"Yaşamaya Dair" adlı müzikal anlatıyı oynayan usta tiyatrocu. Nazım onun sesinde tekrar ve tekrar hayat bulur. Oyunun müziklerini de Fazıl Say yapmıştır. İnsan gibi insanlardır ikisi de, ne diyim.
"milletin derdi ben olmuşum, demek ki zamanında iyi koymuşum." /uzun çubuk 😂
(okuyanlardan özür dilerim, direk bu aklıma geldi)
(okuyanlardan özür dilerim, direk bu aklıma geldi)
"karşı cins"ten başka konuşacak muhabbeti olmayan insandır. okudukları, düşündükleri, ürettikleri hiçbir şey yoktur. kadınlar arasında daha çok görülür. Bu insanların düşünceleri, mizahları, dedikoduları genellikle üremek üzerinedir. Evet, aramızdalar, aralarındayız.
Karaköy bu işin vatanıdır. Önünde fotoğraf çekinmek için sıra oluşturulan grafitiler mevcuttur. Özellikle akşamları kepenkler indiğinde, esnafın bu sanatçıların en harbi destekçisi olduğunu görmek gülümsetir. Yazılan yazıların hiçbirinin Türkçe ifadeler olmaması beni rahatsız eder ama nihayetinde sanat evrenseldir.
Tüyap kitap fuarları ve Haydarpaşa kitap günleri (her sene oluyor bunlar) epey niteliklidir, kitapları indirimli almak, yazarlarla tanışmak, kitap imzalatmak, dergi karikatür kurcalamak mümkündür. Her görüşten yayınevi bulunur. Tüyap'taki resim ve heykel sergisi de müthiştir, baktırır. yalnız devletin midir bilemem.
Tam tivitırda sataşılacak kanaldır.
Teog sınavı esnasında branş öğretmeninin kendi dersinin sınavına gözetmen olamaması. Milli eğitimin hem öğretmene muhtaç olup hem de öğretmeni bu şekilde aşağılaması. Matematik öğretmeni matematik sınavına girerse -matematik biliyor- kopya verir ama fen bilimlerinde kopya veremez çünkü bi bok bilmiyor o dersten. atanmak için belki de senelerce manyak gibi biyoloji, fizik çalışmış bile olsa. Neyse yav, neresinden tutarsan tut, saçmalık.
ki'yi, de/da'yı, şey'i ayrı yazmayan (yazamayan) insandan soğuyorum. bir tavsiyesi olan varsa alabilirim.
Şarkısını halen bilirim:
"Dertlerimizi içimize attık
Kahkahalardan buket yaptık
Üstüne biraz hüzün kattık" tiyatro tadında bir diziydi.
"Dertlerimizi içimize attık
Kahkahalardan buket yaptık
Üstüne biraz hüzün kattık" tiyatro tadında bir diziydi.
Oğuz Atay'ın herkesin yaşadığı, herkesin başına gelen ama söylense utanılacak olan şeyleri nasıl bir ustalıkla ve aynı zamanda olağanlıkla, nasıl bir sadelikle "ifade edivermesi". Bana gerçek dışı geliyor yahu!
Kafamın içinde bu şiiri okutan mitingtir:
Evet adalet; bugün, yarın ve hep.
Evet adalet; bugün, yarın ve hep.
lisedeyken okuduğum müthiş kitap. bu kitaptan aklımda kalan esas kızın söylediği "atın yerine eşeği bağlamam." cümlesini kullanmışlığım vardır.
rahmetli anneannem "Allah yatırıp da kapılara baktırmasın, bakanları bıktırmasın." diye dua ederdi. En büyük korkumdur, benim de duamdır.
Bu konuda farklı üstatların bakış açılarından aklıma gelenler:
1- " ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca" /Karacaoğlan
2- " güzelliğin on par'etmez, bu bendeki aşk olmasa
eğlenecek yer bulaman, gönlümdeki köşk olmasa" /Âşık Veysel
3- "hastalık, sevgisizlik, öksüzlük
neler geçirdim ben
çıkabilseydi bir 'güzel' diyecek
güzelleşirdim ben" /Arif Nihat Asya
4- bir de "ben güzelden anlarım" /Kenan Doğulu var ama benimki herhalde 2.si.
1- " ben güzele güzel demem güzel benim olmayınca" /Karacaoğlan
2- " güzelliğin on par'etmez, bu bendeki aşk olmasa
eğlenecek yer bulaman, gönlümdeki köşk olmasa" /Âşık Veysel
3- "hastalık, sevgisizlik, öksüzlük
neler geçirdim ben
çıkabilseydi bir 'güzel' diyecek
güzelleşirdim ben" /Arif Nihat Asya
4- bir de "ben güzelden anlarım" /Kenan Doğulu var ama benimki herhalde 2.si.
Şehitleri ve ailelerini bir gram saygı duymaksızın siyasi bir araca dönüştüren, kusma isteği uyandıran kağıt parçaları. Sadece okullarda değil her türlü belediye organizasyonunda ve "bilgi evi" adıyla açılan akp propagandacısı "eğitim" yerlerinde bolca görmek mümkündür. Bunları bastırıp dağıttıran kravatlı amcalar böyle bir insan ya da özellikle çocuk topluluğu görünce hemen art arda her biri 30 dakika olmak üzere konuşma yaparlar, bunu yaparken ağlayanı makbuldür.(bir çocuğun dikkat süresi 10-15 dakikadır. 40 dk. ders de fazladır. Bu ayrı giri konusudur.) Akabinde ise "çocuk ve darbe" konulu bol kanlı ve göz yaşlı video gösterisi izletilir. Gözyaşlarını tutamayan çocuklar için nihayet belediyenin düzenlediği neye geldilerse (tiyatro, sunu, çocuk şurası vs.) onu izleme sırası gelmiştir ama artık bunun için bir heves kalmamıştır.