confessions

atticus finch

βετεράνος♛  · 29 Temmuz 2016 Cuma

  1. toplam giri 1307
  2. takipçi 34
  3. puan 23302

dehumanize

atticus finch
garip kişilik. hem ırkçılığa, faşizme karşı olduğunu söylüyor; kürtlere ve ermenilere yapılan zulümlerden bahsediyor, hem de türklere karşı ırkçılık yapıyor.

daha da garip olanını söyleyeyim. türkiye siyasetinde cephe mantığı vardır. yani bir insan ermeniyse ve faşizme karşı olduğundan, devlete muhalif olduğundan falan bahsediyorsa otomatikman ya hdp'liymiş ya da aşırı-sol siyasal çizgideymiş gibi bir görüntü oluşturur. toplumun normlarında bu durum böyledir, haliyle benim kafamda da dehumanize algısı böyleydi. arkadaşın bazı söylemlerini görene kadar (haklı olarak) "bu kesin bizden biridir" diye düşünüyordum. odtü'de okuduğunu söylemesinin de benim kafamdaki profile katkısı oldu ayrıca. sonra fakirlikle, yoklukla ve karşısındakinin ırkıyla, zekasıyla alay ettiği, kendinden "zeki, zengin, ermeni" diye bahsettiği girilerini gördüm. "bu ne menem iştir, böyle aşırı-solcu mu olur?" diye düşündüm tabii ki.

dehumanize sanırım kendisini hiçbir şekilde "türkiyeli" hissetmediği için türkiye siyasetindeki cephe mantığına da uyum sağlamıyor. hayatının bir bölümünü ermenistan'da geçirdiyse bunu anlayabilirim; bizim aksimize çocukluğundan itibaren türkiye içerisindeki cepheleşmeye entegre olmamış bir kişiliğe sahip olabilir. sonuç olarak kendisi acayip bir şekilde hem "ezilen ulus" kimliği taşıyan bir ermeni; hem de tartıştığı şahısın yoksulluğuyla ve zekasıyla rahatça dalga geçebilen ve malını mülkünü kullanarak insanları ezecek kadar iğrençleşebilen elitist bir küçük-burjuva demagogu.

kısacası dehumanize ile alakalı söyleyebileceğim olumlu bir şey kalmadı. he faşistin biri ona ermeni olduğu için, ırkçı söylemlerle saldırırsa o ayrı mesele, o zaman savunuruz tabii ki. ama o kadar. sınıfsal olarak beş para etmez birisi.

manisa davası

atticus finch
"manisalı gençler davası" olarak da bilinir.

26 aralık 1995'te yaşları 14-17 arasında değişen 16 liseli genç, geceyarısı evleri basılarak, aileleri tehdit edilip tartaklanarak gözaltına alındılar ve manisa emniyet müdürlüğüne götürüldüler. gözaltı sebebi olarak duvara yazdıkları "parasız, eşit, bilimsel eğitim istiyoruz" "yaşasın halkların kardeşliği" gibi sloganlar gösterilmişti. bu 16 çocuğa gözaltında sorguda jop ve elektrik kullanılarak uygulanan, cinsel şiddeti de içeren çeşitli yöntemlerle işkence edildi.

kısa süren yargılama işlemi sonucunda 16 gence 76 yıl hapis cezası verilmişti. sonrasında temyize gidildi ve yargıtay 11 lise ve ortaokul öğrencisi için işkence sebebiyle cezayı bozdu. bunda işkencenin çok aleni ve açıktan yapılmış olmasının ve işkenceye tanık olan bir chp milletvekili olmasının büyük payı vardır. (bkz:sabri ergül) diğer 5 liseli genç ise 2 yıl 2 ay hapis yatmaktan kurtulamadı.

çocukların aileleri temyizden sonra 10 işkenceci polis hakkında dava açtı. manisa belediye başkanı bülent kar'ın da işkencecileri savunmak üzere katıldığı dava 11 mart 1998'de yeterli delil olmadığı söylenerek beraatle sonuçlandı. sonra yargıtay ab raporu üzerine bu kararı bozdu ve dava avrupa insan hakları mahkemesi gözetmenliğinde yeniden açıldı. mesele gerek tr basınında gerekse uluslararası basında yankı bulmuştu. duruşmalara ihd, mazlumder, barolar ve solcu örgütlerden gelen binlerce vatandaş katılmaya başlamıştı. hatta almanya'da türklerin bu konu üzerinden örgütlenmesi üzerine liseliler bir protesto yürüyüşü bile yaptı. çok uzun süren ve çocukların ailelerini şehir şehir gezdiren yargılama süreci sonucunda işkenceye karışan 10 polis 2004 senesinde 5 ila 10 yıl arasında ceza aldı. işkenceye uğrayan liseli çocuklar ise senelerce psikolojik tedavi gördü.

sabri ergül'ün ifadesinden:

"çığlığın geldiği koridora girdim. orada karşılaştığım manzara gözümünden önünden gitmiyor… yerde çırılçıplak, ıslak battaniyeler içinde iki kız iki erkek gözleri bağlı yatıyor…"

olayda işkence gören gençlerden biri olan emrah sait erda şöyle anlatıyor:

"polisler beni gözaltına aldığında çok önemsemedim. bir iki güne çıkacağımı düşünüyordum. çünkü saçma sapan bir nedenle orada olduğumu biliyordum. ancak polisler bana silah, top, roketatar gibi şeyler sormaya başladığında olayın o kadar basit olmadığını anladım."

edit - eklemeyi unuttum. bu olayların yaşandığı dönemde içişleri bakanı bazılarınızın şimdi öve öve bitiremediği meral akşenerdi. bu ülkede sizin bilmediğiniz böyle daha neler yaşandı neler. sözcü'den başınızı kaldırın da azıcık gerçek türkiye cumhuriyeti tarihini araştırın.
2

istiklal mahkemelerinde asılan insanlar

atticus finch
çoğunlukla islamcılar ve eski ittihatçılar. ek olarak bazı kürtler ve komünistler.

"500.000 kurban" iyi sallamaymış bu arada. 1920 - 1927 arasında 60.000 civarı kişi yargılanmış, 1054 kişi idam edilmiştir. kalanların 20.000'i civarı beraat etmekle birlikte neredeyse 40.000 kadar insana da halka teşhir, para cezası, hapis cezası, malına mülküne el konması gibi cezalar uygulanmıştır.

meral akşener'in laik olmaması

atticus finch
bu partiden laiklik adına bir şeyler bekleyenler gitsin kendini camdan atsın. söylemlerine bir bakın, parti kurulduktan 1 saat sonra ilk yapılan şey demokrat parti iktidarını ve muhafazakar türk sağ geleneğini anmak, 2002-2007 arası akp dönemini övmek. veya programına bir göz atın; pisa, endüstriyel "devrim" 4.0, abd/ab ve nato'nun "müttefik" olarak tanımlanması vs. vs. neoliberalizm akıyor resmen.

ekim devrimi

atticus finch
100. yıl dönümünü şu anki türkiye şartlarında düzgün, kitlesel bir kutlama veya anma etkinliği yapamadan geçirdiğimiz devrim. 101'de yaparız artık.

fotoğraf yıldızlar şöleni bu arada.


edit: anlam bozukluğu

kürtçe

atticus finch
dört ana lehçesi sırasıyla bakur, başur, rojava ve rojhilat olan dil.

bunlardan bakur türkiye kürdistanında, yani doğu anadoluda konuşuluyor. başur güneyde, yani ırak kürdistanında. rojava kuzey suriye'de, rojhilat ise batı iran'da. ve bu dört ana lehçenin kendi içinde küçük bölünmeleri daha var. örneğin doğu anadoluda dersimî ile botanî arasında aksan farklılıkları olması gibi.

farklı dört ülkenin ve dört ulusun topraklarında kalan kürtlerin kültürleri gibi dilleri de doğal olarak bu ulusal kaynaşmadan etkileniyor. gerçi buna tam manasıyla bir "kaynaşma" denemez, bir yandan evet bu ulusların birbirleriyle kurduğu etkileşim sonucu oluşan bir dil kaynaşması var, bir yandan da bu dört devletin milliyetçi asimilasyonları sonucu kürtlerin lügatına giren kelimeler var. bazı insanların merak ettiği bir konu olarak, kürtçenin dört lehçeye bölünmesinin sebebi de budur bu arada. neyse, sonuç olarak bakur kürtçesinde türkçe'den, başur ve rojava'da arapçadan ve rojhilat'ta farsçadan izler görülür.

27 ekim 2017 katalonya'nın tek taraflı bağımsızlık ilan etmesi

atticus finch
akabinde ispanyol hükümeti katalan parlamentosunu kapatıp otonomiyi bitirdi.

olay çok enteresan yalnız. esasında bu kavga katalan burjuvazisi ve ispanyol burjuvazisinin "para kimde kalacak" kavgasıydı. sonra ispanyol sağcılarının ve devletinin referandum günündeki (ve sonrasındaki) kışkırtmaları ile tam bir bağımsızlık mücadelesine dönüştü, en azından katalan halkı bunun böyle olduğunu sandı.

muhtemelen önümüzdeki süreçte uzunca bir süre tıpkı referandum günündeki gibi katalanların "rioting" modunu izleyeceğiz, polisle deli gibi çatıştıkları görüntüler falan olacak.
14 /