şafilerde galiba emin değilim ama karşı cinsle temas olursan abdest bozuluyor diye biliyorum böyle bir durumdan dolayı ise sorun yapmam sonuçta kadının dini inancı ile alakalıdır diye düşünürüm. onun dışındakilerin ise acilen şifalara kavuşmalarını dilerim.
bundan yaklaşık 3-4 yıl önce inci de çok takılıyordum. silinen entry ler kimin aklına geldiyse "annesi or*spu olanlar bu başlık altında toplanıyor" isimli başlığa gidiyordu. istemsizce anneniz garip bir isim alıyordu. ban yemek bu durumdan iyidir galiba.
izlediğim 3 anime var zaten.
ilk izlediğim anime olarak sword art online
ikincisi tabii ki klasik ama death note
üçüncüsüde code geass abim ben böyle bir anime görmedim hani aşırı hoşuma gitti illa ki daha iyileri vardır ama bu nedir ya
ilk izlediğim anime olarak sword art online
ikincisi tabii ki klasik ama death note
üçüncüsüde code geass abim ben böyle bir anime görmedim hani aşırı hoşuma gitti illa ki daha iyileri vardır ama bu nedir ya
blog takip eden kitle hala kaldı mı? yani her zaman düşünmüşümdür blog kurmayı, bilgilerimi, yazılarımı paylaşmayı lakin fazla kişiye duyuramayacağım için girişmediğim bir olaydır
bunun yanı sıra kimi ağızlarda "elinin hamuruyla" diye de geçer. şaşkınlık verici bir durum
ilk emri oku olan bir kitabın sizce de ülkemizde çok net anlaşılmaması doğal değil mi?
emir - toplum uyumu +9 türk halkı parlıyor
emir - toplum uyumu +9 türk halkı parlıyor
kendi mesleğim alanında en iyisi, en üstü olmak. ha olabilir miyim bilemem ama bunun için çalışacağım.
ev, araba, evlilik hayal edenler için de şunu düşünüyorum "kardeşlerim zaten bunlar olması gereken şeyler, bunların hayalini kurmayın daha üst düzey şeyler düşünün"
ev, araba, evlilik hayal edenler için de şunu düşünüyorum "kardeşlerim zaten bunlar olması gereken şeyler, bunların hayalini kurmayın daha üst düzey şeyler düşünün"
Yazdıklarına tamamen katılıyorum.
adını hatırlayamadım lakin ufak bir araştırmayla bahsedeceğim kitabı bulabilirsiniz.
dönemin hamam oğlanı tarafından yazılıp günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmiş bir kitap vardı. Orda osmanlı'da ki oğlanların nasıl yaşadığını, neler yaptığını, kimlere hizmet verdiği bir hamam oğlanı tarafından yazılmıştı. ayrıca anadolu köylerinde hemen her varlıklı ağanın, insanın bir oğlanı olduğunu da duymuştum.
bunların dışında ilk entry de ki görselin iran'a ait olması lazım ama tam emin değilim.
adını hatırlayamadım lakin ufak bir araştırmayla bahsedeceğim kitabı bulabilirsiniz.
dönemin hamam oğlanı tarafından yazılıp günümüze kadar sağlam bir şekilde gelmiş bir kitap vardı. Orda osmanlı'da ki oğlanların nasıl yaşadığını, neler yaptığını, kimlere hizmet verdiği bir hamam oğlanı tarafından yazılmıştı. ayrıca anadolu köylerinde hemen her varlıklı ağanın, insanın bir oğlanı olduğunu da duymuştum.
bunların dışında ilk entry de ki görselin iran'a ait olması lazım ama tam emin değilim.
peşinden koşulması.
hoş bu cinsiyet ayırt etmez kim peşinden koşulmasını sevmez ki?
hoş bu cinsiyet ayırt etmez kim peşinden koşulmasını sevmez ki?
sivil, gizli polis falan desem diyemiyorum ekip arabasıyla geziyor.
Ne ayak bu adam?
Ne ayak bu adam?
5-6 yaşlarında babama kızıp bir elimde resim defterim, diğer elimde yorganım evden kaçma girişimimin kapının önünde geçen şu diyalogla son bulması
- nereye gidiyorsun lan?
- bu evden gidiyorum!
- kalk s*ktir git odana
ev meclis başkanı babamın asi isyancı bana karşı bu tepkisi ve benim evden kaçma operasyonumun başarısız olması.
- nereye gidiyorsun lan?
- bu evden gidiyorum!
- kalk s*ktir git odana
ev meclis başkanı babamın asi isyancı bana karşı bu tepkisi ve benim evden kaçma operasyonumun başarısız olması.
hikayesi gözlerimi doldurmaya yeten bir şiirdir.
Ey saçları “alagorsan” kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topal diye.
Bir sorsana o topallık bana nereden hediye ?
Sen Şişli'de dans ederken her gece gündüz,
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dans ederken bizler savaştık .
Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben
Neyim? Bir hiç... İşe güce yaramaz topal...
Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur,
Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.
Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan
Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
Dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...
Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harp ederken yedim kurşunu.
Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki... Şehit canımız
Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz;
Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!..
Gerçi salonlarda senin “yıldız”dı adın,
Hakikatte fahişesin ey alçak kadın!
Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
Omuzun da neden seni fuzuli çeksin?
.........................................
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
1926
Hüseyin Nihal Atsız
Ey saçları “alagorsan” kesik hanım kız!
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Bacağımla alay etme pek topal diye.
Bir sorsana o topallık bana nereden hediye ?
Sen Şişli'de dans ederken her gece gündüz,
Biz ötede ne ovalar, çaylar, ne dümdüz
Yaylaları geçtik, karlı dağları aştık;
Siz salonda dans ederken bizler savaştık .
Ey dudağı kanım gibi kıpkırmızı kız,
Gülme öyle bana bakıp sen arsız arsız!
Olan işler dimağını azıcık yorsun!
Biliyorum elbisemle eğleniyorsun;
Biliyorum baldırını o kadar nazla
Örten bir tek ipek çorap kıymetçe fazla
Benim bütün elbisemden... Hatta kendimden...
Biliyorum: Çünkü bugün şu dünyada ben
Neyim? Bir hiç... İşe güce yaramaz topal...
Sen sağlamsın, senin hakkın, dünyadan zevk al:
Çünkü orda düşmanlarla boğuşurken biz
Siz muhteşem salonlarda şarap içtiniz!
Ey gözünün rengi bana yabancı güzel,
Her yolcunun uğradığı ey hancı güzel!
Sen yabancı kucaklarda yaşarken her gün
Yapıyorduk bizde kanla, barutla düğün.
Sen o sıcak odalarda cilveli, mahmur
Dolaşırken... Biz de tipi, fırtına, yağmur,
Kar altında kanlar döktük, canlar yıprattık;
Aç yaşadık, susuz kaldık, taşlarda yattık.
Sen açılmış bir bahardın, biz kara kıştık;
Bizden üstün ordularla böyle çarpıştık...
Gülme öyle bana bakıp pek arsız arsız
Sen ey dışı güzel, fakat içi çamur kız!
Sana karşı haykıranı, mecbursun dinle;
Bugün hesap göreceğiz artık seninle:
Ben cephede geberirken, geride vatan
Aşkı ile bin belalı işe can atan
Anam, babam, karım, kızım, eziliyorken
Dağlar kadar yük altında... gel, cevap ver, sen
Bana anlat, anlat bana, siz ne yaptınız?
Köpek gibi oynaştınız, fuhşa taptınız!
Anavatan boğulurken kıpkızıl kanda
Yalnız gönül verdiniz siz zevke, cazbanda...
Ey nankör kız, ey fahişe unutma şunu:
Sizin için harp ederken yedim kurşunu.
Onun için topal kaldı böyle bacağım,
Onun için tütmez oldu artık ocağım.
Nazlı nazlı yatıyorken sen yataklarda
Sallanarak ölü kaldık biz bataklarda.
Kalbur oldu süngülerle çelik bağrımız,
Bu amansız boğuşmada öldü yarımız,
Ya siz nasıl yaşadınız? Bizim kanımız
Size şarap oldu sanki... Şehit canımız
Güya sizin mezenizdi! Yiyip içtiniz;
Zıpladınız, kudurdunuz arsız, edepsiz!..
Gerçi salonlarda senin “yıldız”dı adın,
Hakikatte fahişesin ey alçak kadın!
Ey allıklı ve düzgünlü yosma bil şunu:
Bütün millet öğrenmiştir senin fuhşunu.
Omuzun da neden seni fuzuli çeksin?
.........................................
Kinimizin şiddetiyle gebereceksin!..
1926
Hüseyin Nihal Atsız
dudakları ve gözleri
çevresini çingenelerin sardığı pazar alanı denilebilir. iki adım atmaya gelmiyor, hemen yapışıyorlar.