confessions

pencere

βετεράνος♛  · 18 Şubat 2019 Pazartesi

  1. toplam giri 1284
  2. takipçi 16
  3. puan 32591

eylül

pencere
muhteşem bir melih elhan şiiridir;

eylül

yabani kekikle ovuyorlar günü
tuzun ve kumun çağındayız
bozkırda bir fener
denizini arıyor
göz kırparak

eylül
bir görünüyor
kapıdan sonra
kaybolup gidiyor

incir ağacının
altında büyüyor gün
düşen ilk yaprak
ilk masalı çağrıştırıyor
çocuk belleğimde kalan

güneş bencilleşiyor
saklıyor kendini
dört kardeşten
yalnızca birinin
girerken koynuna

şarkılarını rüzgarın
yazdığı av başlıyor

güçlü görünmeye çalışmak

pencere
doğada sıkça karşılaşılan savunma yöntemidir. en yakın örneğini bir kediyi kızdırırsanız size karşı daha güçlü görünebilmek için tüylerini kabartıp kuyruğunu kaldırmasında görebilirsiniz. yahut erkek kuşların çiftleşme şansını arttırmak için tüylerini kabartıp kendilerini olduğundan iri göstermesi de bu örneklerden biridir. örnekler çoğaltılabilir.

böceklerden, karmaşık hücreli yaşam formlarına kadar her canlı hayata savunma mekanizmalarıyla doğarlar. güçlü görünmek de bu savunma mekanizmalarından biridir. fakat biz insanlar da durum biraz daha komplikedir. çoğu durumda güçlü görünmeye çalışmak elbette ki bizim için de etkili bir savunma silahıdır. caydırıcılık içerir. fakat insanın ruhen ne denli güçlü bir varlık olduğunun bilincine de varması gereklidir. bunun için yüzlerce haklı done sıralıyabilir kendisine. ve bu gücünü salt savunma amaçlı değil bütün insanlığın hayrına kullanabilir.

insanoğlu bir filin dayanamayacağı acılara dayanabilecek varlığın adıdır. ben bir filin dayanamayacağı acılara dayanmış ve atlatmış insanlar tanıyorum. hiç bir şekilde düşüp zavallı olmak yok. her zaman kalkıp yürümenin bir yolunu düşünüp bulmak olmalı hayatımızda. şerefi ve haysiyeti için yaşayan mahlukların en güzeline bu yakışır.

ayrılık ne zaman

pencere
kadri kıymeti yeterince bilinmemiş muhteşem bir oya bora eseridir. dinlemek bağımlılık yapar.

bir yaban gül dikeniyle kan oturdu ellerime
kötü şeyler olacakmış öyle bir his içimde
ellerinle saklama terkeden gözlerini
önce gözler bırakırmış sevgilinin ellerini

ölüm bile yıkamazdı böyle bildik sevgimizi
çöl kumundan bir kaleymiş dokununca yıkılıverdi...

bir yalnızlık işareti

pencere
insanı ciğerinden vuran bir metin altıok şiiridir;

bir cam gibi önünde
yüzümü elinle sil
hohlayarak üstüne
seyret boş bir sokağa
hüzünle yağışını yağmurun.
sonra kaplasın yavaşça
ılık buğusu soluğunun
yüzümü baştanbaşa.

ve bırakıp gittiğinde
bir küçük boşluk kalsın
alnını dayadığın yerde;
bir yalnızlık işareti
işleyen ta içime.

sinüziti olanlara tavsiyeler

pencere
pencere mahlaslı yazar, tarafından iyi ve sabırla yapılacak bir baş ve yüz masajı. ama malum pencere , kime yetişsin. şimdi masajın tarifini veriyorum.
öncesinde beş dakika kadar kaşlar bölgesine masaj,
gözden elmacık kemiklerine inerken küçük çukurlar var. adını bilmiyorum oradaki küçük kemiğin, ikişer dakika oraya masaj.
elmacık kemiklerine 3 dakika masaj,
sonrasında bir süre alna masaj,
ve en önemlisi saçın içlerine 5 dakika bir masaj yaptırma olanağınız varsa her gün çok rahatlarsınız.

acil demokrasi

pencere
çok eski yıllardan muhteşem bir bulutsuzluk özlemi eseridir;
ayrıca bağırmak haktır da, acil demokrasi!!! demokrasi ekmekten ve sudan daha yaşamsal bir ihtiyaçtır. bu geçtiğimiz zor günlerde bile hala bunu anlayamadıysak, daha da zor dönemler bekliyoruz hepimizi. neyse artık o zaman anlarız.

bugünlerde nüksetti başım yine
sağa çarptım sola çarptım habire
her yanım yara bere içinde kalbim
hava bedava, su pet şişelerde
hür demokratik
parlamenter sistemde...

olağanüstü haller
geçiş dönemleri
sıkıyönetimler
'şimdi sırası değil'ler
fikir suçları
idam cezası
141-142
adalet mülkün temeli

çelişkiler keskinleşsin diye
böyle mi geçsin ömrüm?

acil demokrasi!!!

radyasyon meselesi
ateistler, yeşiller
hor görülen cinsler
nesli tükenen kaplumbağalar
84. madde
beni ilgilendirmez
varlığım varlığına
armağan olmuş ilkokulda

çelişkiler keskinleşsin diye
böyle mi geçsin ömrüm?

acil demokrasi!!!

bende bir resmin var yüzüme bakmıyor

pencere
nazan öncel'in ''geceler kara tren'' şarkısında geçen muhteşem saptamadır;

göğsümden içeri yokluğun sızıyor
bir demlik çayım var
tütünüm de geçiyor

duvarlara yazdığım her cümle ağlıyor
evlerin ışıkları tek tek sönüyor
bu ev bu nağmeler peşimi bırakmıyor

kollarım seni ister
geceler yine seni
ne baharın tadı var ne de yazın sevgili
bir demlik günüm var ömrüm de geçiyor

hiç mi aslı yok bunun
bu asılsız yüzlerin
dudağımdan geçtin
gözlerin yakmıyor
vazgeçsen olmuyor ölsen olmuyor...

döllenmenin keşfi

pencere
başlık hormonlardan beyni yanan bir ergen oğlan başlığı değildir. dünya emekçi kadınlar günü hasebiyle, anaerkil toplumdan, ataerkil topluma geçişte bilimsel bir kadın talihsizliği üzerine var sayılan hipotezi paylaşmak isterim.

tarım toplumuna geçişten önce bir dönemde, üreme yolunda insanlar erkeğin dölleme rolünün farkında değildi. üreme, kadının regli döneminde kanaması bittikten sonra oluşan bir süreç sanılmaktaydı. bu sayede kadının yaratıcı bir gücü olduğu, insanın kadın kanıyla oluştuğu kanısı hakimdi.
o dönem kadınların birden çok erkekle cinsel ilişkiye de girdiği göz önünde bulundurulduğunda ortada babalık diye bir mefhum yoktu.

daha sonrasında tarım toplumuna geçilmesiyle, insanlık mal biriktirmeyi keşfetti. mal biriktirmek, gücün belli sınıflar elinde toplanması demekti. üremede erkek döllenmesinin rolü de keşfedilmişti. zaten erkek devlet, erkek tanrı'nın yaradılışı da bu döneme rastlar.

sonrası, günümüze kadar ulaşan savaşlar ve kadın mübadeleleri tarihidir.

bu ahval ve şerait içinde, kurtuluşa olan devrimci inancımla, tüm kadın yazarlarımızın, dünya emekçi kadınlar gününü kutlarım.

dünya

pencere
çoook çook eski yıllardan, mesajları gayet sağlam ve yerinde güzel bir nazan öncel şarkısıdır;

oku, oku, oku işçi ol, güzel bir günde niyazi ol...

alınma dünya, salınma dünya, elimde olsa gelmezdim dünya...

aşk da çevreye uyar

pencere
güzel bir metin altıok şiiridir;

sevgilim aşk da çevreye uayr,
susuzluk kaktüsü dikenle kaplar.

bak bazı kadınlar kaçmaz çorapların
uzun bacakları olmuşlar.

ve bazı giysiler içinde çalımla
merdivenden iniyor adamlar.

çocukların gül dudağında
zift gibi yapışkan kara sakızlar.

öyle yalnızız ki bu panayırda
sevgimiz durmadan bir taşı ovar.

sevgilim aşk da uyar çevreye
ve kendine parlak bir yalan arar.

bu gece son gecemiz

pencere
şarkının gerçek adı ''at kadehi elinden'' olsa da halk arasında ve benim tarafımda ''bu gece son gecemiz'' olarak bilinen güzel şarkıdır.

bugünkü hastane nöbetimde hiç kimseye anlatamayacağım kadar acı bir drama şahit oldum. ben eski ve kötü bir şairim. işim kötü de olsa dramlar anlatmak aslında. fakat işte insan yaşamında düşmanını bile anlatıp üzmeye kıyamacağı acılarla karşılaşıyor bazen.

''son, veda, ayrılık'' gibi sözcükleri lugattan çıkartmak kolay olsa da yazık ki yaşamdan çıkartmak mümkün değil. bunu anladığınızda büyümüş oluyorsunuz ki, bu hiç de iyi bir halt değil. bu sözcüklerin yaşamda var olması bile yaşamaktan nefret etmek için kocaman bir neden.

neyse efendim, tekrar şarkıya gelelim. gönül yazar'ın muhteşem söylediği şarkıdır. gerçi gönül yazar hanımefendi, değil bu kadar güzel bir şarkı söylemeyi yedi sülaleme bile sövse şiir gibi dinlerim.
ruhu şad olsun.

dolu dolu içerdik kadehlerde aşkı biz
güneş bize doğardı ne mutluyduk ikimiz
at kadehi elinden bin parçaya bölünsün
dökülsün meyler yere hâtıralar gömülsün...

scarface

pencere
brian de palma'nın yönettiği bir film olsa da, brian de palma filmidir diyemiyorum. bu palma özünde mayası sağlam bir heriftir. fakat kendine özgü bir tarz tutturacağına, kendisini bir gün capolla sanar ertesi gün scorsese.
filmin öyküsü çok iyidir ve oliver stone'a aittir. sanırım film boyunca stone'nin filme dokunuşları filmin, iyi bir iş olmayı ıskalamasını önlemiştir. başta al pacino olmak üzere bütün oyunculuklar bu evren üzeri sanatçılıklardır. mutlaka orjinal diliyle izlemenizi öneririm.

tony soprano

pencere
beyaz camda muhteşem aktör james gandolfini canlandırılmış efsane karizmada ve ruh gelgitlerinde karakterdir. ah bee gandolfini ağabey ne vardı bu kadar erken hakka yürüyecek. az kendine baksaydın olmaz mıydı. bu vesileyle ustamızın mezarına nurlar yağmasını dilerim.

erkeğini adam eden kadın

pencere
freud'un, elektra kompleksiyle ilgili olduğunu düşündüğüm sorunsal. freud'a göre kız çocuğu babasına aşk derecesinde hayrandır. babası alkolik, kumarbaz, işsiz gibi toplumsal yanlışlar içindeyse babasının bu durumundan bile kendisine rakip olarak gördüğü annesini sorumlu tutar. ve o kız çocuğunun büyüdüğü zaman babasının sorunlarını taşıyan bir adama aşık olması kuvvetle muhtemeldir. bu kadını, annesinin başaramadığı insanı düzeltme hissi güdüler. ve mutlaka ki başarısız olur. bu kısır döngü nesiller boyu gider.

kimse kimseyi ''adam etme'' üstenciliği ve hatta belki de bencilliğiyle adam etme şansına erişemez. hatta kendi psikolojik travmalarını aşk sanarak kimse kimseye doğru yoldaşlık edemez. ancak insanlar, hayatın daha çok farkına vararak, emeğe dayalı bir sevgiyle yaşam içinde birbirlerini ilerletebilirler.
75 /