oğlunun şehit düştüğü haberini alan bir babanın söylediği söz.
"ayıp olmasa güler oynarım. silahım olsa, şu an 3 el havaya ateş ederim.''
http://www.hurriyet.com.tr/oglu-sehit-olan-baba-ayip-olmasa-guler-oynarim-40502202
ayıp olmasa güler oynarım
(bkz:#Eğitim şart) .
Adamın üzüntünün şokuyla böyle birşey söylemiş olduğunu düşünüyorum aksi takdirde çok daha üzücü bir toplumsal vaka çıkar ortaya
Bir babanın lafıdır. Muhtemelen beyni yikanmış bir baba. Ama akillara başka babalari getirmistir. Şöyle feryat eden babalar da vardi "benim oğlum sağ olmadıktan sonra vatan sağ olsa ne olur". Hangisi gerçek baba hangisi sadece biyolojik baba bunların. Bence oğlu oldukten sonra gülüp oynayan adam baba bile değildir. Keşke bizim topraklarımızda gencecik insanlar nedensiz bir savaşta ölüp gitmeseler. Keşke savaş yerine barış hüküm sürse topraklarımızda. Bir an önce barış içinde yaşasak keşke ve anneler hiç ağlamasa
İslami yayma yolunda verilen can kaybı sonucu kişinin kazandığı "Şehitlik" mertebesinin halk arasında nasıl yanlış anlaşıldığını ve insanların milli duygularının sömürülmesini gözler önüne sermiştir.
Eğer varsa tanrı neden senin ülkeni tutsun demek istiyorum hep.
Eğer varsa tanrı neden senin ülkeni tutsun demek istiyorum hep.
Sehitlik mertebesi muslumanlik dinine gore kutsaldir. Ancak kotu veya iyi karsi tarafdan gelen herhangi bir zarar sonucu olmek bir oglun babasi icin baska bir baba oglunun aldigi cani andirmali ve bence buna uzulmelidir. Intikam duygusu uyandirmadan oglunun anisina kendini mahvetmeden gereken uzuntuyu yasamalidir. Her ne dine sahip olursan ol olen bir insan evladi icin gulunmez. Bunun sebebi her ne olursa olsun.
yorumlara bakınca sadece şu geliyor aklıma:
(bkz:ayrı dünyanın insanı olmak)
(bkz:ayrı dünyanın insanı olmak)
bana göre metanettir, bir şeylerin anlamını kavramaktır. ama başkalarına göre kandırılmak, sömürülmek falan.
başörtülü bir arkadaş vardı. birgün şöyle demişti şehitler için: "isimleri duraklara isim oluyor yalnızca, bir sayıdan ibaretler."
ne kadar da karışık bir kafası var diye düşünmüştüm.
buradaki yorumlara bakılırsa buradaki görüşler onun kafasıyla aynı muhtemelen. ama örtülü birinin böyle düşünmesi garip bana göre.
başörtülü bir arkadaş vardı. birgün şöyle demişti şehitler için: "isimleri duraklara isim oluyor yalnızca, bir sayıdan ibaretler."
ne kadar da karışık bir kafası var diye düşünmüştüm.
buradaki yorumlara bakılırsa buradaki görüşler onun kafasıyla aynı muhtemelen. ama örtülü birinin böyle düşünmesi garip bana göre.
girdiği şoktan ötürü kurmuş olmasını dilediğim söz. lütfen öyle olsun. aksi takdirde bu yüzde elli kesimin daha ne kadar ileri gidebileceğini kestiremiyorum. lütfen, acından söylemiş ol bunları.
sarhoşken haberlerde izleyip istemsizce sövdüğüm mal beyanı. devlet yoksul kesimi tam istediği kıvama getirdi. şimdi gerisini biz düşünelim.
biz burada çıldırırken çomar kitlenin beğendiği hatta o (baba!) yerine gururlandığı tepkidir.
bülent yapraklıoğlu denen ahsen tv sunucusu çomardan duydum bunu da
ulan nasıl ya bir insanın hem de öz evladının değeri bu kadar az mıydı senin gözünde?
lan öldü oğlun öldü hem de bu ülke üzerinde bilerek ve istenilerek oynanan oyunlar yüzünden.şehit oldu diye seviniyosun belki ama şehit falan değil kardeşim senin oğlun,senin oğlun kurtlar sofrasındaki sıradan bir piyon.
insan bi sorgular benim oğlum neden öldü,onun oğlu neden öldü,neden ölüyoruz?
bu kadar mı uyuşturuldunuz din ile vatan aşkı ile bu mudur sonuç?
o ağlayan,feryat eden annenin ellerinden öpüyorum evladını kaybeden bir insanın vermesi gereken tepkiyi vermiştir.(baba!)gibi yalakalık yapmamıştır.
bülent yapraklıoğlu denen ahsen tv sunucusu çomardan duydum bunu da
ulan nasıl ya bir insanın hem de öz evladının değeri bu kadar az mıydı senin gözünde?
lan öldü oğlun öldü hem de bu ülke üzerinde bilerek ve istenilerek oynanan oyunlar yüzünden.şehit oldu diye seviniyosun belki ama şehit falan değil kardeşim senin oğlun,senin oğlun kurtlar sofrasındaki sıradan bir piyon.
insan bi sorgular benim oğlum neden öldü,onun oğlu neden öldü,neden ölüyoruz?
bu kadar mı uyuşturuldunuz din ile vatan aşkı ile bu mudur sonuç?
o ağlayan,feryat eden annenin ellerinden öpüyorum evladını kaybeden bir insanın vermesi gereken tepkiyi vermiştir.(baba!)gibi yalakalık yapmamıştır.
burada, çoğumuza oldukça sıra dışı gelen bu babanın açıklaması, emin olunuz ki, ülkenin önemli bir bölümünde, öyle veya böyle "takdir" görüp, onaylanıyor maalesef.
yukarıda bir yazar arkadaşımızın, konuyu "eğitim şart" diyerek yorumladığını gördüm. eğitimin önemini, şüphesiz ki inkar edecek değilim, ancak yaşam tecrübeme dayanarak artık gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum ki, eğitim tek başına durumu kurtarmaya kesinlikle yeterli değil arkadaşlar. ben esas belirleyici faktörlerden birinin zeka olduğunu düşünüyorum. zeka doğuştan kazanılmış bir yetidir. zamanla geliştirilebilse de (yaşın artması, elde edinilen tecrübeler, öğrenim görme vs) genelde biyolojik gelişimini tamamlamış bir insanın zeka seviyesinde büyük yönde değişimler olmaz. zeka doğuştan gelen bir özelliğimiz olduğu için, eğitim gibi sonradan kazanılan yetilerden daha baskındır. yani bir insana ne kadar eğitim vermeye çalışırsanız, çalışın, ancak mevcut zekası kapasitesinde, o eğitimden sürecinden kazanımlar elde edebilir. doğru ile yanlışı ayırt edebilecek zekaya sahip olmayan bir insanı da, 7/24 eğitime tabi tutsanız, kat edebileceği mesafe yine ancak zekası düzeyinde olacaktır.
ülke vatandaşlarının zeka seviyesini ölçmek için yapılan bazı araştırmalarda, türk toplumun genel zeka seviyesinin, avrupa ülkelerine göre daha düşük olduğu gerçeği var. arzu edenler internet üzerinden bu konuyla ilgili araştırmaları görebilirler. hal böyle iken ben eğitim şart yerine zeka şart demeyi daha uygun buluyorum. ve işin acı kısmı, yazı genelinde belirttiğim gibi, zeka doğuştan kazanılan ve genler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılan bir kazanım. yani, söz konusu haberlerin benzerlerini duyma ihtimalimiz, ne yazık ki gelecekte de mümkün olandır. tersi sürpriz olur.
yukarıda bir yazar arkadaşımızın, konuyu "eğitim şart" diyerek yorumladığını gördüm. eğitimin önemini, şüphesiz ki inkar edecek değilim, ancak yaşam tecrübeme dayanarak artık gönül rahatlığıyla söyleyebiliyorum ki, eğitim tek başına durumu kurtarmaya kesinlikle yeterli değil arkadaşlar. ben esas belirleyici faktörlerden birinin zeka olduğunu düşünüyorum. zeka doğuştan kazanılmış bir yetidir. zamanla geliştirilebilse de (yaşın artması, elde edinilen tecrübeler, öğrenim görme vs) genelde biyolojik gelişimini tamamlamış bir insanın zeka seviyesinde büyük yönde değişimler olmaz. zeka doğuştan gelen bir özelliğimiz olduğu için, eğitim gibi sonradan kazanılan yetilerden daha baskındır. yani bir insana ne kadar eğitim vermeye çalışırsanız, çalışın, ancak mevcut zekası kapasitesinde, o eğitimden sürecinden kazanımlar elde edebilir. doğru ile yanlışı ayırt edebilecek zekaya sahip olmayan bir insanı da, 7/24 eğitime tabi tutsanız, kat edebileceği mesafe yine ancak zekası düzeyinde olacaktır.
ülke vatandaşlarının zeka seviyesini ölçmek için yapılan bazı araştırmalarda, türk toplumun genel zeka seviyesinin, avrupa ülkelerine göre daha düşük olduğu gerçeği var. arzu edenler internet üzerinden bu konuyla ilgili araştırmaları görebilirler. hal böyle iken ben eğitim şart yerine zeka şart demeyi daha uygun buluyorum. ve işin acı kısmı, yazı genelinde belirttiğim gibi, zeka doğuştan kazanılan ve genler vasıtasıyla nesilden nesile aktarılan bir kazanım. yani, söz konusu haberlerin benzerlerini duyma ihtimalimiz, ne yazık ki gelecekte de mümkün olandır. tersi sürpriz olur.