başkaldıran insan

jakoben
çökmüş bir ülkede esaret ve ezilmişlik hissediyorsanız,yeni bir düzen kurmayı düşlüyorsanız, ben böyle yaşayamıyorum,bir çıkışı olmalı diyorsanız; tarihteki ilerici tüm devrimleri sentezleyerek albert camus tarafından ortaya koyulan bu eseri sike sike okumalısınız. birazdan sadece ön sözleri olan kısımları paylaşacağım. o üç-beş sayfayı bile okuyunca derhal edinmek isteyenler olacağını düşünüyorum. amınızı yerim
2
pencere
gençler hatırlamaz ama bunun en güzel yollarından birini ahmet abi yapmıştır;

Cevap veriyorum
Eli böğründe analardan
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum
Çünkü başını kuma
Saklayanlardan tiksindim
Başkaldırıyorum
Ve söz veriyorum
Kırmızı rujlu sokakların
Aşağılık pazarlıkların
Adı anılmayacak benle
Bir çiçeğim halk ormanında fışkırdım
Başkaldırıyorum
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte
Varın benim farkıma
Ben bir bıçak ucuyum
Kavga vermiş halkına
Başkaldırıyorum hey
Varın benim farkıma
Yine söylüyorum;
Gözü bağlanmış korkulardan
Yasaklardan, baskılardan
Asla irkilmiyorum
Çünkü kan emici yarasadan çıldırdım
Başkaldırıyorum
Yemin ediyorum;
Üç kağıtçının, pezevengin
Teslimiyetin ve mihnetin
Yolu uğramayacak bana
Bir dalgayım halk denizinde köpürdüm
Başkaldırıyorum
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum işte
Herkes varsın farkına
Ben bir namlu ağzıyım
Omuz vermiş halkına
Başkaldırıyorum hey
Herkes varsın farkına

jakoben
kitap genel olarak çok güzel. sağlam bir felsefi zemini olan sosyalizm eleştirisi var. fakat camuş abi başkaldıran insanın başı kaldırmasının çıkış noktasında tamamen yanlışlığa düşmüş. devrimciliği ve devrimcilerin bahanelerinden birini,hatta ilkini, insan sevgisine yormuş. sen tabi, sovyetlerin tokatladığı ve vatanını en azından kotardığı ss'lerden uzak, ortalama üstü bir toplumda şarapları hüpleterek yazıyordun bunları babacım.bir kaç on yıl sonra sana bataklıktan merhaba; sevgi gerekmiyor bu iş için. yıldırıcılığın bahanesi de sevgi olamaz asla. yıldırıcıları duygusal resmetmiş babacım. duygusal ifade ederken erdem sosunu eksik etmemiş, alayda etmemiş. aslında kitap dalga havasında.fakat o kısımlarda ceketin önü ilikleniyor. içten içe özeniyor çünkü paşam.neyse. yok be babacım. nah tırnağım kadar insan sevgisi varsa namerdim. kimseyi sevmek zorunda değilim. değiliz. hakkımız olan; sevilebilecek insanı yaratacak düzeni istemektir. kabul edilmesi gereken, sistem şiddetinin,yarattığı yıkım ve mağduriyetin seçici değil rastlantısal olduğudur. benzer sıkıntıları ve günleri yaşadığım, benzer alanları paylaştığım insanların başına gelenler kendi sevdiklerimin veya benimde başıma gelebilecekken beni neden fasulyeden sayarak eylemselleşmeyecek bunu açıklarsan kabullenirim. bu felsefen tutmamış. ha, bu empatiden doğan bir sevgi olabilir mi?.. olur tabi. oluyor arada. yanından geçip gidince uçuyor ama. demek ki salt bahane o olamaz. gerekircilikle oluşması gereken hazdan feragati yaratan da buradan hareketle oluşan ilkelerdir. sen hiç bir şeyi anlamak istememişsin ama.içinde vefat ettiğin facel vega'da ikinci dünya savaşı sonrasındaki krizden fırsat bularak piyasaya çıkan bir marka. chrysler gibi güçlü motor kullanmasının yanında oldukça hafif, hasara açık ve güçsüzdü..hızlı olmak istiyordu çünkü sonradan toparlayacak olan büyük markaların pazarında parlamak istiyordu.hiç düşünmedi kendisine binip gezecek fransız felsefeciyi. rekabetçiydi.. huzur içinde uyu.
jakoben
tamam yalan söyledim. sosyalizm eleştirisi çok iyi değil. ama güncelde olmasa dahi, ''ünlülerde'' en iyilerden birini yapmış adamcağız. yani sosyalizme karşı olan bir adamla bir gün adamla gırtlak gırtlağa gelirsem en azından atsız denen sikik aptal orospu evladını yada türevlerini değilde böyle bir yapıtı eleğinden geçirmiş olarak karşılaşırsak, ölürsem en azından o esnada, gözüm açık gitmez o manada yani. asdasdasd
2