efsane fıkralar

anancı
tanrı dünyayı yarattığı zaman gelecekteki ulusların temsilcilerini yanına çağırmış her birine ikişer erdem vermiş...

isviçrelilere;
düzenlilik ve yasalara saygı...

ingilizlere;
sogukkanlilik ve asalet...

japonlara;
caliskanlik ve sabir...

italyanlara;
nese ve romantizm...

fransizlara;
sarap ve guzel yemekler

turklere;
zeka, durustluk ve t*ayyip sevgisi...

meleklerden biri bu dagitimdan sonra tanri'ya sormus:
"butun uluslara ikiser erdem verdiniz neden turklere 3 tane?"

"evet ama" demis tanri "sadece ikisini kullanabilecekler"

boylece;
bir turk zeki ve t*ayyip'ci oldugu zaman durust olmayacaktir...
bir turk durust ve t*ayyip'ci oldugu zaman zeki olmayacaktir...
bir turk hem zeki hem de durust oldugu zaman t*ayyip'ci olmayacaktir
1
sikko
Nasreddin hoca Birgün, komşusuna kazanını ödünç vermiş. ertesi gün komşusu koşa koşa elinde kazanlarla hocanın evine gelir ve "hoca hoca, kazan doğurdu!" der.
hoca şöyle bi kazana bakmış ve yapıştırmış cevabı:
-kazanın amına korsan tabii doğurur amq! zaaaa xd demiş.
anancı
Padişah, kavuğunun altından kafasını kaşımış,
- Eeee! ne vergisi koyalım? demiş...
Vezirler:
- Köprülere adam koyalım, geçenden bir akçe alsınlar!
Padişah,
- Tamam, demiş.
Aradan bir süre geçtikten sonra sormuş vezirlerine:
- Nasıl, halk hayatından memnun mu? Her hangi bir şikayet var mı?
- Hiç bir tepki yok sultanım!
- İyi o zaman köprünün diğer tarafına da bir adam koyun, çıkandan da bir akçe alsın!
Aradan bir süre geçmiş, padişah tekrar sormuş vezirlerine:
- Var mı halinden şikayet eden?
- yok!
Halkının tepkisizliğine kızan padişah, gürlemiş:
- Köprülerin ortasına da birer adam koyun, gelip geçeni köprünün ortasında becersin!
Aradan birkaç gün geçmiş, halktan bir tepkinin olmamasına içerleyen padişah, çağırmış vezirlerini,
-Halkı dinleyelim hele bir, demiş.
Gitmişler halka, padişah sormuş:
- Halinizden memnun musunuz, var mı bir şikayetiniz?
Ses yok.
Padişah tekrar:
-Ulan demiş, taş üstünde taş omuz üstünde baş komam!!! Var mı şikayeti olan hemen söylesin!
Diye gürleyince arkalardan cılız bir ses duyulmuş:
-Padişahım, o köprünün ortasındaki adam var ya!..
- Eeee!, demiş Padişah bir umutla... Ne olmuş o köprünün ortasındaki adama?
- Akşamları çok kalabalık oluyor, sıra uzuyor, eve geç kalıyoruz, mümkünse bir adam daha koysanız...
anancı
Akşamdan kalma adam, büyük bir baş ağrısı ile sabah uyanmış. Zorlukla gözlerini açıp, yerinden doğrularak, şöyle bir etrafına bakınmış.
Komodinin üstünde bir bardak su ve iki aspirin duruyor. Yatağın ayakucundaki sandalyede elbiseleri temiz ve ütülenmiş.
Aspirinleri içerken, komodinin üzerindeki not dikkatini çekmiş;
"sevgilim, günaydın. kahvaltın mutfakta. Ben alışverişe çıkıyorum, erken dönerim. Seni seviyorum".
Kalkıp, giyinmiş ve kahvaltı için mutfağa gitmiş. Bakmış oğlu oturmuş, kahvaltı ediyor. Masada da kendi servisi ve gazeteleri duruyor.
Oturmuş, kahvaltısına başlamış ve oğluna sormuş;
- Evlat, dün gece ne oldu, biliyor musun?
- Evet, dün gece saat 3'ü geçiyordu, sarhoş olarak eve geldiğinde. Önce koridordaki sandalyeyi devirdin, ardından kustun, daha sonra da odanın kapısına kafanı çarptın, bir gözün morardı.
Adam, şaşırmış vaziyette:
- anlayamadım. O zaman niye her şey temiz, kahvaltı hazır ve gazetem alınmış?
- onu mu soruyorsun. Annem seni sürükleyerek yatak odasına götürüp, pantolonunu çıkarmaya çalıştığında, "bayan, beni yalnız bırakın, ben evli bir adamım" dedin
anancı
Matematik dersinde kadın öğretmen öğrencilere sorar:
-Bir ağacın dalında 5 tane kuş var. Taş attım, iki tanesini vurdum. Geriye kaç kuş kalır?
Öğrencinin biri parmak kaldırır ve cevaplar:
- Hiç kuş kalmaz çünkü diğerleri korkudan uçup gider.
Öğretmen gülümser:
- Hayır. Doğru cevap üç olacaktı ama bakış açını sevdim.
Öğrenci duruma çok bozulur ama pek göstermez. Ders devam ederken tekrar parmak kaldırır:
- Bir soru da ben sorabilir miyim?
Öğretmen izin verir.
- Sokakta üç kadın dondurma yiyerek yürüyor. Biri dondurmasını yalıyor, diğeri ısırıyor, diğeri de emiyor. Kadınlardan hangisi evlidir?
Öğretmen şaşırır, kızarıp bozarır ama cevap da vermek zorundadır:
- Hmm... Şey... Yalayan?
Öğrenci yanıtlar:
-Hayır, parmağında alyans olan. Ama bakış açınızı sevdim
anancı
Mafya babası haraçlarını toplaması için yeni bir tetikçi buldu. Seçtiği adam sağır ve dilsizdi. Çünkü baba, bu tetikçi yakalanırsa polise fazla bir şey anlatması mümkün olamaz, diye düşünüyordu. Baba, bir gün ödemelerin geciktiğini fark etti ve tetikçiyi odasına aldırttı, bir de işaret dilini bilen tercüman buldular. Tercüman işaretle sordu:
"para nerede?"
Sağır dilsiz işaretle yanıt verdi:
"Ne parası? Benim paradan maradan haberim yok. Neden bahsettiğinizi anlamıyorum."
Tercüman tercüme etti:
- "Neden bahsettiğinizi anlamıyormuş."
Baba 38'liği koltuk altından çekip sağır dilsizin beynine dayadı:
- "Şimdi sor bakalım, para nerede."
Tercüman işaretle sordu:
- "para nerede?"
Sağır-dilsiz kan ter içinde, işaretle yanıt verdi:
- "Şehir merkezindeki parkta, büyük heykelin olduğu kapıdan girince soldan 3. ağacın kovuğunda iki yüz bin dolar var."
- "Ne söyledi?" dedi baba.
Tercüman yanıtladı:
-"Dedi ki, hâlâ neden bahsettiğinizi anlamıyormuş, ayrıca o tetiği çekmek de biraz g*t istermiş."
anancı
Temel TRT1'de bir yarışmaya katılır ve kazanır. Kendisine bir kitap hediye edilir. Kitabın adı da "düz mantık"tır. Temel hediyeyi alırken sorar;
-Bu kitapta ne yazıyor?
-Okuyunca öğrenirsin...
-Ben onunla uğraşamam, anlat bakayım sen bana.
-Ok bak simdi; senin evinde akvaryum var mi mesela?
-Evet var...
-O zaman içinde su da vardır?
-Evet var...
-İçinde su varsa balık da vardır....
-Evet var...
-Balık varsa hayvanları da seviyorsundur sen?
-Evet....
-Hayvanları seviyorsan insanları da seversin herhalde?
-Evet...
-O zaman senin sevgilin de vardır?
-Evet var.
-Yaslı görünüyorsun o zaman sen evlisindir?
-Evet.
-E karın olduğuna göre de, homoseksüel değilsindir?
-Evet.
-Bak gördün mü…
temel çok etkilenir. Kitabı alır koltuğunun altına eve doğru giderken Dursun'u görür...
Dursun sorar;
-Temel o ne?
-Düz mantık kitabı!
-Nasıl bir şey bu anlat bakayım...
-Bak simdi; sizin evde akvaryum var mı?
-Yook!
-O zaman sen ibnesin....
jakoben
Lenin ölüyor ve Tanrı onu Cehenneme koyuyor.
Ama bu Lenin durur mu hiç, başlıyor cehennemde insanları örgütlemeye.
-"Bakin, biz burada yanıyoruz, acı çekiyoruz, öbürleri orada cennette
rahatla bollukla yaşıyorlar olmaz böyle" diyor ve cehennemde insanlar
ayaklanmaya başlıyor. Melekler hemen gidiyorlar Tanrıya;
- "Tanrım Lenin cehennemi karıştırdı insanlar ayaklandı" diyorlar. Tanrı da;
-"O zaman onu alın Cennete koyun" diyor.
Bu sefer de Lenin cennette başlıyor konuşmaya;
- "Bakın, biz burada bolluk içinde yasarken cehennemde yoldaşlarımız acı çekiyor, yanıyor, buna izin vermeyelim" diyerek orayı da karıştırıyor.
Melekler hemen gidiyorlar yine Tanrının huzuruna;
- "Tanrım" diyorlar, "Lenin orayı da karıştırdı insanlar cennette de
ayaklandılar ne yapalım?"
Tanrı;
- "Getirin su Lenin'i karşıma bakayım" diyor.
Melekler gidip getiriyorlar Lenin'i, Lenin giriyor
Tanrı'nın odasına, kapılar kapanıyor aradan bir saat geçiyor, iki saat geçiyor, Lenin cıkmıyor odadan...
Melekler iyice merak etmeye başlıyorlar... Saatler sonra kapı acılıyor;
Lenin çıkıyor içerden. Hemen giriyorlar melekler içeri; "Tanrım, ne oldu bu kadar ne konuştunuz?" diye soruyorlar.
Tanrı:
- "Şşşt! Tanrı yok, Yoldaş var !!!"