bağımsızlıktan da bahsedilemez. Evet istiklal marşımız var ve okuyoruz. Ama anlamıyoruz o marşı.

emrah serbes itirafı

riseofanarchy
Bu tür kaza olaylarını yaşamayanlara, eleştirmek kolay gelir. He buldunuz yere düşmüş adamı desteklemek bi yerde dursun, bir tekme de siz vurun. Ne gibi bi psikolojik baskı altında olduğunu tahmin bile edemezsiniz. Hani '6 gün sonra mı aklın başına geldi' diyen embesiller için, ben olsam 2 haftadan önce kendime gelemezdim. Az empati kurma yeteneğine sahipseniz anlarsınız. Ha ben tamamen suçsuz demiyorum, ama lütfen arkadaşlar, prim yapılacak bir durum değil bu.
4

adanalılardan nefret etme sebebleri

adanali01
Başlığın altına gelenlerin neredeyse hiç biri Adana'ya gelmemiş sadece haberlerden duydukları kadarıyla ''yHaaaa ordakiler çingene öööğğğ'' tribi ile yazılar yazmışlar.Benim Adana'da şikayetçi olduğum tek konu hava durumudur , yazları o kadar sıcak oluyor ki kafa tasımın içindeki beynim sıcaktan kaynamış ve fokurduyormuş gibi hissediyorum bu dediğimin dışında Türkiye'nin genelinin şikayetçi olduğu bozuk yollar gibi klasik şeylerden şikayetçiyim.Adana'da işlenen suçların daha göz önüne çıkmasının tek sebebi bizdeki suçluların diğer şehirdeki suçlardan daha yaratıcı bir biçimde suç işlemesi. Şahsen konuşacak olursam sizin haberlerde gördüğünüz Adana'da suç işemiş yada suç işlemeye elverişli olan tiplerden benim arkadaş çevremde çok sayıda var ve bir çoğunu uyuşturucudan kurtarıp yeni bir hayat kurmasında yardımcı oldum yani siz dışlanmış kişileri daha çok dışlarken,dalga geçerken ve hatta o kişilere karşı linç kampanyası yürütürken benim gibi size benzemeyen insanlar o kişileri doğru yola sokmak için uğraşıyor.Ön yargıyla yaklaşıp aşağıladığınız ve her türlü ortamdan dışlayıp yalnızlığa terk ettiğiniz kişiler sizin karşınıza suç makinesi olarak çıkınca neden bu kadar şaşırıyorsunuz onuda anlamış değilim.

rpg

zeybek
türk silahlı kuvvetleri envanterinde bulunan roket atar modeli. bizde rpg-7 var. yani 700 metreye kadar menzilli. ateş ederken çok eğmeyip ağzını açmalısınız ki kulağınız tıkanmasın, geçici sağır olmayın. gerçi ateş edene pek etkisi olmuyor ama yine de dikkat. bölücü terör örgütü pkkda rpg-11 var ki haliyle 1100 metre menzilli. tuttuğumuz üs bölgesi bu açıdan bayağı tehlike altında idi.
1

pdf kitap indirme

yonetim
pdf kitap indirmesiteleri ve kitap okumak günümüzde en güzel şey ne kadar çok fazla kitap okursanız o kadar çok bilgi sahibi olabiliyorsunuz. Hatta atalarımız bu konuda ne demişler çok okuyan mı? bilir yoksa çok gezen mi? bu sorunun yanıtı çok uzun yıllar boyunca tartışılmış olsa da verilen yanıtlara göre aslında okumanın gezmek kadar güzel olduğu anlatılmıştır. Eskiden okumak denildiğinde gazete dergi ya da mecmualar akla gelirdi ancak bugün teknolojinin de gelişmesiyle birlikte okumanın da yazmanın da şekli değişmiş oldu. Birçok insanın elinde cep telefonları ve tabletleri görebiliyoruz ve onların internet bağlantılarına sahip olmaları aslında bir anlamda her yerden de okunabilecek anlamına geliyor. Özellikle de PDF formatında olan kitaplar sayesinde pek çok kişi bazen ücretli bazen de ücretsiz kitapları indirerek takip edebiliyorlar. Nerede olursanız olun okudunuz bir kitap sizin okuduğunuz konu hakkındaki bilgilerinizi de güncel hale getirebiliyor. Lakin burada elbette ki kişiden kişiye okunan konular farklılık gösterebiliyor. Bazıları polisiye bir romandan etkilenirken bazılarının da aşk romanlarını takip ettiklerini görebiliyoruz. Ancak kitap okumak en az şiir okumak kadar güzel ve verimli bir şey. İnternet bu konuda her zaman bir adım önde çünkü bugün birçok şair ve yazar eserlerini internet üzerinden PDF olarak yayınlıyor ve sizde beğendiğiniz bir romanı ebook indir] şeklinde aratıp indirebiliyorsunuz.

PDF kitap indirme siteleri bugün internette pek çok aratmalarda görülebiliyor ancak bu konuda benim için hangisi iyi olacak ya da benim hiçbir fikrim yok dediğiniz anda sizlere https://www.e-pdfbooks.com/ adresini rahatlıkla önerebilirim. Site içerisinde ekonomiden tutunda geziye varıncaya kadar pek çok konuda eser yer alıyor pdf kitap okumayı tercih ettiğiniz zaman site size çok yardımcı olabilecektir. Okumanın hiçbir zaman yaşı ve zamanı olmaz dolayısıyla nerede ve hangi yaşta olursanız olun tercihlerinizi gözden geçirerek daha çok okumalısınız. Bu sayede konuşmanızdan tutun da genel kültürünüze varıncaya kadar hepsinde ciddi anlamda bir ilerleme kaydetmiş olabileceksiniz. özellikle de gençlerin okuma söz konusu olduğunda ne kadar çok fazla istekli olduklarını gördüğümüzde gerçekten de yüreğimiz kabarıyor ve biliyoruz ki şimdide bundan sonra da bu eserlere verilen değerler hiçbir zaman eksilmeyecek

Yalnızca kadınların kullanımına açık pembe renkli araçlar

artikdelirttiniz
Zaten kadının adı olmayan şu mükemmel ülkemizde, hemcinslerimi toplumdan biraz daha ötekileştirmek adına yapılmış akıllıca bir yöntem. Bu pembiş ulaşım araçları tüm Türkiye'de yaygınlaşmaya başlarsa tacizin ve tecavüzün de halk arasında gayet normalleştiğini görebilirsiniz. Açıkcası üzülüyorum. Halkımızın bir kısmı bu pembiş araçları ile övünüyorlar. Özellikle kadınlar. Fakat yarın bir gün sırf bu pembiş araçlara yetişemeyip "erkeklerin" de bulunduğu bir toplu taşıma aracına bindiklerinde, hele ki tacize uğrarlarsa "pembe otobüse binseymiş, s*kilmeye ne işi var o otobüste, iyi olmuş o*ospuya" tarzında bir şey duyarsanız da şaşırmayın. He alışmayın da bunlara. İnanın en büyük sorunlardan biri de alışmaktır. Kafanızda bu durumları sakın normalleştirmeyin, rica ediyorum.

teogu kaldırmanın ince yöntemleri

atticus finch
evet öncelikle hazırlığımızı yapıyoruz. yapmanız gereken şey "recep t*ayyip erdoğan" olmak. başarıyla t*ayyip olduysanız ve hazırsanız şimdi teogu nasıl kaldıracağınızı adım adım anlatıyorum, dikkatle dinleyin.

adım 1- "teog kaldırılsın" diyin.
adım 2- birkaç saat bekleyin.

tebrikler, teog artık kaldırıldı!

can alıcı şiir dizeleri

deist imam
Bir tanem!
Son mektubunda:
'Başım sızlıyor yüreğim sersem! ' diyorsun.
'Seni asarlarsa seni kaybedersem;
diyorsun;
'yaşıyamam! '
Yaşarsın karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgarda; yaşarsın kalbimin
kızıl saçlı bacısı
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlılarda
ölüm acısı.
Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgilim;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazıma!

Ben,
alaca karanlığında son sabahımın
dostlarımı ve seni göreceğim,
ve yalnız
yarı kalmış bir şarkının acısını
toprağa götüreceğim...

Karım benim!
İyi yürekli
altın renkli,
gözleri baldan tatlı arım benim:
ne diye yazdım sana
istendiğini idamımın,
daha dava ilk adımında
ve bir şalgam gibi koparmıyorlar
kellesini adamın.

Haydi bunlara boş ver.
Bunlar uzak bir ihtimal.
Paran varsa eğer
bana fanila bir don al,
tuttu bacağımın siyatik ağrısı,
Ve unutma ki
daima iyi şeyler düşünmeli
bir mahpusun karısı.

reklam içerikli entry

deist imam
Bir sözlük yazarının kendisine çıkar sağlamak için yaptığı şey. ya da yönetime bağlı hesaplar tarafından yapılan, eskiden fazla abartılan, şimdi ise azalmış olan şey. Yönetimin yaptığı reklamlar bir nebze kabul edilebilir. Ama sözlük kurallarında yazarların reklam içerikli entry girmesi yasak diye biliyorum. Onun yerine kendi yazılarını reklam içermeden koysalar daha iyi olur.
5

nutuk

eileen
Okunması için Atatürkçü olup olmamanın önemsiz oldugu kitap.
Topluluklara yön verebilmiş kimselerin yazdığı her şey okunmalı. Ülkemizin de başlıca sorunlarından biri bu. İnsanlar mensubu olmadığı görüşe dair bırak bir propaganda okumayı, görmeyi bile istemiyorlar.
Yahu bacım bi oku şunu, Muhammedine, Tayyipine saygısızlık olmaz. Bi nutuk okumakla Atatürkçü olmazsın. Bak ben das kapital okudum, çatır çatır da kapitalistim.
Kuran da okudum, İncil de... Ama bak ateistim.
Bir oku şu kitabı da belki kıyısından köşesinden biz bu adama neden saygı duyuyoruz onu anlarsın en azından

cicada 3301

vaybanavaylarbana
Asıl adı Cicada 3301 Bulmacası olan bu gizem, ilk olarak Ocak 2012 yılında gizli bir oluşum tarafından Deep Web üzerinden resim şeklinde paylaşılan ve günümüzde halen devam eden bir akıl oyunudur. Oluşum tarafından; Polonya, İspanya, Avustralya ve Güney Kore gibi Dünyanın dört bir köşesindeki bir çok ülkede binalara, elektrik direklerine ve banklara çok gizemli bir bulmaca asılmaktadır. Dünyanın farklı yerlerinde saklanmış ipuçları toplanarak çözülebilecek olan bu bulmaca her adımda daha da zorlaşmakta ve kimse tarafından çözülememektedir. Bulmacayı başarılı bir şekilde tamamlayan kişi, en sonunda oluşumla irtibata geçebileceği bütün bilgileri de çözmüş olacak. Dünyanın en zeki insanlarına akıl oyunlarıyla ulaşmaya çalışan bu oluşum kimilerine göre gizli bir örgüt, kimilerine göre uzaylılar, kimilerine göre ise istihbarat servisleridir.
Cicada 3301'in İlk Mesajı ise;
Merhaba. Üstün zekalı bireyler arıyoruz. Onları bulmak için bir test geliştirdik. Bu resimde saklanmış bir mesaj var. Mesajı bulmanız sizi bize getirecek olan yolu bulmanızı da sağlayacak. Bu yolu tamamlayacak olan ender insanlarla tanışmayı dört gözle bekliyoruz. İyi şanslar.
Bu şekilde insanlarda merak uyandıran bir örgüt çağrısı gibi duruyor ilk izlenimlerde ve kişiler ilk mesajdaki şifreyi çözmeye başladıklarında eğer başarabilirlerse karşılarına bir ördek resmi çıkıyor ve ördek resminin üzerinde ise;
Yanlış yoldasınız. Öyle görünüyor ki mesajı nasıl bulabileceğinize dair bir fikriniz yok.
Şeklinde ikinci bir mesaj elde ediliyor. Bu da insanları daha da bir meraklandırıp, bu işi ciddiye almalarını sağlıyor. Bu şifreleri ve mesajları aşırı ciddiye alıp takıntı yapanlar ise resmi incelediklerinde yeniden bir ipucuna rastlıyor. Bulunan bütün ipuçları “3301” olarak imzalanmış diğer gizli mesaj ve bilmecelere götürüyor. Kod kırıcılarla bir telefon numarası elde etmeyi başarıyorlar. Numara ise arandığında kaydedilen bir telesekreter mesajının sürekli tekrarlandığını duyuyorlar. Bu mesaj ise logosunda Cicada 3301 simgesi olan ve geri sayım sayacı olan bir internet sitesine yönlendiriyor.
Geri sayım bittiğinde ise Amerika, Asya ve Avrupa'daki bazı yerlerin koordinatlarıyla karşılaşıyorlar. Koordinatların bulunduğu bölgelerdeki bazı elektrik direklerine asılı Cicada posterleriyle karşılaşıyorlar.
Testler ve bulmacalar iyiden iyiye zorlaşmaya ve kişiye özel gönderilmeye başlıyor. Kod kırıcıların kendilerine gönderilen mesajları internette paylaşmaları üzerine, Cicada testleri değiştiriyor ve paylaşım yapanları “diskalifiye” ediyor. İlk mesajı yaymalarından 1 ay sonra, Cicada 3301 aradığı kişiyi bulduğuna dair bir mesaj yayınlıyor ve ardından kimliği bilinmeyen bir paylaşımcıya, Cicada tarafından, bir hacker grubu değil, “bir düşünce topluluğu” olduklarını belirten bir e-mail geliyor.
Cicada aradığı kişiyi bulduklarını söylediği mesajda ayrıca kendilerinden e-mail ve ya mesaj almayan takipçilerinin üzülmemeleri gerektiğini, çabalarından dolayı teşekkür ettiklerini, ileride böyle bir şansı onlara tekrar vereceklerini söylüyor.
Ayrıca bu mesajın en altında bulunan “P.S. 10412790…” diye başlayan şifrelenmiş kodda da arayışlarına ne zaman devam edeceklerini söylüyorlar. Bu testi tamamlayanların kim-kimler olduğu, ya da tamamlayan birisinin olup olmadığı tam olarak bilinmiyor.
Şifreli puzzle oyunları ile gönderilen fotoğraflardaki noktalar arasındaki bağ bir harita gibi. Şifrenin, gerçek yer koordinatlarını temsil ettiği biliniyor. Bunların uzaylılara ait semboller olduğuda söylentiler arasında.

referandumla alakalı washingtonpost'un haberi

gazoz
Cia Türkiye masası direktörlüğünün bugün beyaz saraya sunduğu rapor açıklandı; Türkiye'de yapılan referandumda 4 milyon oyun hile ile çalınarak hayırdan evete çevrildiği ve 2 milyon Suriyelininde ülke genelinde oy kullandırıldığı belirtilmiştir.bu yazı az önce washingtonpost'un internet postunda yayınlanmıştır. Yani bu şu demek oluyor referandumda 10 milyon farkla hayır tarafı kazanmıştır.

https://www.washingtonpost.com/world/in-divided-turkey-opposition-groups-challenge-vote-shifting-powers-to-president-erdogan/2017/04/17/afe0d9e4-2354-11e7-a1b3-faff0034e2de_story.html?utm_term=.37d58faf8cf5

bir krizin sebebi kardak

bymosquito
öyle bir asker yetiştir ki tek kurşun atmadan düşmanının genel kurmay başkanını istifa ettirsin. Kardak. küçük bir kara parçası bu kardak ,kara bile denilemez belki sadece kayalık çünkü. mesele tabii ki küçük bir kayalığa sahip olmak değil bu bir piskolojik savaş. 1996 da ege denizindeki kardak kayalıklarında bir türk gemisi karaya oturur.resmi anlaşmalarda kayalıkların kime ait olduğu belirtilmemişti.o nedenle bu gemiye hangi ülkenin müdahale edeceği bir tartışma konusu oldu. yunanlılar kayalıkların kendisine ait olduğunu,dolayısıyla bu gemiye kendilerinin müdahale edeceğini belirtse de türkiye bu duruma sert bir tepki gösterir çünkü bu kayalıkları yunanlılar alır ise diğer arazilerde de hak iddia edeceklerdir. bir grup yunan milliyetçisi adaya gidip yunan bayrağını dikince türk gazetecilerden de oluşan bir grup milliyetçi adaya helikopter yordamıyla gidip türk bayrağını diker. gerilim damla damla birikir ve gittiçe yükselir yunanlılar bu yapılan hamleye daha şiddetli bir hamleyle cevap vererek adaya donanmalarını gönderir (toplasan ya 10 ya 20 kişi dikilebilir adanın üstünde yalnız) ve fiilen bölgeyi işgal ederler. türk devlet yetkilileri artık savaşın eşiğine geldiğini anlar eğer bu hamleye askeri bir hamle ile cevap verilirse savaş kaçınılmaz olucaktır. ayriyeten iki nato ülkesinin çatışmasını amerika kesinlikle istememektedir fakat o an türkiye politik olarak geriye düşmüş ezilmiş gözükmüştür. bu açıdan kurtulmak için zekice bir plan yapılmaya başlanır. yunanlıların işgal ettiği adanın ( bu kardak adası arkadaşlar) tam karşısında bulunan bir adacığı ele geçirmedikleri farkedilir ( değersiz gözü ile bakılmış sanırım stratejik eksiklik diyelim biz ona). bunun üzerine bir gece yarısı bölgeye dünyanın en iyi askeri timlerinden olan türk sat ve sas komandolarının gönderilmesine karar verilir.

bu kolay bir operasyon değildir. çünkü yakın mesafede kardak adasında bulunan yunan askerleri sürekli olarak etrafı izlemektedir yani görüldükleri an hem savaş kaçınılmazdır hemde anlık çatışmada ölme riskleri yüksektir. bir şaşırtmaca planı yapılır ve plana göre bir sahil güvenlik botu bölgeyi taciz edecek (bu kara suları ile bir durum arkadaşlar o nedenle sahil güvenlik botuna ateş açmaları biraz düşüktür) ve yunanlılar ona odaklanırken sat komandoları ise su altından yunan gemilerini geçerek karşıdaki küçük adacığa çıkartma yapıcaktır bir aksilik olursa plan b ye geçilecek ve helikopter ile adacığa sat komandoları bırakılıcaktır (her ne olursa olsun o küçük adacığa çıkarma yapılacaktır yani). uçakla bodruma kadar gelen komandolar hazırlıklarını yaparlar ve nefesler tutulur, emir başbakandan (bkz:tansu çiller) gelir ve harekat başlamış olur. sat komandoları büyük bir ustalıkla adeta görünmez olur. yunan askerlerine görünemede operasyon devam eder (oraya gelen yunan askeride boş değil ülkesinde ki en donanımlı ekip ama tabii bu olaydan sonra malesef tüm yetkileri alınıyor adamcağızların) komandolar üzerindeki silah,mühimmat ve diğer yüklerle birlikte adacığa ayak basarlar. adada bir hareketlilik gören askerler çatışma pozisyonuna geçer fakat bir dağ keçisi olduğu anlaşıldığında pozisyon son bulur. adada hiç yunan askerinin olmadığı anlaşıldığında adadaki yunan bayrağı sökülerek yerine türk bayrağı asılır. buraya kadar herşey basit bir operasyon gibi gözükebilir ama olay bundan sonra devam ediyor arkadaşlar nasıl mı şöyle;

Yunalılar kendi koruması altında bulunan bir adaya türk bayrağının çekildiği haberini yabancı bir basındaki fotoğraftan öğrenirler ve iktidar devlet şoke olur. dehşete kapılırlar çünkü bu olay onlar için en büyük fiyaskolardan biridir. dünya medyasına alay konusu olurlar. bu olay yunan devletinin en büyük askeri fiyaskosudur. yunan başbakanı genelkurmay başkanına çok sert ithamlarda bulundu ve sonuç olarak genel kurmay başkanı ve askeri tim istifa etti. tek bir kurşun atmadan karşı devletin genelkurmay başkanını istifa ettirmek, bu söz bir slogan değil, tarihi bir belgedir...

ısaac christin novak ve kam ağacı

bymosquito
Altahra, Bağdat yakınında küçük bir kasaba. Adem babamızla Havva annemiz hani elmayı yediler falan, o hikayeyi hatırlıyorsunuzdur. Neyse, o elmayı yiyip dünyaya sürgüne gönderildiklerinde ilk geldikleri yer; bu Altahra'ydı, Al-Tahra'ül Cem ; Sonsuz uyku demektir. Yani dünyaya düştüler ve hakikatle ilişkileri kesildi ve aslında sonsuz bir uykuya daldılar, gibi. Adem babamız orada ilk bilinen evi yaptı, kam ağacı diye bir ağacın kütüklerini kullanarak. O ağacı seçmesi tesadüfi değildi. Kam ağacı normal şartlarda asla ölmez. Bir durum hariç. Yanına kendisinden daha uzun bir ağaç ya da bina ya da onun gibi bir şey dikilirse, onu geçmek için hızla uzamaya çalışır. Ve geçemeyince gücü tükenir ve ölür. Hırsından ölen bir ağaç yani. Bu yüzden gerçek imparatorların tahtları hep kam ağacından yapılmıştır. Hükümdarlığın ölümsüzlüğünü, fakat; Hükümdarın sonuçta bir insan olduğunu vurgulamak için… Büyük İskender'in tahtı da kam ağacındandı. Hayatı boyunca hep onu yanında taşıdı. Hindistan seferine de götürdü, İskenderiye'de de ona oturdu. Hitler'in dolma kalemi, Pers imparatorunun yatağı hepsi kam ağacındandı. Napolyon'un büyük Mısır seferine çıkarken tek bir amacı vardı; Isaac Christin Novak'ın çalışma notlarını ele geçirmek. Novak; Macar asıllı bir kimyagerdir. Onu simyager diyerek aşağılamaya çalıştılar ama o gerçek bir kimyagerdi. Maddenin içi ile ilgilenirdi. 15. yy'da yaşadı. Ölümsüzlük ile ilgili bir kitap yazdı. Ve sonra onu yaktılar, Novak ölmedi… Öldü sanıp bıraktılar. Kıbrıs üzerinden orta doğuya kaçtı. Al-Tahra'ül Cem'e. Burada hayatı boyunca duyduğu ama hiç görmediği kam ağaçlarını buldu. Hem de düşündüğünden on kat fazlası. Urban da Novak gibi Macardı, İstanbul'un fethi sırasında top ustasıydı. Surların yıkılmasını sağlayan 14 tane büyük toptan şu anda eser yoktur. Çünkü o bombalar sanıldığı gibi demirden dökülmedi. Urban'ın ustası Novak'tı. Bağdat'ta kam ağaçlarıyla ilgilendikten sonra Urban'la yazışmaya, ona ağaçları anlatmaya başladı. Kendisini yakan kiliseden nefret ediyordu, İstanbul'un düşmesini istiyordu. Urban, ustasının mektuplarını okuyunca tonlarca kam ağacı getirtti ve topları yaptı. Fetihten sonra da hepsini yaktılar, Urban'ı da bir daha İstanbul dışına bırakmadılar. Hep İstanbul'da kaldı.Novak'ın fatihin topçusunun ustası olduğu haberi çevreye hemen yayıldı. Bu da Novak'a bir çeşit dokunulmazlık sağladı. Ama buna rağmen kam ağaçlarına bu kadar kafayı takması, ağaçların bulunduğu arazileri satın alıp ağaçları tek tek kestirmeye başlaması, bir süre sonra insanları rahatsız etti. O da durumu idare etmek için müslüman olduğunu ilan etti. Ama o da yetmedi. Canını kurtardı evet, ama onu sürdüler. Peki ağaçlara ne yaptı? Hepsini yedi. Ağaç yemek bildiğiniz gibi bir şey değildir. Bütün ağacı olduğu gibi yiyemezsin. 25 metrelik ağaçtan yaklaşık 22 gram öz çıkar, ağacın özü. Novak kam ağacının özünün etkisi ile hızla gençleşmeye başladı. Yanıklardan dolayı çektiği acılar tamamen dindi. Fakat yanık yaraları asla geçmedi. Biraz daha güneye indi, Beyrut yakınlarına. Orada müslüman olduğunu söylemedi. Çünkü zaten hristiyan arap nüfusu oldukça fazlaydı. Kimliğini de gizliyordu zaten. Fakat aklı hep ağaçlardaydı. Çünkü formülünde hala bir eksik vardı.Kendisini yakanlara karşı duyduğu kin, bitecek gibi değildi. Dönemin Fransa kralına bir mektup yazdı, durumu anlattı. Ona ölümsüzlüğü vaat etti. Ama çok cüretkardı, karşılığında kilisenin tamamen ortadan kaldırılmasını istiyordu. Fransa kralı onu yakalatmak için ajanlarını gönderdi. Ajanların en büyük silahı ise bir hançerdi. Sıradan bir hançer değildi. İsa çarmığa gerilirken kullanılan çiviler eritilmiş ve bu hançer yapılmıştır. Novak'ı bu hançerle sırtından bıçakladılar. Ama Novak ölmedi. Sırtında o hançerle kaçtı, sırra kadem bastı. Kaçarken yanında kam ağacının tohumlarından da götürdüğü biliniyor…


savaşa son ver kampanyası

bymosquito
artık kimsenin ne gücü ne de anlatmaya yetecek takati kaldı. bu ülkenin liderleri yıllardır iki cepheyi hep birbirine düşman etti etmeye de devam edecek çünkü saman altından su, saman üstünde kargaşa varken daha rahat akar. birlikte olmaya özen gösterelim artık yeter gerçekten gına veren bir hal aldı. bir taraf bas bas türkçülük diye bağırıyor bir taraf bizim ülkemiz hala neden kurulmadı diye. lütfen bu savaşa bi son verelim ve bitsin artık bu dava kargaşa yaparak su akıtmalarına izin veriyoruz... ülke harap olurken hala mı kürt-türk? abi bitirelim ve bitsin artık.. aynı cephede savaştık biz çanakkalede ve 99 da sallanırken marmara, akın akın battaniye akardı güneydoğudan.. kardeşiz abi biz bu ülke bizim ve bizim olmaya devam edecek kavgaya son ver artık omuz omuza devam edelim çarpışmaya!!

Edit: imla

anaokulu servisinde unutulan 3 yaşındaki çocuğun ölmesi

lexxpowder
Sizin ihmalinizi s*keyim dediğim olaydır. Nasıl unutursunuz ulan nasıl?

İzmir çiğli'de alperen sakin isimli ufaklık uyuduğu anaokulu servisinde boğularak can vermiş. Servis görevlisi tutuklanmış ve servis sorumlusu serbest bırakılmış. Şimdi insanlık hali, insan unutabilir diyen çıkar o yüzden peşin peşin söyleyeyim, arabaya benzin almayı unutabilir, servise götürmeyi bir gün unutabilir, aracı yıkamayı unutabilir, ama 3 yaşındaki bir çocuğu unutamaz. Bu insanlık hali falan değil ihmaldir. Hatadır. Ölümle sonuçlanan bir hatadır. En ufak bir açıklaması dahi olamaz. Bu ufaklığın annesi babası yerine koysanıza kendinizi. Evladının ölüm sebebi serviste unutulması. Bu ne boktan bir sebeptir lan böyle.

https://onedio.com/haber/anaokulu-servisinde-unutulan-3-yasindaki-cocuk-havasizliktan-oldu-782429?utm_source=onediocom&utm_campaign=facebook_page&utm_medium=facebook

atatürk düşmanlığı

moskovakurdu
Bu son yıllarda sistemli bir şekilde Atatürk'e saldırı var. hakaret , heykellere saldırı, düşüncelerine saldırı, ve buna benzer olaylar...
Ak partili arkadaşım var Erdoğan'a tapıyor seviyor bir şey diyemeyiz de Atatürk'ü sevmiyorum falan filan. Erodoğan duble yol yaptı diyor. Atatürk sana ülke bıraktı bu kadar kişiliksiz olmaları tartışılmaya kapalı zaten.

Ülkemizde olan insanların ne kadar nankör olduğunun kanıtıdır. Açık ve net

türkler hiç olmasaydı

ickial
millyetçilik osuruktur düşüncesine mensup yazarın açtıgı ama kendisiyle çelişerek beni üzdügü baslık.
milliyetçi olmamak demek türk ırkını bu kadar yerin dibine sokmak demek degil bana soracak olursan. kürtler olmasa diyen birisini ölümüne gömmeye bayılıyorsun ama aman milliyetçilik şöyle böyle diye.
bence bu kadar tepki çekecek bir üslup takınmamalısın dehumanize.. bir zaman sonra benim bile saygım tükenecek

edit: eksilemedim çünkü buna tenezzül etmek bile seni daha fazla böyle düsünmeye itiyor bence
1

immortallydia

hena
Kendileri çok yakışıklı olup draqueen geleneğini devam ettirir. Çok güzeldir ama yakışıklı olduğunu da söylemiştim. ıQsu 198dir. nasa da calisiyor.aylik geliri 300.000$
4

narsist yazarlar

azadi
Genelde ilk ve kısa süreli tanıştığım insanlar şahsıma bu yakıştırmayı yapabiliyorlar. Ancak bir süre vakit geçirdikten sonra başta öyle olduğumu düşündüklerini, sonrasında yanlış düşündüklerini itiraf ederler.
Bunu şu örnekle daha net açıklayabilirim; Benim ninem doksan küsür yaşında. Kendisi munzurdan, Murat nehrinden, çeşitli derelerden yakaladığımız sazan, Alabalık, yayın vb... Tatlısu balıklarından öte, daha büyük bir balık görmemiştir. Şimdi biri gidip (mesela ben), 'ninecim (bkz:mavi balina) diye bi balık var, 30 metre boyu, 200 ton ağırlığı var' dese, kafasına bastonu yer. Zira dalga geçtiğini sanır. Ne yapsın kadın, görmemiş, okumamış... Nasıl inansın...
Normal insanlar da genelde kendi standartlarında insanlarla etkileşimde olduklarından, ben kadarları ile tanışmak, ilk başta inanılması güç bir gerçeklik oluşturuyor. Bir insanın hem bu kadar zeki, hem bu kadar içerik sahibi, hem bu kadar nazik, hem de bu kadar yakışıklı olabilmesi, gerçekten şıp diye kabullenilecek bir durum olmuyor. Kendilerini anlıyorum.
Ancak unutulmamalı ki allah bazılarımızı yaratırken diğer tanrılardan yardım alır.
zekasını antik yunan tanrılarından, tipini thordan, nezaketini tao dan tüyolar alarak inşaa eder.
Velhasıl; ekip çalışması ürünüyüm. Herkese nasip olmaz
7