türkiye solcusu

frantz fanon
"Koç taşağı" isimli bir yazıdan bir parçayı aynen kopyala yapıştır yapıyorum:

"Artık sanırım, 2007'de Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan eylemin bir benzerine bu ülkede bir daha rast gelinmesi mümkün değil. Hatırlanacaktır: anarşist bir öğrenci, Koç şirketini tanıtan kişinin üzerine koç taşağı fırlatmış, “köle pazarınıza hayır” demişti. Artık böylesi bir eylemden devlete ve sermayeye tırmanma zemini olarak Boğaziçi Üniversitesi fazlasıyla yaralanacak, bu tür bir “serseriliğe” asla izin vermeyecektir.
Eylemci, hayvana ait bir uzvu sahneye fırlatıyor ki bu, hayvanseverleri ve belki de veganları incitecektir.
Eylemci, o uzvu sahnede sunum yapan kadına fırlatmaktadır ki bu, feministleri öfkelendirecektir.
Eylemci, saldırıyı Koç şirketler grubuna gerçekleştirmiştir ki bu da solcu laik çevrelerde “müttefikimize nasıl saldırırsınız?” tepkisine neden olacaktır.
2007 tarihi de önemlidir, zira Nisan Muhtırası aynı tarihlidir. O günden sonra sol örgütler, yapısal dönüşüme uğra(tıl)mışlardır. Sonuçta her darbe, kendisini takip eden süreçte sola bir biçimde damga vurmuştur. 2007 kritik bir eşiktir.
Darbe, siyaset ve ideoloji içerisinde belirli bir ağırlığa sahiptir. Zaten bunun için yapılmıştır. 1981 tarihli, Türk ekonomisini inceleyen BBC belgeseli, yakın tarih okumasına dair önemli ipuçları sunmaktadır. [Birinci Bölüm ve İkinci Bölüm]
Bugün laikliğin ve ilerlemeci hareketin öncüsü, müttefiki, yoldaşı Koç ailesi, o gün şunu söylüyor: “Ülke şirkete benzer, iyi yönetilmezse çöker”. Demek ki “şirkete çevirdi ülkeyi bu Tayyip!” diyenler, bir kez daha düşünmeli, dostunu, yoldaşını iyi seçmelidir.
Rahmi Koç, konuşmasının bir yerinde, ülkenin fazla demokrat olmasından yakınmakta, darbeyi hayırlı gördüğünü beyan etmektedir:
“Türkiye demokrasi için büyük bedel ödedi. Bu bedel o kadar ağır oldu ki ülkeyi neredeyse batırdı. Ordunun çok doğru bir zamanda müdahale ettiğini düşünüyorum. Biraz geç kalsalardı, durumu düzeltmek son derece zor olacaktı. Her ne kadar demokrasimiz vardıysa da söylemem gerek ki tam bir demokrasiydi bu, anayasamız, kurumlarımız, iş kanunlarımız her şey iyi yurttaşlara değil kötülere yaradı.”
Belgeselin bir yerinde Kenan Evren'in ABD tipi demokrasi istediğinden bahsediliyor. O demokrasi "kötülere" karşı "iyi yurttaşlar" yaratarak kuruluyor.
Ayrıca BBC yorumcusu, o kibirli ve üstenci diliyle aşağıladığı ülkeyle ilgili olarak şunu söylüyor:
“Yeni kuşak sanayiciler, bu türden koruma altındaki sektörleri ortadan kaldırmak istiyor. Onlar, Türk ekonomisini daha verimli ve daha Avrupalı kılacak bir ekonomik devrim istiyor.”
Bu noktada Rahmi Koç devreye giriyor ve bugünü anlama noktasında önem arz eden şu tespiti yapıyor:
“Ortadoğu pazarına yüzümüzü dönmeliyiz, ama aynı zamanda Avrupa'nın parçası olmalıyız.”
O pazara dönmek ama Avrupalı kalmak için AKP biçilmiş kaftan. 2007'den sonra sola, AKP'ye küfretme, kitleleri kontrol altında tutma görevi verilmiş. Hepsi, Avrupa ile ilişkileri üzerinden düşünüyor, orayı övüyor, Ortadoğu'ya karşı Avrupa'yı çıkartıyor, neden acaba?
Ama BBC belgeselinden gördüğümüz kadarıyla, AET Başkan yardımcısı, orduya ve darbeye destek veriyor. Onun “dinci” değil “ilerici” olduğunu söylüyor. BBC yorumcusu da “Türk toplumu fazla dindar, Avrupa bunu kabul edemez” diyor. Her şey el ele ilerliyor.
(...)"
bu başlıktaki tüm girileri gör