türkiye'de solun iktidar olamaması

tarihsel maddeci
öncelikle, halka inmeyen sol olmaz.

sol olan zaten halkın içindedir, halkı anlamak kavramak üzere bilime başvurur. ancak anlamak yetmez, halkın mevcut durumunu değiştirmek için ortalamanın önünde birikim sahibi olur. ancak davranışta, hakta ondan üstün değildir. sadece kavrama ve önce görüş konusunda uyanık olmalıdır, birikimli olmalıdır.

ancak türkiye'de kendisine sol diyen hareketler halkın içinde yer almaz. kendisine "yaşam alanları" belirleyip oraları korumaya bakar. bu alan ise beyoğlu - kadıköy hattıdır istanbul için. ankara için üniversiteler-kızılay hattıdır. izmir için karşıyaka-konak hattıdır.

ya sonrası? oralar iflah olmaz bu tür yapılar için. onları ancak "allah" kurtarabilir. kusura bakmayın da bu kavrayışa sol denilmez.

bu noktada en kolay şekilde sömürülen, çalışkan halkın yanında yer alma koşulu sendikalar ve işgören örgütlerinde yer almaktır. bunun yanı sıra çeşitli derneklerle de bağlar kurulmalıdır. lakin bunların yerine bir kültür merkezi içinde ömür çürütenler, olsa olsa burjuva tarzı yaşamı korumak için çırpınanlardır.

türkiye'de bu anlamda ortaçağcı gericiliğe, soyguncu parababalarına ve faşistlere karşı dövüşen tek hareket (bkz:halkın kurtuluş partisi)'dir
kendihalinebirakilmiskarga
İstisnalar dışında sağ seçmen sol partiye oy vermez. Türkiye'nin %70i sağ %30u soldur. İktidar olabilmek için sağın %10unu alıp geriye kalanı da ikiye bölmek gerek.

Günümüz şartlarında bunun olması çok zordur.
halklakaynasmisbielit
İmkansız olan husus kimse boş hayaller peşinde koşmasın, özellikle solcu olduğunu düşünenler.

bu ülkenin bir geçmişi var osmanlı'dan kalan: tarikatleşme, cemaatleşme, kendini illa bir gruba ait hissetme, gayrimüslimlerden nefret etme, sünni olmayandan nefret etme, kendinden olmayandan nefret etme, aşırı milliyetçi duygular, ulus devlet zihniyeti, din hayatın çok önemli bir parçası, din önemli demiş miydim? din önemli...

bu ülkede cumhuriyetin ilk adımları atıldığında, ülke sınırları içindeki insanlar çok radikal reformlar ile değiştirilmek istenmişti; toplumda yerleşik olan dini ögelerin pasifleştirilmesi ve böylelikle batı ülkeleri ile uyumlu hale gelebilmek. ama oldu ama olmadı, bugünlere geldik.

köy enstitüleri gibi kurumlar, ülkenin genç insanlarını eğitmek ve onları tüm topluma yaymak amacı taşıyordu. sonraları devlet planlama teşkilatı gibi kurumlar ile yine kalkınma sağlanmaya çalışıldı... kalkınma bakanlıkları, tarım bakanlıkları, imf'ten, abd'den alınan krediler, destekler...

ama olmadı ama oldu. bir şeyler değişti. bazı köylüler zengin oldu, hacı ağalar şehre indi. bazı köylüler fakir kalmaya devam etti, hala en büyük çileyi de onlar çeker. yine de sorduğum soru hep şu oluyor: bir fransız köylüsü ile bir türk köylüsü arasındaki en büyük fark ne? en büyük fark; fransız köylüsünün gelirinin çok daha fazla olması mı? ahırında/tarlasında son teknoloji aletler kullanması mı? nasıl ekip biçebileceğini, hayvan yetiştirebileceğini biliyor olması mı? kendi devletinin onu koruyor olması mı? tatile çıkabiliyor ve hatta yabancı ülkeleri görebiliyor olması mı? kendi ülkesinde eşit haklara sahip olması mı? en düşük lise eğitimine sahip olması mı? hangi biri sizce en büyük fark?

işte bu fark nedeniyle bu ülkede asla bir sol parti iktidara gelmez. zira bizde demokrasi dediğin bir laftır, iktidara gelen ve gücünü kendi çıkarları için kullanan bazı grupların kullandığı bir araçtır ve bu cumhuriyetin kurulduğu zamandan beri böyledir. çünkü bu toplumun kanında bu vardır zaten; kendi çıkarlarına yönelik oraya buraya dalgalanmak.
anne boleyn
ben ne sağcıyım ne solcuyum ama bildiğim ve anladığım tek bir şey varsa o da komünistlerin iktidar olmaması gerektiğidir. zira eşitliği en çok savunup eşitliğin ırzına geçen bazı komünistler var(istisnaları tenzih ediyorum) o yüzden bu tarz kişilerin iktidar olması durumunda komünistlerin ülkeye ve dünyaya kapitalizm denilen sömürü sisteminden bile daha çok zarar vereceğinin kanaatindeyim.
prometheus
Yahu yazmayayım yazmayayım diyorum bir tane ekonomi, sınıf çelişkileri, komünizm ve sosyalizmi kulaktan dolma bilgilerle öğrenmiş kişi ve kişilerin yorumlarını görüp yazasım geliyor.

Komunistler meclisle, seçimle falan başa gelmezler arkadaşlar. Meclis burjuva hukuku içerisinde politikaya izin veren bir merciidir. Sistemi tümden değiştirmeyi kendilerine hedef edinmiş komunistler bu çerçevenin dışına çıkmak zorundalar(eğer çıkmazlarsa ciddi pratik bozukluk vardır) haliyle meclisten iktidar falan olunmaz. İktidar olan kişi değil işçi sınıfının tümüdur. Ya bu şekilde üstten üstten yazmayayım dedim ama bilmiyorsan yorum da yapma be swh
frantz fanon
chpyi sola dahil edeceksek eğer -ki tartışılır- halkın %60 -en az- tutucu insanlar onun icin chp iktidarı zor.
sosyalist iktidara veya halk iktidarına gelince: islamcı ve milliyetçi kandırmacaların, sol örgütlerin vasıfsızlığının da etkilleri var tabiki ama belki her şeyden önce nesnel koşullar yoktur. yani, insanlar düzenden devrimci olacak kadar, hele ki ayaklanacak kadar rahatsız değiller.
şimdikinden daha katmerli sömürü, ekonomik kriz olmadıkca da bir şey çıkmaz.
natteravn
Dünya'da genelde solun iktidar olamamasıdır. Avrupa ve Amerika'ya bakınca da farklı bir tablo göremiyoruz. Genelde hep muhafazakar sağ hükumetler mevcut. Tabi bizim muhafazakarlar onlarınkine benzemez o ayrı.
aleron
Türkiyede sol iktidar olur mu? bilinmez. Ama sosyalist sol iktidar olmaz. pkknın eteğinin altında olup, sosyalistmiş gibi gözüken, etnik ırkçılar dolu aralarında malesef ki.