artvin

pencere
hiç gitmememe rağmen, ülkemin en çok sevdiğim kentlerindendir. bunda ''atabarı'' oyununa olan hastalığım olabilir. bir de, tv'de şükrüye tutkun'un artvin'i anlattığı bir programa denk gelmiştim. oradan da büyük hayranlık uyanmıştı içimde. bir gün mutlaka gidip her karış coğrafyasını gezeceğim.

artvin'le iligi kötü bir kelime espirisi yaratımım olduğunu düşünürdüm. taa ki, artvinli bir arkadaşım ''çok duydum bu boktan espiriyi yapma bir daha lutfen'' diyene kadar. art-win. yani sanat penceresi. neyse

''kurban olam şavşat'a da, içinde yar sesi var'' diyor ya kazım, alıyor beni oralara götürüyor durup durduk yere. kazım abimizin de bu vesileyle ruhu şad olsun.