#atatürk

atatürk ve atatürkçülük

dokuzkoydenkovulanadam
... Gerçekten Atatürk'ü sadece sevmek ““Atatürkçülük – Kemalizm”in ne olduğunu kavramak için yeterli değildir. Bu anlamda olmak üzere Başar, “Atatürkçülüğün ne olduğunu anlamak için Atatürk ve Atatürkçülüğü birbirinden ayırmak lâzımdır” demektedir. “Atatürk'ün önderliğinde Kültür Devrimi” konulu bu seminerin faydası: “Atatürk'ün bütün devrimlerinin kültür alanında yapıldığının vurgulanması, bir kültür devrimi olan Atatürk ihtilalinin zihniyet değişikliği, topyekün değişme gibi kelimelerle Atatürk'ün radikal modernleşme fikrinin ifade edilmesidir.

Atatürk'e inananlar ve onu sevenler arasında göze çarpan incinlığa mukabil Aşırı Sağ ve Aşırı Solun Kemalizm düşmanlığında birleştiğini görüyoruz. Merhum Yaşar Nabi Nayır, Varlık Dergisinde 1971 de yayınladığı “Neden Karşıdırlar Atatürk'e?” başlıklı yazısında, özetle şöyle diyor: “Aşırı Sağın Büyük Önderimize ve onun ilkelerine karşı, sönmez bilmez kininin nedenleri ortadadır. Atatürk, Yurdunda Orta Çağ karanlığını 20. Yüzyıl başına kadar sürdürmüş ve Türk Ulusunun bilim ışığından yararlanmasına imkan vermeyerek, O'nun geri kalmasına ve çökmesine yol açmış olan softa zihniyeti, dinsel hukuku, uyuşukluk yuvası tekkeleri, fetva müessesi ile hilafeti birlikte kaldırmıştı. Böylece bir kitlenin elinden iktidarı ve dolayısıyla ekmeğini aldığı için, onun kinini kazanmış olmasında şaşılacak bir şey yoktur. Ama bütün bu düşünce ve inanışlarında “Bilimsel” olmak iddiasını dilden düşürmeyen insanlarında düşünce ve yargılarında bilimsel doğruluk ve mantık aramak elbette hakkımızdır. Atatürk'ün Devrimleri nasıl yabanlaştırmış Türk Ulusunu?... iddiaya bakılırsa, Türk halkını geleneklerinden koparmak yolu ile. Bu düpedüz Sağdan, din softalarından gelen ve ancak yeni yeni, Solcu saflara sızmaya başlamış bir yersiz görüştür. “Ulusal Gelenekler” derken neyi kastettiğimizi iyi düşünmek gerekir. Mecelle, Medreseler, Arap harfleri, Arap dili ile Skolastik Eğitim. Araptan, Yunandan ve daha başka yabancı kaynaklardan alınmış bir giyim kuşam düzeni. Kadının köleliği, Araplardan alınmış bir halifelik kurumu… Bunlar mıdır ulusal gelenekleri Türk'ün? Atatürkün kaynağı Batı uygarlığında olduğu ve bize Batıdan geldiği için Batıcılık dediği yaşama düzeninin aslında “Çağdaş uygarlık düzeni” olduğunu bilmeyen var mıdır?.. Yobazlarca “Gavur Düzeni” diye reddedilmesi ile, bir takım Solcularca “Burjuva Düzeni” diye verilmesi arasında Softa Zihniyeti bakımından nasıl bir ayrılık düşünebilinir?”

Günümüzün Işığında Atatürk ve Atatürkçülük
Profesör Doktor ismet GiRiTLi sf. 16-17

dipnot: kendim yazdım kitabın basım tarihi 1985'dir.
84-85 senelerinde de Marmara Üniversitesinde çeşitli fakültelerde Derslere yardımcı olması maksadıyla kullanılmıştır da.

bu tür içerikleri fırsat buldukça yazıp veya gördüğümüz buraya ve çeşitli yerlere aktaracağım takip edebilirsiniz ya da daha önemlisi okuyup sizde paylaşabilirsiniz bilinçli olun.

atatürk ve din

jamiryo
twitter'da; con sınov (@10uncukoylu) hesap sahibi sevgili arkadaşımızın bu etkileyici ve bilgili verici twiterini; sözlüğe ve "ilgili" ziyaretçilerine faydalı olacağını düşündüğüm için düzenleyerek makale şeklinde yazıyorum.

hepinizin okumasını ve paylaşmasını ayrıca rica edeceğim. teşekkürler...

@10uncukoylu
Atatürk ve annesine atılan iftiraların dışında, bir de Atatürk'ün binlerce hocayı astırdığı, dine karşı mücadele ettiği söylenir.
Bir sürü soru soruluyor. Atatürk dine karşıymış, şapka kanunu çıkarmış, hocalar asılmış. Hamidiye Rize'yi bombalamış. Gelin, anlatayım.

Fatih Sultan Mehmet'in 1453'te fethettiği İstanbul, 1918'de İngiliz ve Fransızlar tarafından işgal edildi. İşgale kimse direnmedi.

Fransız komutan Franchet D'esperey İstanbul'a Fatih'in girdiği kapıdan girerek, gövde gösterisi yaptı. İşgalcilere tek kurşun sıkılmadı.


Osmanlı Devleti işgale karşı direnmeyince, bir grup subay Anadolu'ya geçerek milleti örgütledi ve direniş kararı aldı.


Devlet, bu direnişi destekleyeceği yerde, lanetledi. Direnişin lideri Mustafa Kemal hakkında idam kararı aldı.
türkçesi:

sanrım dönemin el yazısı:


Şeyhülislam Dürrizade Abdullah, direnişe katılanları Halife'ye isyan etmekle suçladı. Bu kimselerin din düşmanı olduğuna fetva verdi.
görsel 1:

görsel 2:


Şeyhülislama bağlı bir çok sözde şeyh İngiliz desteğiyle Anadolu'ya geçerek direnişe geçen Anadolu halkını caydırmaya çalıştı.
Durumu öğrenen gerçek din adamları, Ankara'ya koştu. Rıfat Börekçi ve beraberindeki 153 din adamı, Ankara Fetvası'nı yayınladı.

Ankara Fetvası'nı yayınlayan hocalar, düşmana direnmeyi bir din görevi olan ilan etti. Fetva baskın geldi. Direnişe katılım arttı.


Şeyhülislam direnenleri dinden kovarken Libya'dan gelen Şeyh Sunusi güneydoğuya geçip, halkı ayaklanmaya teşvik etti. Ruhu şad olsun.
şeyh sunusi görsel 1:


şeyh sunusi görsel 2:


Gerçek alim ve hocalar, düşmana direnen Mustafa Kemal ve arkadaşlarıyla kader birliği yapmıştır. El üstünde tutulmuşlardır.
gerçek din alimleri görsel 1:


gerçek din alimleri görsel 2:


Mustafa Kemal sözde hoca geçinen takımın savaş esnasında halkı nasıl kandırdığını, düşmanla iş birliği yaptığını çok iyi görmüştür.

| Şimdi bir anlığına durun ve düşünün: 15 Temmuz'da bir takım hocalar çıkıp "Fethullah hocaya karşı sokağa inmek din düşmanlığıdır" dese?
| 15 Temmuz gecesi bazı hocalar Tanklara karşı durmak, dine karşı durmak gibidir, darbeye direnenlerin katli vaciptir diye fetvalar verse?
| Bir takım hocalar 15 Temmuz gecesi çıkıp, darbeye destek vermek İslami görevdir diye açıklamalar yapsa ne hissedilir? İnanacak mıydık?
| Böyle bir durum yaşansa, darbe bastırılınca, bu hocaların okulları, şirketleri kapatılmaz mıydı? Bu hocalar hapsedilmez miydi?
| Bugün Gülen'in idamını isteyenler, geçmişte Mustafa Kemal'in İngilizlerle iş birliği yapan bu sözde hocaları idam etmesine neden karşı?

Mustafa Kemal savaş bitince halkı kandıran, halkı sömüren bu üfürükçü, falcı, büyücü ve şeyh geçinenleri bitirmek için harekete geçti.
Bu sözde hoca geçinenler, askerden muaf tutuluyordu. Önce bu muafiyet kaldırıldı. Bu kimselerin kendi okulları vardı. Hepsi kapatıldı.
Bu sözde hocaların din eğitimi vermesi, köylerde hocalık yapmaları yasaklandı. Tehvid-i Tedrisat yasası ile eğitimde birlik sağlandı.
Bu yasa ile sadece sözde hocaların medreseleri değil, Anadolu'da faaliyet güden 150'yi aşkın AMERİKAN MİSYONER OKULU KAPATILMIŞTIR.


American Board of Missions yetkilisi H.O. Dwight'ın 1895 tarihli raporuna göre, Osmanlı topraklarında 435 okul bulunuyor.
Bu 435 okulda toplam 19795 öğrenci yetişiyor. Bu okullar Osmanlı idaresi denetimi dışındadır. Ve CUMHURİYET DÖNEMİNDE HEPSİ KAPATILDI.

Adı Thomas Davidson Christie... 1877'de Anadolu'ya gönderildi. Adana, Maraş'ta ders verdi. Ama asıl mesleği, casusluktu.
Osmanlı'yı bölmek için gizli faaliyet güden bu misyoner okulları, ATATÜRK tarafından kapatılmıştır. Bu İslam'a karşı mücadele midir?

Bu misyoner okullarının Anadolu'daki dağılımını gösteren haritaya iyi bakın. Kayseri, Sivas, Tokat, Bursa.. Her yerde misyoner okulları.


Misyoner okulları 40. yılını kutlama için piknik düzenliyor. Yer Merzifon. Anadolu'nun bağrı. Bunları temizleyenler mi İslam düşmanı?


Sene 1900-1903... İlk fotoğraf Adana misyoner okulu, ikincisi Merzifon... Cumhuriyet geldi ve tümünü ortadan kaldı. Hepsi devletin oldu.
adana:


merzifon:


Bir yandan Anadolu'da hristiyanlığı yaymaya çalışan bu misyoner okulları öte yandan, din tüccarlarının tezgahları tek tek kapatıldı.
Devlet, bu din tüccarları ve üfürükçülerin gizliden gizliye faaliyet gütmesini önlemek bazı kararlar aldı. En önemlisi, kıyafet devrimi.
2 Eylül 1925'te alınan bir kararla devlete bağlı din görevlileri dışındaki kimselerin sarık ve cübbe giymeleri yasaklandı.
Zira tüm güçleri budanan bu sahte hocalar, sarık ve fesi giyip köy köy dolanıp ahaliye yalan yanlış bir sürü şey anlatmıştır.
Cumhuriyete şirk, kızların okumasına zina diyen bu bağnazları engellemek için cübbe ve sarık giymeleri de yasaklanınca isyana kalktılar.
İsyana bahane olarak, Şapka Kanununu bahane ettiler. Oysa şapka giymek, devlet memurlarına zorunlu hale gelmiştir. Cezası idam değildir.


Bugün nasıl devlet memurları, Hırvat icadı olan kravatı takmak zorundaysa, o dönemde devlet memurları şapka takmak zorundaydı.
Hal böyle olmasına rağmen tekkeleri kapatılan, cübbe giymeleri yasaklanan bu sözde hocalar olayı çarpıtıp halkı ayaklandırmaya çalıştı.
Erzurum, Kayseri, Sivas, Maraş ve Rize'de devlet karşıtı isyanlar tertiplendi. Bu ufak isyanlar bastırıldı ve ele başları idam edildi.
Erzurum'da 13, Kayseri'de 5, Sivas'ta 2, Rize'de 8, Maraş'ta 5 kişi idam edildi. İdam edilenler, işte bu sözde hocaların ele başlarıdır.
Mustafa Kemal Atatürk, hiçbir zaman halktan kaçan, halkın huzuruna çıkmaktan çekinen biri değildi. Rize'ye gitme kararı aldı.
Zira Rize'de isyan edenler karakol basmış, bir askeri idam etmeye kalkmıştı. Bu açıkça devlete isyandı ve cezası belliydi.
Yine bu kimseler Atatürk yaralandı, İnönü öldü, dindar paşalar devleti ele geçirdi diyerek halkı isyana teşvik etmişlerdir.
Bunun üzerine devlet, kendisine isyan edenlere cevap olarak Hamidiye Kruvazörü'nü Rize'ye göndermiş ve top atışı yapılmıştır.
Bu top atışları, devletin isyan edenlere vermiş olduğu bir mesajdı. Nitekim mesaj alındı. Bir daha kimse isyana yeltenemedi.
Fakat bu sözde hocalar durdu mu? Hayır. Bu kez de, idam edilenlerin şapka takmadığı için idam edildikleri yalanları uyduruldu.


Oysa kanuna göre şapka takmak zorunlu bile değildir. Zorunluluk şudur: Kafaya şapka dışında bir şey takılamaz.
Şapka kanununa göre devlet memuru olmayanlar şapkasız dolaşma haklarına sahiptir. Ama şapkadan başka mesela fes takılması yasaklanmıştır.
Bu yasağa uymamanın cezası idam değildir. Böyle bir kanun maddesi yoktur. İdam edilenler, "isyan ettikleri" için asılmıştır.
İdam edilenlerin sayısı 100.000 değil, 33'tür. 100.000 kişinin asıldığına ilişkin tek kayıt bile yoktur. Bunlar tamamiyle uydurmadır.
Bu uydurmaların tamamı, Milli Mücadele'ye muhalefet yapmış, Dürrizade Fetvası'na iman etmiş sahte ve sözde hocalara aittir.

Dileyenler 15 yıl boyunca Mustafa Kemal'in yanında bulunan Hafız Yaşar Okur'un kitabını -bulabilirlerse- okuyabilir. Önemli bir eserdir.
kendisi:

kitabı:


Atatürk, 1932 yılında bu Kuran-ı Kerim'i Hafız Yaşar Okur'a hediye etmiştir. Atatürk'ün Kuran-ı Kerim hediye etme huyu vardır.


Son olarak, kendi el yazması: "Din, milliyetin bir parçasıdır! Ancak bağnazlığın milletleri ümmet haline düşüreceğini unutmamalıdır!”


@10uncukoylu yorumu: Şapka vesaire boş konu. Asıl mesele, misyoner okullarıdır. Ne okullar açmışlar, nasıl örmüşler Anadolu'yu bir bilseniz.

tabi ki tepkiler belli kısımlar tarafından gecikmemiştir:


okuduğunuz için teşekkürler, sağlıcakla...

atatürk'ün türkçü olduğunu kabul edememek

Valar dohaeris
Atatürk (şu küçük harf şeysi sinirimi bozuyor) hakkında sürekli belirli kesimlerin çomarlarının kabul edemediği şeyler olmuştur.
Solcu kesimin çomarları Atatürk'ün milliyetçi tarafını kabullenemez. Sağcı kesimin çomarları Atatürk'ün devrimci karakterini ve Müslüman olmadığını kabullenemez. Atatürkçü veya Kemalist diye gezinen kesim hatalarının olduğunu veya olabileceğini kabullenemez. oysa birazcık araştırma ile o adamın fikirlerinde, sözlerinde ve ıslahatlarında bunların hepsinden barındırdığını görebilir herkes.

Dipçe; Atatürk Milliyetçiliği ile Irkçılığın bir alâkası yoktur. Fakat Türkçülük ırkçılık terimine tamamen uyan bir siyasi ideolojidir. Türkçülük yerine Atatürk Milliyetçiliğinin araştırılıp benimsenmesi dileğimle.