yılmaz güney

frantz fanon
"(...)ne insanlar ne de devrimler çıplak / mutlak idelerin yeryüzündeki somut görüntüleridir; hiçbir zaman da olmayacaklar! Karısını döven devrimciler, üçkağıtçılık yapan demokratlar, "Ne dediğini bilmeyen" adamlar hep oldu ve olacak...
(...)
Rasyonalist ayartmaların pençesinde bihaber kıvrananlar, aynı zamanda kafalarında bir sanatçı profili de çizerler... Bu profile katil olmak girmez, giremez... Çağdaş anlayışa katilliğin sığması mümkün değildir...

Türkiye'de yaygın olan hastalığın semptomları Yılmaz Güney'in “katil” olması tartışmalarında da hayat bulmuştu. Zaten, Yılmaz Güney'in politik temelli sanatsal başarısına tahammül edememiş aydınlanmacılar hep varolmuştur... Yılmaz Güney'e ilişkin son tartışmada sadece söz konusu durum bir kez daha gündeme geldi... Ancak, ilginçtir, Yılmaz Güney'i savunan aydınlanmacılar da onun mükemmel kişiliğini ispatlamaya çalıştılar. Sol'a daha yakın olan ya da kendini sol'da tanımlayan birçok çevre, Yılmaz Güney'i ahlaki olarak aklama yarışına girdi. Onun pürüpak kişiliğini ispatlamaya çalıştılar. Yani, Yılmaz Güney'e yöneltilen ve aslında onun sanatsal başarısının kaynağını politikadan almasına tahammül edememekten kaynaklanan tepkilerin sahibi aydınlamacılara karşı, solun aydınlanmacıları, aynı sistematiğin içinde kalarak, aynı mantıkla cevap vermeye çalıştılar. Aynı hatayı bir başka cepheden varettiler.

Oysa, Yılmaz Güney, bizim tarafta olan ama aynı zamanda karikatür niteliğinde olmayan sanat ürünleri yaratmayı başaran bir kişilik olarak halkın kalbindeki yerini aldı. Minibüsçülerin aynalarını süsledi. Aydınlanmacı saplantıları olmayanlar için, önemli olan Yılmaz Güney'in ne tarafta olduğudur...O kadar..."

"bir acayip adam: ahmet kaya" yazısından alıntıdır.
bu başlıktaki tüm girileri gör