anne boleyn

1.67 de kurtarmıyor mu diyesim geldi

gitmesine anlam veremediğim yazar. ve çoğu şey için aydınlanmamı sağlayan kişi.

uzak durulması gereken insandır.

eğer aranızda yaşanmış bir sorun varsa gururunuz buna el vermez. sadece acaba o yazar mı diye düşünüp durursunuz. whatsapp'ta habire çevrimiçi ise ve psikopatça stalklıyorsanız kiminle konuşuyor bu diye kafayı yiyecek konuma gelebilirsiniz. o yüzden en berbat durumlardan sadece bir tanesidir.

gerçekte başlığın birazcık tersi gerçekleşmektedir. (bkz:sözlük erkeklerinin sözlükteki bütün kızları mesaj yağmuruna tutması)

yaşadığım durumdur. zira 1.67 boyundayım ama gel gör ki fotoğraflarda 1.60 çıkıyorum. gerçekte benden kısa olan kız fotoğraflarda 1.75 çıkıyor. hadi buraya kadar tamam da lisede kalıp hocam vardı(moda tasarım okuyorum) boyumu ölçtü 1.67 çıktım. bir gün eczaneye gittiğimde kadından boyumu ölçmesini rica etmiştim kadın bana 1.60 dedi ben yıkıldım. yahu ben 1.60 isem kuzenim dışındaki(kuzenim 1.75 boyunda ''çevremdeki'' benden uzun tek kız) hayatıma girmiş bütün arkadaşlarım 1.40 falan o zaman. ya da ben mi kendimi uzun sanıyorum fotoğrafta olduğu gibi mi çıkıyor dersek kalıp hocası ölçtü, ölçü uzmanı zira kalıp öğretmeni daha ne olsun. millet fotoğraf çekme işinde uzman olmuş bizim hala boyumuz 1.60 çıksın iyi mi.

beli incecik olan kızlara çok yakıştırıyorum. lakin sen gelip yok mahrem bölgelerin gösterilmesine karşıyım diye konuşuyorsun ya ben de çarşaf giyip ninja gibi dolananları, denize haşema ile girenleri yadırgıyorum. kime göre neye göre mahrem. birazcık gelişin yahu. bir göbekten bile tahrik olanınız varsa zaten eyvahlar olsun. eskiler geri kafalıydı, gelecekte de yeni nesil için belki de biz oluruz. oğullarınıza kızların açık giyinmesinin ayıp olmadığını, bir erkeğin kötü zihniyetinin ayıp olduğunu öğretin. kızlarınıza kapalı giyinmesi gerektiğini değil de erkeklere kadınların cinsel obje olmadığını öğretin. işte o zaman bütün bu zihniyet değişecektir.

canınızı yakan birinin canını yakmak. sadist değilim ama mazoşist olmadığım için de canımı yakanın canını yakmayı seviyorum.

''atatürk şapka takmayanları astı yea'' diyen beyin fakiri çomarlar olmadığı için.

*prison break
*the originals (sırf klaus'un ingiliz aksanı için bile izlenilir dizi)
*the last ship
*the 100
*the tudors
*the white queen
*victoria
*the handmaid's tale (dünyanın en garip dizilerinden biri)

aklıma gelirse daha editlerim.

''Biz başka severdik. O yüzden başka sevmedik'' sözünü söyleyip üç kadına aşık olan komünist şairimizdir.

genel olarak sinirlendikten sonra yaptıklarım için pişmanlık duymak benim alıştığım durumdur. pişmanlığa fazlasıyla aşinayımdır.

evlilik, sevdiğin insan ile hayatlarını birleştirdiğinde güzel olabilir. lakin en çok çocuğum olsun diye evlenmeyi düşünüyorum. zira bir adamla ömür boyu yaşamayı hala daha garipsiyorum. çocukluk mu, korkaklık mı bilemiyorum. çevreme bakıyorum da herkes nişan, düğün yapmış evleniyor. ben mi büyüyemedim yoksa onlar benden gözü kara mı anlayamıyorum. çok büyük sorumluluktur evlilik. aşk evliliği yapmak en tehlikelisidir. büyük bir ihtimalle aşkınız en çok 6 yıl içinde bitecektir. ve aşk bittiğinde bütün karakter kusurları çiftlerin gözlerine batacaktır. bu da adamda başka arayışlara girmeye yol açacaktır. kadın ise kadınına göre değişir lakin hayatlarının zehir olacağı kesindir. yahu şimdi kendi yazımı ben bile anlamak da güçlük çektim. mantık evliliği desen mantıklı ama kalp onun için çarpmadıktan sonra bir anlamı yok, aşk evliliği desen tehlikeli. neyse kısaca evlilik zordur. iyi düşünün.

"yüzünüz ne kadar da aşina, avucumun içine alıp öpmüş olabilirim."


Sezen, müziğin tanrısıdır net.

biz ona sevgisinden unutamama demeyelim de uzun bir süre kendime yediremediğim olaylar olmuşluğu var. yani birini çok sevmişliğim, aşık olmuşluğum yok da öyle sanmışlığım oldu. yanlışlar yapmasaydı şu an bir kişiyi sevdim ve uzun bir süre unutamadım diyebilirdim. ama hiçbir yanlışı asla unutmam ve bana yapılan yanlışlar sevgimin önüne geçer. birazcık kinci bir insanımdır da.