Turkcell yapımı, yeni türk arama motoru.
Bugün günlerden eşitlik, bugün günlerden zafer, bugün günlerden insan hakkı ve bugün günlerden demokrasi. Sadece bugün değil her gün hatırlamamız lazım bunları, Mustafa Kemal'i, arkadaşlarını diyeceğim de şimdi birisi çıkıp; ''Neden hatırlıyoruz? O zaman mustafa kemal diktatördür!'' der.
Kendi coğrafyasını adam akıllı bilemeyen milleti nasıl daha iyi yetiştirecek sorusunu ortaya çıkarıyor.
Çoğumuzun bildiğinin aksine bu türkünün ismi ''Deniz üstü köpürü''. Cem Karaca öyle bir söylemiş ki bu yüzden herkesin aklında, hatta google'ın ''did you mean'' yazılımının aklında bile ''Köpürür'' şeklinde kalmıştır.
Hikayesi ile eskilere dayanır.
çaydereli osman kuzeni nasuh çavuşun gelin alması ile ula'ya gelir. hep birlikte marçal dağlarını aşıp ula'ya geldiklerinde, kız evinde eğlence sürmektedir.
osman, kapının yanında dikilip oynayan kızlara göz gezdirir ve (her zamanki gibi) bakıları bir kıza takılır kalır.
ne yaparsa yapsın gözlerini kızdan (gülayşe) ayıramaz, ama bi aktivitede de bulunamaz.
gelin alayıyla beraber çaydere'ye dönerken yanındaki mehmet'e "içimde bulgur kaynıyor, kafamda kireç söndürülüyor" der, haklı olarak mehmet'de "ne diirsin lo?" tepkisi veriyor.
o günden sonra osman, ula düğünlerine çağrılmadan giden konuk haline gelir. her düğün haberini aldığında atına atlayıp, soluğu ula'da alır.
çoğu düğünde gülayşe ortalıkta görünmüyordu ama bir gördümü de içinin tüm "denizleri köpürüyor"du. yine böyle bir düğünde gülayşe'ye "gel ayşe" diyecek cesareti toplayabilmek için birkaç şişe rakıyı devirir, daha sonra bir "oğlanlar mi geçmiyor gözlerim mi seçmiyor" türevi olan "ayşe mi dönüyor dünyam mı sönüyor?" sorusunu sorar kendisine.
tam o sirada biri koluna girer "gel be dost, derdin var herhal, gel meclisimize katıl" der.
çaydereli osman kendini ula'lı gençlerin sofra kurdukları hasırın üstünde bulur. herkes kendisine dostça bakmaktadır. merhabalaştılktan sonra ona da bir kadeh sunarlar. bir aşık sazını ayarlarken "osman kardaş, ula düğünlerini kaçırmayışının nedeni ne ola ki?" diye sorar.
o güne dek bağlamayı eline bile almamış olan çaydereli osman birden irkilir. yeniden doğmuş gibi olur, aşığın elinden bağlamayı alır. o gün çaldığı türküdür bu:
"deniz üstü köpürü ah yarim rinna rinna nay
kayığa da binsem götürür ah yarim ah
benim de buraya geldiğim ah yarim rinnanay
rinna rnna nom
bür güzelden ötürü ah yarim ah
karıncanın katarı ah yarim rinna rinna nay
yüreğime değdi batarı ah arim ah
benim de buraya geldiğim ah yarim rinnanay rinna rinna nom
bir güzelin hatırı ah yarim ah"
Hikayesi ile eskilere dayanır.
çaydereli osman kuzeni nasuh çavuşun gelin alması ile ula'ya gelir. hep birlikte marçal dağlarını aşıp ula'ya geldiklerinde, kız evinde eğlence sürmektedir.
osman, kapının yanında dikilip oynayan kızlara göz gezdirir ve (her zamanki gibi) bakıları bir kıza takılır kalır.
ne yaparsa yapsın gözlerini kızdan (gülayşe) ayıramaz, ama bi aktivitede de bulunamaz.
gelin alayıyla beraber çaydere'ye dönerken yanındaki mehmet'e "içimde bulgur kaynıyor, kafamda kireç söndürülüyor" der, haklı olarak mehmet'de "ne diirsin lo?" tepkisi veriyor.
o günden sonra osman, ula düğünlerine çağrılmadan giden konuk haline gelir. her düğün haberini aldığında atına atlayıp, soluğu ula'da alır.
çoğu düğünde gülayşe ortalıkta görünmüyordu ama bir gördümü de içinin tüm "denizleri köpürüyor"du. yine böyle bir düğünde gülayşe'ye "gel ayşe" diyecek cesareti toplayabilmek için birkaç şişe rakıyı devirir, daha sonra bir "oğlanlar mi geçmiyor gözlerim mi seçmiyor" türevi olan "ayşe mi dönüyor dünyam mı sönüyor?" sorusunu sorar kendisine.
tam o sirada biri koluna girer "gel be dost, derdin var herhal, gel meclisimize katıl" der.
çaydereli osman kendini ula'lı gençlerin sofra kurdukları hasırın üstünde bulur. herkes kendisine dostça bakmaktadır. merhabalaştılktan sonra ona da bir kadeh sunarlar. bir aşık sazını ayarlarken "osman kardaş, ula düğünlerini kaçırmayışının nedeni ne ola ki?" diye sorar.
o güne dek bağlamayı eline bile almamış olan çaydereli osman birden irkilir. yeniden doğmuş gibi olur, aşığın elinden bağlamayı alır. o gün çaldığı türküdür bu:
"deniz üstü köpürü ah yarim rinna rinna nay
kayığa da binsem götürür ah yarim ah
benim de buraya geldiğim ah yarim rinnanay
rinna rnna nom
bür güzelden ötürü ah yarim ah
karıncanın katarı ah yarim rinna rinna nay
yüreğime değdi batarı ah arim ah
benim de buraya geldiğim ah yarim rinnanay rinna rinna nom
bir güzelin hatırı ah yarim ah"
Birisine, kurduğu ülkede, ileri nesillere o anlatıldığı için diktatör denmesi, türküm diyene faşist denmesi ile aynıdır aslında. Diktatörmüş... Saltanatı devam ettirse osmanlı hayranı, halifeliği devam ettirse ümmetçi, cumhuriyeti ilan ettiği için de diktatör deniyor. Mustafa Kemal'in işi de zor aslında.
En yapmacık kelimelerden birisidir. Kadınlar istediği herkese kullanabilir, erkekler ise sevgilisi, hayat arkadaşı hariç kime derse desin hep sapık olur.
Dün CNN TÜRK'te 'Gece Görüşü' programına konuk olan ana muhalefet parti lideri Kemal Kılıçdaroğlu'na yönlendirilen, ''Laiklik için endişeniz var mı?'' Sorusuna Kılıçdaroğlu, ''Hayır'' yanıtını vermiştir.
Açıklamasız, net ve tek kelimelik bir cevap... Sanırım Kılıçdaroğlu son 6 aydır İzmir dışına hiç çıkmadı.
Açıklamasız, net ve tek kelimelik bir cevap... Sanırım Kılıçdaroğlu son 6 aydır İzmir dışına hiç çıkmadı.
İngilizce'den dilimize çevrildiğinde; kaçınmak, yana kaymak, atlatmak gibi anlamlara gelir.
Bir çok oyunda karşımıza çıkan bir kelimedir.
Bir çok oyunda karşımıza çıkan bir kelimedir.
2017 Golden Boy ödülünü kazanan futbolcu. Çok gelişecek.
Arapça reklamlar çıkmaya başladı. Olmuyor.
Hayatım boyunca rastladığım en güzel eğitim sistemidir. Okula akşam 17.00-18.00 gibi gidersin, hocaların çok geç olmasın diye dersleri hızlı ama anlaşılır işler, 22.00-23.00 gibi dersten çıkar sabahlara kadar eğlenirsin, sonra uyur ve 15.00 gibi kalkarsın. Daha iyisini düşünemezdim.
genellikle pek az, bir parça anlamına gelir.
(bkz:Bir nebze)
(bkz:Bir nebze)
vizeler yaklaşıyor...
Beğenmenin paylaş tuşuyla olduğunu düşünürlerdi ve durmadan birbirlerinin gönderlerini paylaşırlardı.