genel olarak derslerde mahkumlar çıkmazı örneği ile açıklanan ama benim ilk olarak akıl oyunları filminde gördüğüm daha sonra üniversitede vay anasını dediğim teoridir.
akıl oyunları filminde john nash olarak tanıdığımız russell crowe amcamızın gittiği barda o gece arkadaşlarının arasında hatun düşürmek amacıyla yapılan bir sohbette iki dakikada bulduğu bu teoridir.
temel olarak, bireysel faydayı maksimum etmeye çalışırlarsa birbirlerini engelleyeceklerini ve hiçbirinin fayda sağlanamacağını bunun yerine bireysel faydayı ve grup faydasının maksimizasyonunu hedefliyor. önlerinde duran sarışın bomba ve diğer hatun arkadaşları bizimkilere iş atarken aralarında hangisinin şarışın bombayı düşürebileceğini, başarısız olanların ise sarışının yanındaki hatunlara yazacağını muhabbetini yapıyorlar. o sırada nash reyis atılıyor ve diyor ki ;
- eğer hepimiz sarışına yazarsak birbirimizi engelleriz biz, bu sarışın naza çeker, totoşu kalkar ve hiçbirimizi kabul etmez sonra diğer hatunlara yazdığımızda onlarda 2. tercih olmayı kendilerine yediremezler ve bizi reddederler. sonuç olarak hiçbirimiz amacımıza ulaşamayız, lakin sarışına kimse yazmazsa da gider hepimiz diğer hatunlara yazarsak grup faydası maksimum olur ve hepimiz en azından bir hatunu kapmış oluruz. 'der ve masadan kağıtlarını toplar kalkar gider. sonuçta reyis olmak bunu gerektirir.
edit: bahsi geçen filmin bahsi geçen sahnesi.
oyun teorisi
adının bu olduğunu öğrendiğim iyi oldu. arkadaşlarla erkek erkeğe takılırken bunun dalgasını yapıcam nerden başlasam, nasıl tarif etsem bilemiyordum. şimdi öğrendim.
(bkz:tişikkirlir sipirmin)
(bkz:tişikkirlir sipirmin)
İntegral hayatımızda ne işe yarayacak diye sorarız ya hep kendimize işte bu teori gerçek hayatta işimize yaraması muhtemel bir öğretidir.