confessions

pencere

βετεράνος♛  · 18 Şubat 2019 Pazartesi

  1. toplam giri 1284
  2. takipçi 16
  3. puan 32591

gecenin şiiri

pencere
Pencerede saksılarım var benim de;
Kurulmuş asma bahçem göğün maviliğinde
Acep neden sade yaz günleri taşır
Bir demet çiçek gibi sevgilim.
Çiçekli bir şemsiye elinde?

Ah! Güzel şeyler düşünmeme rağmen
Muttasıl ağlamak geliyor içimden.

Oktay Rifat

boris johnson

pencere
ingiliz emperyalizmi dünyada bildiğim en büyük düşmanlarımdan olsa da hayranlığımı kazanmış bir kurumdur. planları hep yüz yıllıktır ve yol yol işler genelde. tıkandığı anlarda kıvrak zekalarıyla esnerler de. rus emperyalizmi kadar katı, abd emperyalizmi gibi gevşek değillerdir.

hep de dünyanın en zeki halkının ingiliz halkı olduğunu düşünmüşümdür. dünya sanatına kattıkları, ince espiri yetenekleri ve kumaş ürünü kaliteleri bu zekaya örnek göstermeye yeter de artar bile.

malum ab'den çıkış oylamasında herkes artık britanya yarrağı yedi diye bağırırken ben temkinliydim. bu dünyanın en tehlikeli emperyalizminin halkların canına ot tıkayan yeni bir yüz yıl tasarladıkları endişesindeydim. fakat bugünkü her şeyin geri sarışından görüyorum ki çok yanılmışım. yakın zamanda bunun, trump'ın bir de bizimkinin haylı huylu testesteron gürültüsünden kurtulacak dünya.

tanım: iki koyun verip güddürmeyeceğim tipini sktiğimdir.

gecenin şiiri

pencere
Yanyana Dalgınlık - Melih Cevdet Anday

Gözlerine bakıyorum
Denizden çıkarılmış bir tabaktaki kuş resmi
Dağınık köy evleri gibi orda burda
Sepetteki sümbül soğanı gibi gölgeli

Yüreğimiz öylesine aşmış ki düşüncemizi
Yarışı başlatan tabanca sesi gibi
Dudaklarımız koşuya çıktıktan sonra
Duyuyoruz söylediklerimizi

melih cevdet anday

pencere
dünyada geçirdim çocukluğumu
insanlardan eşya yaparlar
kırmızı bir orman iki boyutlu
kendi başına yağardı kar.

gör ki, öldüğümde bilmedim,
elimde bunca sözcük kaldı,
nerde geçecek benim erginliğim
bu dünya bir daha olmalı.

bir dünya daha olmalı, burada
bir yerde, o kadar yakın ki,
seslensem duyulacak belki,
belki başladım onu yaşamaya.

muhteşem dizelerinin yazarıdır.

döneceğim

pencere
güzel bir melih cevdet anday şiiridir;

döneceğim

ı.

dağıtır saçlarını ve yalvarıp uzaktan
mavi bir iklim gibi çağırır beni sesin,
tertemiz göklerinde dal dal erguvan açan
rüyalarıma ışık ve özlem serpmektesin.

ıı.

bir mayıs sabahını yaşayacak böcekler
çılgın karanfillerle dolacak yeşil saksın,
ve sen bir fidan gibi yeşermiş olacaksın,
serin, çakıl yollarda kuşlar birikecekler.

ıslık çalmak

pencere
güzel bir melih cevdet anday şiiridir.

balıklar için deniz lazım,
sevişmek için işsiz olmak
ve geceleri yatakta
duymamak için tabanların sızısını
zengin olmak lazım.
halbuki ıslık çalmak için
birşey lazım değil.

ahh be melih hocam. sen ıslık çalmak için bir şey çalmak lazım değil demişsin de bu zamanda mangal gibi yürek de lazım. kürtçe ıslık çaldıkları için onlarca yılla yargılanan zamanlar içindeyiz zira

giderayak

pencere
muhteşem sitemkar sorularla dolu bir orhan veli şiiridir;

handan, hamamdan geçtik,
gün ışığında hissemize razıydık;
saadetinden geçtik,
ümidine razıydık;
hiçbirini bulamadık;
kendimize hüzünler icadettik,
avunamadık
yoksa biz...
bu dünyadan değil miydik?

güneş

pencere
az bilinen bir orhan veli şiiridir;

ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda o dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak: vurmada nabzı ruhun.

yarasalar duyurmada bana
kanatlarının ihtizazını.
şimdi hep korkular benden yana
bekliyor sular, açmış ağzını.

ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda dağılmayan sükûn.
ölmedim lâkin, yaşamaktayım
dinle bak vurmada nabzı ruhun.

siyah ufuklarin arkasında
seslerle çiçeklenmede bahar
ve muhayyilemin havasında
en güzel zamanın renkleri var.

ölmedim hâlâ.. yaşamaktayım.
dinle bak: vurmada nabzı ruhun!
ah aydınlıklardan uzaktayım
kafamda o dağılmayan sükûn.

ruhum ölüm rüzgarlarına eş,
ışık yok gecemde, gündüzümde.
gözlerim görmüyor... lâkin güneş
o her zaman, her zaman yüzümde.

gün olur

pencere
aynı zamanda dahi bestecimiz zülfü livaneli tarafından da müziğe uyarlanmış güzel bir orhan veli şiiridir;

gün olur, alır başımı giderim,
denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
şu ada senin, bu ada benim,
yelkovan kuşlarının peşi sıra.
dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
çiçekler gürültüyle açar;
gürültüyle çıkar duman topraktan.

hele martılar, hele martılar,
her bir tüyünde ayrı bir telaş!

gün olur, başıma kadar mavi;
gün olur, başıma kadar güneş;
gün olur, deli gibi...

sabaha kadar

pencere
çok haklı tespitleri olan bir orhan veli şiiridir;

şu şairler sevgililerden beter;
nedir bu adamlardan çektiğim?
olur mu böyle, bütün bir geceyi
bir mısranın mahremiyetinde geçirmek?

dinle bakalım, işitebilir misin
türküsünü damların, bacaların
yahut da karıncaların buğday taşıdıklarını
yuvalarına?

beklemesem olmaz mı güneşin doğmasını
kullanılmış kafiyeleri yollamak için,
kapıma gelecek çöpçülerle,
deniz kenarına?

şeytan diyor ki: "aç pencereyi;
bağır, bağır, bağır; sabaha kadar."

karşı

pencere
az bilinen bir orhan veli şiiridir;

gerin, bedenim, gerin;
doğan güneşe karşı.
duyur duyurabilirsen,
elinin kolunun gücünü,
elle güne karşı.

bak! dünya renkler içinde!
bu güzel dünya içinde
sevin sevinebilirsen,
insanlığın haline karşı.

durmadan işleyen saatlerde
dişli dişliye karşı;
dişlilerin arasında,
güçsüz güçlüye karşı.
herkes bir şeye karşı.
küçük hanım, yatağında, uykuda,
rüyalarına karşı.

gerin bedenim, gerin,
doğan güne karşı.

dalga

pencere
muhteşem bir orhan veli şiiridir;

mesut sanmak için kendimi
ne kâğıt isterim, ne kalem;
parmaklarımda cıgaram,
dalar giderim mavisinden içeri
karşımda duran resmin

giderim, deniz çeker;
deniz çeker, dünya tutar.
içkiye benzer bir şey mi var,
bir şey mi var ki havada
deli eder insanı, sarhoş eder?

bilirim, yalan, hepsi yalan;
taka olduğum, tekne olduğum yalan;
suların kaburgalarımdaki serinliği,
iskotada uğuldayan rüzgâr,
haftalarca dinmeyen motor sesi,
yalan.

ama gene de,
gene de güzel günler geçirebilirim;
geçirebilirim bu mavilikte,
suda yüzen karpuz kabuğundan farksız,
ağacın gökyüzüne vuran aksinden,
her sabah erikleri saran buğudan,
buğudan, sisten, aşktan, kokudan...

ne kâğıt yeter ne kalem,
mesut sanmam için kendimi.
bunların hepsi...hepsi fasafiso.
ne takayım, ne tekneyim.
öyle bir yerde olmalıyım,
öyle bir yerde olmalıyım ki,
ne karpuz kabuğu gibi,
ne ışık, ne sis, ne buğu gibi...
insan gibi.

ölüme yakın

pencere
benim en sevdiğim orhan veli kanık şiiridir;

akşamüstüne doğru, kış vakti;
bir hasta odasının penceresinde;
yalnız bende değil yalnızlık hali;
deniz de karanlık, gökyüzü de;
bir acaip, kuşların hali.

bakma fakirmişim, kimsesizmişim;
-akşamüstüne doğru, kış vakti-
benim de sevdalar geçti başımdan.
söhretmiş, kadınmış, para hırsıymış;
zamanla anlıyor insan dünyayı.

ölürüz diye mi üzülüyoruz?
ne ettik, ne gördük şu fani dünyada
kötülükten gayrı?

ölünce kirlerimizden temizlenir,
ölünce biz de iyi adam oluruz;
şöhretmiş, kadınmış, para hırsıymış,
hepsini unuturuz.

deniz kızı

pencere
muhteşem bir orhan veli şiiridir;

denizden yeni mi çıkmıştı, neydi;
saçları, dudakları
deniz koktu sabaha kadar;
yükselip alçalan göğsü deniz gibiydi.

yoksuldu, biliyorum
-ama boyna da yoksulluk sözü edilmez ya-
kulağımın dibinde, yavaş yavaş,
aşk türküleri söyledi.

neler görmüş, neler öğrenmişti kim bilir.
denizle boğaz boğaza geçen hayatında!
ağ yamamak, ağ atmak, ağ toplamak,
olta yapmak, yem çıkarmak, kayık temizlemek...
dikenli balıkları hatırlatmak için
elleri ellerime değdi.

o gece gördüm, onun gözlerinde gördüm;
gün ne güzel doğarmış meğer açık denizde!
onun saçları öğretti bana dalgayı;
çalkalandım durdum rüyalar içinde.

yaşıyor musun

pencere
az bilinen bir orhan veli şiiridir;

takmaya çalışırken kuyruğunu
birlikte yaptığımız şeytan uçurtmasının
görürdüm çırpınırdı ufacık kalbin.
hatırımdan bile geçmezdi
sana duyduklarımı söylemek.
acaba hala yaşıyor musun?
17 /