yazarların kitaplardan yaptığı alıntılar

anne boleyn
"Bir gün Atatürk'ün doktorlarından biri bana, "Arkadaşınızı hiç kıskanmadınız mı?" diye sordu. Bir süre samimiyetle düşündüm ve ona şöyle cevap verdim: "Belki ilk zamanlar ben niye onun kadar önemli olamıyorum diye düşünmüşümdür. Ama sonra emin olun böyle bir duyguya kapılmadım. Bu duygu şuna benziyor: Ağrı Dağı'nı kıskanabilir misiniz? Ya da gökten geçen bir bulutu? Ya da denizi? Mustafa Kemal'i kıskanmak, işte o kadar akıldışı bir şey benim için." -Salih Bozok
(kitap: arkadaşıma veda)

Aşk, korkunun en güzel haliydi.
(kitap:elit)

Hayatın bizlere verip verebileceği tek ödül, tek armağan, sevgi dolu bir insandır ve biz böyle bir insanı ilk fırsatta katlederiz. Sonra da ömür boyu, bu asla bağışlanmayan günahın lanetini sırtımızda taşırız.
(kitap: kabuk adam)

AB'ye fersah fersah uzağız.
Hukuk mahvedildi.
Basın özgürlüğü yok edildi.
Demokrasimize diktatörlük deniyor.
TSK felç edildi.
Türkiye bölünüyor.
(kitap: kadın)

Osmanlı'yı borçlandıran Batılı kapitalist ülkeler Osmanlı'ya çok yüksek faizle borç vermişlerdir. Sonunda Osmanlı, bu borçların faizlerini bile ödeyemez hale gelince iflas etmiştir. Alacaklı olan Batılı ülkeler 1881'de Duyunu Umumiye'yi kurup Osmanlı'nın tüm gelirleri, kaynakları ve yatırımları yabancıların kontrolünde olduğu için, Osmanlı'da milli sermaye gelişmemiştir.

İşte Atatürk, doğmamış nesillerin bile borçlu olduğu, tüm gelirlerine el konulmuş, üretemeyen, sanayileşmemiş Osmanlı'nın bu bağımlı ekonomisine son vermek için önce kapitülasyonları kaldırmış, sonra millileştirme ve Devletçilik politikalarıyla milli ekonominin kurulmasını sağlamıştır.
(kitap: panzehir)
unknown writer
Sen de fark ettin mi? Az dediğin, küçücük bir kelime. Sadece A ve Z.
Sadece iki harf. Ama aralarında koca bir alfabe var.

O alfabeyle yazılmış onbinlerce kelime ve yüzbinlerce cümle var. Sana söylemek isteyip de yazamadığım sözler bile o iki harfin arasında.

Biri başlangıç, diğeri son. Ama sanki birbirleri için yaratılmışlar.

Yan yana gelip de birlikte okunmak için. Aralarındaki her harfi teker teker aşıp birbirlerine kavuşmuş gibiler.

Senin ve benim gibi...
Hakan Günday - Az
anne boleyn
"Öyle ki, Atatürk'ün vasiyeti gereği -hayatta olduğu sürece- belli bir miktar aylık ödenmesini istediği kız kardeşi Makbule Hanım, bir zaman gelmiş, geçim sıkıntısı çekmeye başlamıştır. 19 Şubat 1948'de '' geçim sıkıntısı çektiği belgelenen'' Makbule Hanım'a aylık bağlanmasına karar verilmiştir.

Bir gün Recep Tayyip Erdoğan'ın akrabaları da geçim sıkıntısı çeker mi? Ne dersiniz?"

---

"Dünya mal mülk sahibi olmak için ''özel kanun'' çıkaran devlet adamlarını çok görmüştür de -Atatürk'ten başka- tüm malını, mülkünü milletine bağışlamak için ''özel kanun'' çıkaran başka birini daha görmemiştir."


sinan meydan-panzehir. kaynaklarıyla atatürk'ün bütün malvarlığı yazıyor. belgelerle gün ışığına tutulmuş "yobazlar" için yazılmış bir kitaptır. ama "yobazların" okumayacağı kesindir. zira onlardan okumadan kitap yazmaya dahi kalkışanları vardır.
sonrası ise ortadadır hiçbir şey yazacaklarına hiçbirşey yazarlar, daha imla kurallarına dahi hakim değildirler böyleleri editörlerini ağlatır, bilmediği konular hakkında ahkam keserler.

sadece okuyun!
laikullahice
"Sana hiçbir zaman gül bahçesi vadetmedim ben. Hiçbir zaman kusursuz bir adalet vadetmedim. Ve hiç bir zaman huzur ya da mutluluk vadetmedim. Sana ancak bunlarla savaşma özgürlüğüne kavuşmanda yardımcı olabilirim. Sana sunduğum tek gerçeklik savaşım. Ve sağlıklı olmak, gücünün yettiği kadarıyla, bu savaşımı kabul edip etmemekte özgür olmak demektir. Ben yalan şeyler vadetmem hiç. Kusursuz, güllük gülistanlık bir dünya masalı koca bir yalandır... Üstelik böyle bir dünya çok can sıkıcı bir yer olur."
karll max
"İnsanoğlu , kimi zaman,acıya dayanabilir,en ölümcül acıya bile.Ama herkesin asla dayanamayacağı , aklından geçirmek bile istemeyeceği bir şey mutlaka vardır.Burada cesaret ya da korkaklık söz konusu edilemez.Yüksek bir yerden düşerken bir ipe tutunmak korkaklık sayılmaz.Suyun dibinden yukarı çıktığında ciğerlerini havayla doldurmak da korkaklık sayılmaz.Karşı konulamayacak bir içgüdüdür bu...."
turkdusun
Hakkari Kavaklı köyü civarına bir ihbarlı operasyona gitmiştik.Köye geldiğimizde köy halkı çatışmanın çıkacağını bildiği için bizi damlardan izliyordu.Köyün çıkışında bir yamaçtan çıkarken aniden yukardan ateş yedik ve çatışma başladı.Ama siper edecek bir yer yoktu.Sadece ağaç vardı.Şube müdürü en önde makineli tüfeği kullanıyordu.Birkaç arkadaş yanlardan ateş açarak üstünlüğü sağladı.Tam o anda müdürümüz ayağa kalktı ve kendine yakın olan arkadaşlardan birine bağırarak,''Senin çocukların var mı?'' diye sordu.Arkadaş, ''Yok'' dedi.Sonra ''Paran ya da araban var mı?'' diye sordu.Arkadaşımızdan yine ''Yok'' cevabı geldi.
''Ulan ben niye önden gidiyorum,o zaman sen öne geç.Ölürsen sen öl!'' deyince millet bastı kahkahayı.
Allah selamet versin,müthiş şakacı ve çok cesur bir adamdı.Hepimizin gülmesi bize büyük bir moral olmuştu.Çatışma yarım saat kadar sürdü.Birbirimize laf atıp şakalaşarak basıyorduk tetiklere.
Çatışma bittiğinde hala gülüyorduk.

Özel Harekatçı Olmak.
herr muller
Gözyaşlarıyla ıslanmış yüzüne şefkatle baktı .Sonra hızla eğilerek ayaklarını öptü.
Geç kız sapsarı kesildi.Islak gözlerini Raskolnikov'a dikti.Bütün vücudunu bir titreme nöbeti sardı.
Elleriyle onu uzaklastırmaya çalışırken;
-Ne yapıyorsunuz?Yalvarırım kendinize gelin efendim!Bu yaptığınız deliliktir! Hemde benim gibi bir kızın...diye kekeledi.
Raskolnikov ayağa kalktı.Pencereye doğru yürüdü.Gölgesi Sonya'nın üzerine düştüğü sırada geri döndü:
-Ben senin önünde yere kapanmadım! dedi. "Çektiği acılara rağmen , inancını yitirmeyen tüm insanların önünde eğildim ...!"


*suç ve ceza*
atticus finch
"bir sonbahar günü infaz edildi yakup cemil. korkunun zerresi yoktu gözlerinde. beni görünce, kaşlarının altından şöyle bir baktı.
'nihayet intikamınızı alacaksınız ha...' diye söylendi. 'nihayet ereceksiniz muradınıza.'
üzüntüyle başımı salladım.
'bu, benim ferdi meselem değildir. siyaset, sadece siyaset...'
lafım hoşuna gitmiş olmalı ki, kalender bir gülümsemeyle tekrarladı:
'öyle be şehsuvar kardeş, siyaset. hepsi şu kahrolası siyaset...'"

-elveda güzel vatanım
ickial
beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen bosuna yorma derdi, bos yere magaramdan çıkarma beni. alıskanlıklarımı, özellikle yalnızlıga alıskanlıgımı kaybettirme bosuna...
oguz atay / tutunamayanlar
anne boleyn
"Tebessüme gönül indirmeyecek kadar huysuz, korku bahanesine sığınıp kimseyle sahiden yakınlaşmaya tenezzül etmeyecek kadar şımarıktım sadece. Dünyayı beğenmeyecek, minicik bir anlamı ondan esirgeyecek kadar. Kendimi çok beğendiğimden değil; aksine, hiç beğenmediğimden. Bir başkasının sevgisini anlamsız bulmam da, yine kendimde sevecek bir yön göremeyişimden."

Nermin Yıldırım / dokunmadan
0 /