dinlerin insanları sömürmesi

partizan
Günümüzde dinler tamamiyle egemen sınıfın elinde olup işçi sınıfının isyanlarını "şükür, kader" gibi söylemlerle bastırmaktadır.
Bir işçi, parmağı kopsa eli kopmadı diye şükür ediyor; eli kopsa kolu kopmadı diye şükür ediyor; kolu kopsa ölmediği için şükür ediyor; ölürse de arkasından "fıtratında var" deniliyor.
Yani anlayacağınız, şükür teslimiyetçilerindir ve biliyoruz ki teslimiyet ihanete direniş zafere götürür!
mortallman
Bir insan dinini, inanışını -eğer inanışı varsa- kendi içinde yaşamaya başlarsa ise, bu sorun temelli olarak çözülmüş olacaktır. bu sorunu kendine yaratan insan, farkına varmayan insan ve çözüme kavuşturacak olan yine insandır.
faun
dinlerin amacı da budur zaten. fakir kesimi sömürüp üstüne isyan çıkartmamalarını sağlamaktır. fakir kesim genelde aptal olduğu için hep işe yaramıştır
1
cevizlisucuk
Eskiden beri suregelen ezilen toplumu, isci sinifini bir arada tutmak icin uyduruldugunu varsaydigim gorus tarzi, hayat felsefesi. Inanmak sorun degildir, zaman zaman guc verir asil sorun inancina fanatik olmaktir
kaliaras
konuya farklı bir açıdan bakıp başlığı '' insanların dini sömürmesi '' olarak değiştireceğim. bunu lütfen dini savunma ve benzeri şekilde bakmayın. bazen farklı bir pencereye ihtiyacımız olabiliyor.

öncelikle din dünyanın en eski ideolojisi olduğunu söyleyebilirim. orta çağda avrupa insanına papalık tarafından para karşılığı cennetten tapular satılmıştır. bu ve benzeri olaylar dini tamamen ticarete alet etmiştir. o zamanın şartları ve bugünleri tabi ki bir tutamayız. ama yakın zamanda türkiye'de bile gerçekleşmiştir bu olay. burada da taraftarlık güdüsü, sürü psikolojisi ve biat kültürü gibi insanların zaaflarından yararlanılmıştır. ha bunun suçlusu kim ? dini kullanan mı yoksa zaafları olan insan mı onu bilemem. ama orta çağda kalkıp bir adam buna karşı çıkıp şöyle derse biraz kafam karışır.
''İnsan sezgi gücü sayesinde Tanrı ile iletişim kurabilir; her ferdin kilisesi kendi yüreğidir; kutsal kitap herkes tarafından okunup anlaşılabilir ve uygulanabilir. '' martin luther.

günümüz de ise daha çok siyasette propaganda olarak kullanılmaktadır. orta çağ ile günümüz arasında atladığım elbet bir kaç şey vardır ama az çok temel nokta kişi ve ya kişilerin çıkarlarıdır. malesef buna alet olan insanların çoğunun araştırma, okuma, haber takip etme ve bilinçlenme oranı hiç yok denilebilecek kadar azdır. yine bir adam çıkıp yıllar önce demiş ki '' Arkadaşlar, efendiler ve ey millet, iyi biliniz ki, Türkiye Cumhuriyeti şeyhler, dervişler, müritler, meczuplar memleketi olamaz. En doğru, en hakiki tarikat, medeniyet tarikatıdır. ''
evet, Mustafa Kemal Atatürk demiştir.

diyeceğim o ki önümüzde bir çok örnek var tek tek saymaya gerek yok. isteyenler daha fazla araştırabilirler. inancı olan insanlar kendi içlerinde bunları yaşasalar, bir kaç çakal siyaset uğruna ve ya çıkarları uğruna bunları kullanmasa, insanların dini sömürge araçı olarak görmese eminim ben ve benim gibi bir çok insan bu tarz inanışlara saygı ile yaklaşır.

not: eksiklerim, yanlışlarım varsa lütfen iletin.
trainer red
kısmen doğru bir yaklaşım.bizim toplumumuzda baskın olan inanış islam ve bundan yola çıkarak konuşursak bugün müslümanların diğer görüşlere neden bu kadar tahammül edemedikleri kutsal kitaplarında geçen ayetlerden mütevellittir diyebiliriz.
5/MÂİDE-51: İnananlar, Yahudileri ve Hristiyanları dost edinmeyin. Onlar birbirlerinin dostudur. Sizden kim onlarla dost olursa onlardan sayılır. ALLAH zalim toplumu doğru yola iletmez.
8/ENFÂL-39: Baskı ve şiddet kalmayıncaya ve din tamamen Allah'ın oluncaya kadar onlarla savaşın. Eğer (küfürden) vazgeçerlerse, şüphesiz ki Allah onların yaptıklarını hakkıyla görendir.

bunun yanında biat geleneği de yine peygamberden sonra ortaya çıkan imamlarla beraber ortaya çıkmıştır,bu tarz insanlar kuranı kerimi herkesin anlayamacağını iddia etmişler midir tam bilmiyorum ama bu insanların peşine takılanların iddia ettiğinden eminim.bu yüzden mezhepler oluştu diyebiliriz hatta,imam şafi yada hanbeli'nin çıkıp da ben mezhep kurdum dediğini sanmıyorum.o insanları önder seçen gruplar bu mezheplerin parçaları oldular ve bu gelenek de şeyhler,hocalar şeklini alarak günümüze kadar uzadı.
işin özetine gelirsek eğer anlatmak istediğim şu;
dini bireysel yada şeyhten nasıl öğrenirsen öğren,o dinde hoşgörü yoksa boşuna ümitlenmenin de anlamı yoktur efendim.