umut

imamhatipogrencisi
Pandora içi kötülüklerle dolu olan kutuyu getirip açtı. Dış tarafı güzel olan o baştan çıkarıcı armağan "mutluluk kutusu" olarak adlandırılmıştı. Aslında, tanrıların insanlara verdiği bir armağandı. Derken tüm kötülükler açılan bu kutudan birer canlı, kanatlı varlıklar gibi peş peşe çıkmaya başladı; o gün bu gündür, tüm o kötülükler ortalıkta dolanıyor ve gece gündüz insanlara zarar veriyor. Tek bir kötülük henüz kutunun dışına çıkmamıştı: o zaman pandora, zeus un isteği üzerine, kutunun kapağını çarparak kapatmış ve son kötülük kutunun içinde kalmıştı. Şimdi insan kendi evinde sonsuza dek mutluluk kutusuna sahiptir ve orada göz kamaştırıcı bir hazinesi olduğunu sanmaktadır; bu hazine insanın hizmetindedir, istediği zaman ona ulaşabilir; çünkü insan pandoranın getirdiği kutunun kötülükler olduğunu anlamıyor ve kutunun içinde kalan kötülüğü dünyevi servetin en büyüğü olarak kabul ediyor. Dünyevi olan bu servet umuttur! Çünkü Zeus, diğer kötülükler nedeniyle ne kadar acı çekerlerse ceksinler, insanların yaşamlarından vazgecmelerini istemiyordu. Zeus böylece insanlığa umudu verir ama aslında umut kötülüklerin en kötüsüdür, çünkü insanların çekiyor oldukları acının ve ızdırabın süresini uzatır...
(bkz:friedrich nietzsche)
pencere
bundan bir ay öncesi başka birisi bu dediklerimi söylese onu ıslak soppayla döverdim. fakat artık görüyorum ki bu gezegende umut edecek hiç bir şey kalmamış durumda. elinde balta, altında ağaç dalı kes babam kes yaşayan insanlar gibiyiz hepimiz. bireysel ve toplumsal yaşamlarımızın özeti bu. biçimlerimiz muhteşem. özümüz çürümüş bile değil. zira bir öz kalmamış artık.

tanım: artık edilecek şey değildir.