ideolojik baskının bireydeki çaresizlik hissine ağıt

jakoben
bu bana ait,kendi hislerinizi de yazarsanız sevinirim

Bu çomarlara laf yetiştirmekten ,bu hayvanlara dil dökebilmek için seviyelerine inmeye çalışmaktan ve o seviyede düşünmeyi denemekten hayatımın da onların ki gibi tek düze ve takıntılı olmaya başladığını fark ettim. sürekli bir sinir ,gerginlik ve öfke doluyum.gözüm bunlardan başka bir şey görmüyor.büyük yer kaplıyorlar. göz alıcılar gerçekten..kafamı dağıtmak için sinemaya gidiyorum.yok..kimse ile bir şey
konuşasım da gelmiyor..zaten büyük bir perspektifim yok.kendimi beslediğim içeriğin savaş zamanında zerre değeri yok.edebiyat?ben düşünsem de kadın öldürüyorlar bunu aktarsam da çocukları sikiyorlar.çene çalarken muhabbetin içeriğini nato uydusuna oradan da füze olarak çocuk yurtlarına yollayamıyorum. çocukluğumdan
bu yana aldığım bütün ahlaki değerleri alt üst ettiler.şakaklarıma ağrılar sokan gericilik toplumdan izole ediyor,yetmiyor sapıklaştırıyor. onun bunun götüne bakmaya başladım.yemin ediyorum geçen gün yoldan geçen köpeğin götüne baktım.. çünkü toplumla iletişim kurmaya çekiniyorum.zaten toplumun genel standardında kabul görebilecek bir iletişim tarzım yok.beni sittin sene anlamayacak,yaşamayı hayatta kalmaktan ibaret gören o.*** ç.*** ordusu tarafından hedef gösterilip linç edilmekten korkmuyor değilim.fakat ! iyiliğin ilüzyon olduğunu çok iyi öğrettiler bana ama...kesinlikle göt isteyen bir olgu,sanatın her dalında yüceltilmesinde ve göze sokulmasında
bu yarak varmış işte..hep aynı yarak diyorduk ya o filmlere.. bunu anladım.bugün iyilik illegal ilan edilmiş vaziyette. iyilik yaparsan, iyi olursan bunun bir bedeli var.bugün iyi olabilmen için en az bir tüfeğe ihtiyacın var.bakkala gitmekten, sıçmaktan ve yiğenini babasından gizli sikmenin planlarıyla yatıp kalkmaktan, bunun gibi ama asla ötesi
olmayan rüyalarda yaşayan bu hastalar buralardan göçmedikçe izlediğin filmlerin okuduğun kitapların hiç bir anlamı yok.çünkü hayat basite indirgenmiş durumda. düşünerek hareket edecek vakit yok.bizden isen geç, değilsen öl var.sevilen kadının hep yürüdüğü kaldırımı yedi sayfa betimlemek yok, çabucacık sikip o kaldırım
taşıyla kafasını patlatıp çöpe atmak var.yöntem kitaplarında ne var? masal var. gaz var ve evet! belki biraz onur.. son zamanlarda gizli saklı iyiler buldum, aralarına girdim ama onlarda da büyük bir umutsuzluk var...bu cehennemden kurtulmam lazım bu cehennemin içeriğine kafamı taktıkça ayrıntısında boğulmaktan yaşamayı unutuyorum.o
patlamalarda ölen gencecik insanlar soframa kadar geliyor durup durup ağlayacak gibi oluyorum.orada ben de olabilirdim düşüncesi hiç bir şekilde çıkmıyor aklımdan. bunu aklımdan çıkartabilecek hiç bir üretim göremiyorum.toplumda(en azından dikkatimi dağıtmak anlamında) bu devlet besleyemiyor beni.bu devletin duygusu yok.bu devlet haklılığını da yitirdi.polisinden çekiniyorum askeri ne üdüğü belirsiz bürokratı ile ne zaman işim düşse tartışıyorum.ben kovulmuşum buradan da sanki gitmemek
için diretiyorum.biz yolumuzu seçtik, o.*** ç.*** olduk jako, sağol bizi düşündüğün için ama gerek yok diyorlar gibi hissediyorum.bunu uzaklara gitmeye gerek yok, evimin altındaki bakkal bile söylüyor.her gün aynı şakaları yapıyor her gününü aynı yaşıyor.bu devlet halka her gününü aynı yaşatıyor.mutlu etmek gibi bir kaygısı yok.olmamışta hiç bir zaman.bir nebze mustafa kemal düşünmüş.o da bu orta doğulu or*spu çocuklarını hizaya sokamamış.kemalizmin değerini bu gericiliği gördükçe anlıyorum..bunlarla ancak mustafa kemalin jakoben kararları ile mücadele edilebilirmiş. mustafa kemal, beyni çıkarıp duygu boşluğunu yerine koyarak militarize eden muhammed ile savaşmış meğersem.zaten ofisinde orhan pamuk okurken camının önünde kafa selamı aldığı helikopterden bahçesine terörist atılan generaller bu naif hayvanlığı
sebepsiz yere benimsememiş.iyi olabilmek için hayvandan daha hayvan olmak gerekliliğini öğrenmişler sadece. komünistlerin mücadelesini farkettim.marksla tanıştım.gerçekten ülkede tek onlar bas bas bağırıyor ve imkan verilse
güzel şeyler yapacaklar..sorun şu ki bunların hepsi güzel çocuklar.güzel çocuklarını bu ülke sikiyor.bu insanlar mücadele veremez.verir ama o mücadelenin çapında karşı bir müdahale görmezler.görecekleri ölüm yada sürgün.bu toprak böyle..o kadar haklılar ki haklılıklarına dair okuduğum her metin beni daha çok karamsarlığa ve korkuya itiyor.o kadar haklılar ki halka dayatılan bu korkuyu koordine etmek amaçlı yazdıkları yazıları okudukça daha da korkuyorum.o yazıların tüm amacı o korkuyu
bertaraf etmekken üstelik..yani o kadar haklılar ki asla kazanamazlar.öğrendim çünkü ben haklılığın bu ülkede bir değeri olmadığını. halk her şeyi kanıksamış durumda.bu halkın huyunda ayağı kalkmak yok.o başka bir halkmış..yüz sene geçmiş üzerinden..
asil kanla manla alakası yok bu işin paşam..o kadar sıkıldım,o kadar nefret ettim ,bunaldım ki hareket etmek istemiyorum.o kadar delirdim ki her an birilerini sebepsiz yere öldürebilirim gibi hissediyorum.büyük ikilem büyük git gel dimi?bu da işte başta
söylediğim akıl sağlığımın geldiği durum ile alakalı.fakat!!! olması gereken bu!! olması gereken akıl sağlığının şalterini attırması. komünistler o ideolojinin verdiği donanımla bu psikolojiyi örgütsel hareketin içinde pozitif bir biçimde eritmeyi
biliyorlar.beceriyorlar.diyorum ya donanımlılar.fakat ben artık donanmakta istemiyorum..onu ne yapacağız?bu arada! donanımlarının da ego ve parti içi kariyerizme evrildiği şikayeti de sürekli sözcüleri tarafından yazılmakta..bu da ayrı bir çelişki..benim hiç bir zaman öyle bir derdim olmazdı mesela..bunu ne yapacağız? ben hep nihilisttim..ben başından beri hakiki komünisttim?^+% benden önce keşfetmiş marx'ın yöntemlerine ve kriterlerine uymuyorum sadece. belki de o,benden önce dillendirdi sadece..hadi buna da neyse..bu ülkenin bu noktaya gelmesinde bir tek suçum yok benim ve bu mücadelede oldukça belki de bok yoluna gidersem daha doğrusu götürülürsem (ki örnekleri saymakla bitmez) ve eğer ki,ne eğer.. sosyalizm kazanırsa belki de benim bok yoluna gitmeme sebep olan hasta or*spu çocukları bir süre sonra şöyle diyecekler,eminim! ''yav bu komünizm çokta kötü bir şey değilmiş yav'' bu mu yani ? bu mu hayatta bana mübah görülen? bu amına koyduğumun anadolusunun çomarlarının tasmalı köpeği, savunucusu olmak zorunda mıyım? her insanda lenin onuru mu olmak zorunda? kahraman mı olmam lazım? neden? dünyaya bir kere geliyorum?dediklerimle bireysel bencilliğe işin dayandığının ve 'o zaman herkes senin gibi siktir etsin lan'a geldiğinin farkındayım..fakat biliyor musunuz? bunların farkında olan çok paralı ,bol askerli insanlarda var! askerli diyorum bakın...ve hiç biri siklerini kıpırdatmıyorlar! neden? paraları gider! canları gider! kahraman olmak sana onure edilmiş bir saçmalıktır.ötesi değil.en çok anlatmak istediğim hayatın anlamsız geldiği kısmı çünkü bu anlattıklarımda haksız yanlarım çok.neyse.o kadar anlamsız ki bu ülkenin çomarlarından değil onlar artık gözümde insan değil, sizlerinden de tiksindim..çünkü gericiliğe o kadar kaptırdınız ki kendilerinizi aydınlık çapanız bile toplu olarak belirli standartlara geriliyor.. durmadan...bu alanda mücadele vermek yerine ödün vermeyi seçiyorsunuz.utanmadan da bu cehennemin inşaasında payınız olduğunu belki anlayarak, belki anlamayarak yaşamaya devam ediyor ve utanmadan delirmiyorsunuz!
4
anne boleyn
jakoben adlı yazarın isyanı fevkalade.
haberler hep siyasi tartışmalar, tecavüz haberleri, cinayetleri gösteriyor. artık insanların üzerinde bir psikolojik baskı oluşuyor. ulan ülkede hiç mi güzel şey olmuyor? diye. Öyle kötü bir döneme denk geldik ki, kanallar hep muhalefet liderleri ile iktidarın "ahlaktan" yoksun, semt ağzıyla tartışmalarına tanık oluyoruz. en büyük makamdaki adam "sen kimsin ya" deyip karşısındakini eziklemeye çalışabiliyor. yetmiyor hakaret dahi edebiliyor. ve bunlar gençlere, yeni nesile örnek(!) oluyorlar. ne acı.
atticus finch
bu kadar karamsar olmayın yav. iyi şeyler de oluyor. 2017 yılında işçi grevleri, işçi eylemleri önceki yıllara kıyasladığımızda sayıca bayağı arttı mesela. tabii ki hala radikalleşmekten ve siyasal bir devrim mücadelesine dönüşmekten çok uzak eylemler bunlar, ama bu da bir şeydir. aynı şekilde 8 martlara katılım rekor seviyeye çıktı, orta-alt sınıf kadınlar tecavüz oranlarının arttığı ve devletin açıkça tecavüzcüyü koruduğu bu dönemlerde bazı şeylerin önemini anlamış gözüküyorlar. ayrıca bu benim kişisel tahminim ama akp'nin oylarının en azından yüzde 35'e kadar gerilediğini düşünüyorum, çünkü reza zarrab davası, man adası, malta belgeleri, cumhuriyet ve sözcü gibi burjuva yayın organlarının bile kapatılması, 16 nisanda hile yapılması vesaire derken halkın gözünde meşruluğunu büyük ölçüde kaybetti. onlar da bu gerilemenin farkında oldukları için "yerli ve milli cephe" ittifakı öneriyorlar ve bu cepheye mhp - bbp'yi katıyorlar. hatta bu da yeterli gelmiyor, iç cephedeki sıkışık ve dengesiz siyasi atmosferi kendi lehlerine çevirmek için afrin'e müdahaleyi konu ediyorlar, belki de "teröristleri temizleyeceğiz, vatan millet sakarya" ayağına savaş bile çıkaracaklar. başka çareleri kalmadı çünkü. ohal'i her seferinde uzatmaları, khk'larla sokağa çıkma potansiyeli bulunan muhalefetin başını ezmeleri hep bize aynı çaresizliklerini gösteriyor.

son olarak lenin'in sözünü bırakıyorum buraya:

"umutsuzluk ve karamsarlık, yıkımın nedenlerini kavrayamayan, bir çıkış yolu göremeyen, mücadele yeteneğini kaybetmiş kişilere ait bir sorundur. umutsuzluk bize değil, tarihin sayfalarından silinip gidecek sınıflara aittir."

papa lenin biraz daha sert girmiş, ben daha çok teselli edercesine konuştum ama anladınız işte.
2