confessions

kafatascihumanist

Yazar  · 25 Ekim 2017 Çarşamba

  1. toplam giri 49
  2. takipçi 4
  3. puan 1218

bükreş

sophos
Romanya'nın başkenti.
Aşık olduğum şehir.
(rumence:bucureşti)
Barok mimarisi ve büyük bulvarlarıyla güzel şehir.
sokak köpeği sayısı fazla olup sokak köpekleriyle baş etmeye çalışıyor.
eski ve yeni şehir olarak ikiye ayrılır.

mahmut esat bozkurt

yazarimsi
atatürk'ün en yakınlarından biridir, yıllarca adalet bakanlığı yapmıştır. türk devriminde fikirleri önemli yer tutar. türkiye cumhuriyeti'nin hukuk sisteminin temellerini atmış, hepimizin bildiği medeni kanunu bize göre uyarlayan kişi de yine kendisidir.

ayrıca bozkurt lotus davasını kazanarak türkiye cumhuriyeti'nin uluslararası düzeydeki ilk hukuksal başarısını kazanmıştır.

ırkçılık

yazarimsi
Irkçılık denince insanların aklına neden kafatası ölçmek, kendi ırkından olmayan herkesin ölmesini istemek gibi şeyler geliyor anlamış değilim. Bana göre ırkçılık şudur:

türk ırkının bilim, sanat, ekonomi, askeri vs akla gelebilecek tüm alanlarda diğer ırkların önüne geçmesi için çalışmak. tarihteki başarılarımızla övünmek ve onlardan ders çıkarmak. gelecek nesillere övünebilecekleri yeni başarılar bırakmaktır. Elbette kendi ırkımın çıkarlarını daha fazla önemserim bu doğaldır.

Asıl bütün insanları eşit görmek saçmalıktır. Bir insan neden kendini bir Arapla bir görür de kendini aşağılar?

Bir insanın dili Türk fikri türk olduktan sonra o insan benim için türk'tür. Ayrıca burada ırkçılık hastalıktır falan diyenlerin çoğu Atatürkçü geçiniyordur buna eminim. Atatürk'ün Türk ırkını yücelten onlarca sözü vardır. Ziya Gökalp'i fikir babası olarak görür. Atatürk Türkçüdür (birilerine kabullenmesi zor gelebilir)
3

ismet inönü'nün kulaklarının ağır işitmesi

yazarimsi
ismet inönü bir topçu subayıdır. tıpkı o yetiştiği nesildeki subaylar gibi ömrü cephelerde geçmiştir. sürekli top sesi duymaktan kulakları hasar görmüştür. ülkesine, milletine hizmet için.

bunu asıl açmamın nedeni kendini bilmez asalakların ismet inönü'yle sağır diye dalga geçmeleri. bu adamlar hakkında konuşurken haddini bilmeli herkes. bizim götümüz rahat görsün diye ömürleri savaşlarda geçmiş kişiler bunlar. siyaset adamlığını sevmeyebilirsiniz, ama bu size böyle bir konu hakkında dalga geçme hakkı vermez.

ben seni neden mi sevdim

yazarimsi
Atilla İlhan'ın harika şiiri:


'Ben seni bir okyanusun derinliğinde buldum da sevdim
Parlak bir inciydin benim için
Paha biçilmez bir inci
Ben seni soğuk ve yağmurlu bir günde
Seni düşünürken gülüşündeki sıcaklığın içime dolup da
Beni sardığı bir anda sevdim
Seni sadece selvi boyun, siyah saçların ya da kara gözlerin
Güzel bir yüzün var diye değil
Fikirlerinle, konuşmandaki güzelliğin ve benim o kor halde yanan yüreğimle sevdim
Ben seni derinden ve hissederek sevdim
Her kalp atışımda vücudumun dört bir köşesine yayıldığını
Beni sardığını her nefes alışımda ciğerlerime işlediğini bilerek sevdim
Seni kış gecelerinin o soğuk yatağında birlikte uyuyup beni ısıttığın
Yaz sıcağında uyuyamayıp sıkıntılarım olduğun
Ve rüyalarımda buluştuğumuz gecelerde sevdim
Seni ellerinden tutup kanımın kaynadığı
Kalbimin yerinden fırlayacağını hissettiğim anlarda
O ıslak dudaklarınla beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Ben seni o sensiz anlardaki boş ve değersiz geçen dakikalarda
Kayıp zamanlarımızda, seni arayıp bulamadığım
Çaresizlik içinde olduğum, içki sofralarını dost bildiğim anlarda sevdim
Sen ne kadar uzak olsan da,
Aramızdaki kilometreler nasıl çoksa
Ben de seni o kadar yoğun ve o denli çok sevdim
Seni kalbimde yanan ateşin ile
Zihnimde oluşan hayallerin o ay parçası çehrenle
Bana derinden bakan o gözlerindeki ışıltıyı göreceğim anları beklerken
Kalbimin yanıp tutuştuğu anlarda
Gelip o bu ateşi alevlendirerek
Bana sarılarak beni sevdiğini söyleyeceğin anları düşünerek sevdim
Korkuyorum!
Hak ettiğin mutluluğu sana verememekten korkuyorum.
Seni, beni sevdiğinden fazla sevememekten korkuyorum.
Senin sevgine layık olduktan sonra başkaları tarafından o sevgiyi kaybetmekten korkuyorum.
Seni kazandım derken kaybetmekten korkuyorum.
Aramızdaki maneviyat haricindeki uçurumlardan korkuyorum.
Senin kalbini daha fazla kırmaktan korkuyorum.
O temiz ve masum gözyaşlarını daha fazla akıtmaktan korkuyorum.
Evet korkuyorum;
seni kaybetmekten, seni daha fazla üzmekten
Sana kendimi ifade edememekten korkuyorum.
Ya da yanlış anlaşılmaktan korkuyorum.
Uçurumun kenarında yalnız kalmaktan korkuyorum.
Dostluğuna doyamadan uluorta yalnız kalmaktan korkuyorum.
Yüreğimdeki o ince sızının bir gün çoğalmasından ve beni sarmasından korkuyorum.
Sevgi denen güzelliğinin bir gün beni terk etmesinden korkuyorum.
Dostluğun ölüp yerine nefretin yeşermesinden korkuyorum.

Tanrının varlığına ihtiyaç duyulması

yazarimsi
Kendimizden daha güçlü bir varlığa sığınmak zorunda hissettiğimiz için mi? Yüce bir yaratıcı tarafından yüce bir amaç uğruna yaratıldığımızı düşünerek hem kendimize hem hayata anlam yüklemek için mi? Yoksa bu dünyada bir başarı elde edemediğimiz, adımızı hatırlayan son kişi öldüğünde hiç yaşamamış gibi olacağımızı bildiğimiz için sonsuz bir ahiret hayatıyla kendimizi avutmak için mi?

geri gelen mektup

yazarimsi
Hüseyin Nihal Atsız öğretmenlik yaptığı dönemde aynı okulda öğretmenlik yapan bir kadına aşık olur. Atsız kendini bu kadına iyice kaptırır ve artık dayanamayarak Bir şiir yazar ve sevdiği hanımın dolabına koyar. Sevdiği hanım ise zarfı bulduğunda Nihal Atsız'dan olduğunu anlayarak, zarfı açmadan, mektupta ne olduğunu merak etmeden, olduğu gibi Nihal Atsız'a geri verir. Bu olay üzerine Nihal Atsız geri gelen mektup şiirini kaleme alır:

Ruhun mu ateş, yoksa o gözler mi alevden?
Bilmem bu yanardağ ne biçim korla tutuştu?
Pervane olan kendini gizler mi hiç alevden?
Sen istedin ondan bu gönül zorla tutuştu.

Gün, senden ışık alsa da bir renge bürünse;
Ay, secde edip çehrene, yerlerde sürünse;
Her şey silinip kayboluyorken nazarımdan,
Yalnız o yeşil gözlerinin nuru görünse...

Ey sen ki kül ettin beni onmaz yakışınla,
Ey sen ki gönüller tutuşur her bakışınla!
Hançer gibi keskin ve çiçekler gibi ince
Çehren bana uğrunda ölüm hazzı verince
Gönlümdeki azgın devi rüzgarlara attım;
Gözlerle günah işlemenin zevkini tattım.
Gözler ki birer parçasıdır sende İlahın,
Gözler ki senin en katı zulmün ve silahın,
Vur şanlı silahınla gönül mülkü düzelsin;
Sen öldürüyorken de vururken de güzelsin!

Bir başka füsun fışkırıyor sanki yüzünden,
Bir yüz ki yapılmış dişi kaplanla hüzünden...
Hasret sana ey yirmi yılın taze baharı,
Vaslınla da dinmez yine bağrımdaki ağrı.
Dinmez! Gönülün, tapmanın, aşkın sesidir bu!
Dinmez! Ebedi özleyişin bestesidir bu!
Hasret çekerek uğruna ölmek de kolaydı,
Görmek seni ukbadan eğer mümkün olaydı.

Dünyayı boğup mahşere döndürse denizler,
Tek bendeki volkanları söndürse denizler!
Hala yaşıyor gizlenerek ruhuma 'Kaabil'
İmkanı bulunsaydı bütün ömre mukabil
Sırretmeye elden seni bir perde olurdum.
Toprak gibi her çiğnediğin yerde olurdum.

Mehtaplı yüzün Tanrı'yı kıskandırıyordur.
En hisli şiirden de örülmez bu güzellik.
Yaklaşması güç, senden uzaklaşması zordur;
Kalbin işidir, gözle görülmez bu güzellik...

burjuvaziye ihtiyacımız olmadığı gerçeği

sadist penguen
özellikle türkiye'nin vizyonsuz ve dünyada görebileceğiniz en gerici burjuvazisi için geçerli durum.

*kendi çıkarıları için eğitim sistemi ile kafalarına göre oynamaları.
-milyonlarca genci acımasızca rekabet haline sokup ailelerinin övgü yada utanç malzemesi haline getirmesini sağlamak.
-açtıkları dershane yada her ne şekilde adlandırılıyorsa başarılı olmak, diğerlerinin önüne geçmek için o kurumlara tonla para gömmemizi sağlamak için bize bunu zorunlu kılan politikalara finansman sağlamaları(özellikle cemaatler).
-özel üniversiteler açarak, devlet üniversitelerindeki kaliteli hocaları kendi üniversitelerine çekerek, kendi asalak veletlerine iyi bir eğitim ortamı sağlamaları.
-bunun yanında birçok insanın ilgisini çeken bu hocalardan eğitim almak isteyen insanlara bu hocalardan gelecek eğitimi para karşılığı satarak eğitimi bir ticarete dönüştürmeyi başarmaları.
-ancak parası olamayan insanlar, ortalama üstü bir devlet üniversitesini kazandığında eski eğitim kalitesinin çoğunun burjuvazi tarafından çalındığının farkında olacaklar. eski köklü üniversitelerini bazıları sadece isim olarak kalmış olacak.

*ülkenin bağımsız olarak kendi üretebileceği alanlara yatırım yapmaktan çok kâr getirebilecek alanlara odaklanmaları.
-inşaat sektörü: ülkemizin her yerlerine bina dikmelerini en önemli sebebi tabii ki kâr. burjuvazi ve hükümetleri, türkiye ekonomisini neredeyse tamamını inşaat sektörüne endeksli hale getirdi. tipik arap kafası olarak bilirsiniz ki onlarda çöle bina dikmeyi severler. böyle güzel güzel isimler bulurlar brooklyn mi dersiniz emar mı dersiniz artık iğreniyorum. milliyetçiler bunlara hiç ses çıkarmaz ama biz bu tür iğrenç yabancı isimlerin ülkemizde bulunmasına karşıyız. tamamen.
-her yere beton dikilip yeşilin darmadağan edilmesi. insanların dışarıda nefes almak yerine avm'lerde aptal aptal yabancı mağazalarda alışveriş manyaklığına teşvik edilmesi.
-istanbul'un içinin dışına taşması. yerel-yabancı burjuvazi ve hükümetleri daha çok kâr elde edebilmek için, bazıları taşımacılık masraflarından kurtulmak için diğerleri de buraya iş için gelen insanlara daha fazla borç altında bırakarak bu kadar yaptıkları binaları birilerine satabilmek için istanbul patlıyor. her şey kâr.

*işçi ve emek düşmanı olmaları.
-zaten en temel sorunlardan biri burjuvazi bizi yani çalışan ve gelecekte çalışacak olan insanları olabildiğince sömürmeye çalışır.
-esnek çalışma saatleri altından günde 8 saat olan çalışma süremizi olabildiğince arttırmaya çalışır.
-kontrata hep işçi düşmanı maddeler koyarlar ve bize dayatırlar. milyonlarca işsiz olduğu şu ülkede başka şansımızı olmadığından kabul etmek zorunda kalabiliriz. işten atıldık mı bizim yerimize çok kolay başkalarını bulabilir.
-kafka'nın böceği gibi yollarda böcek oluruz. her sabah uyan, yola çık, işe git ve eve dön. şanssız olan çoğumuz gibi metrobüslerde, metrolarda saatlerce yol geçiren kafkanın böceğinden farkımızı kalmaz. etrafınıza bakın her yer böcek dolu. toplumsal baskından dolayı, ailesine utanç kaynağı olmamak, patronunu kızdırmamak ve en önemlisi aç kalmamak için böcekleşen insanlarla dolu... özellikle o istanbul metrobüsleri...

*açgözlü olmak, hırslı olmak ve rekabetçi olmak ruh hallerinin övülesi, yüceltilesi erdemler olmasını sağlamaları.
-saçmalık değil mi? her insan böyle değildir, örneğin ben. ama bu özelliklere sahip olan insanlar bu sistemde daha zengin olabilir ama mutlu olur mu bilmem.
-bu özellikle sahip değilseniz zaten sistem birçok yerde bu özellikleri size dayatacaktır, sizi değiştirecektir bunu çok kez deneyecektir. örneğin okul sınavları. basit bir denklem. eğer başarılı olmak istiyorsan(toplum tarafından kabul görmek), zengin olmak istiyorsan(aç kalmamak ve daha çok tüketebilmek) ve mutlu olmak istiyorsan(kadınları-erkekleri etkilemek ve iyi bir gelecek sahibi olmak) başta sınıfındakileri sonra da türkiye genelinde birçok insanı yenmelisin, onları geçmelisin. bunun şirket içinde de benzer denklemini kurabiliriz. dediğim gibi bunu teşvik eder bize sistem. bu ruh hallerine sahip olan insanların elbette hepsi aynı olmaz. çok aşırı derecede bu düşüncelerin etkisinde olan insanlar olduğu gibi daha düşük dozda da bu düşüncelerle harekete edebilirsiniz. bu içinizdeki insanın sisteme ne kadar uyumlu olduğuna göre değişir. ben ayak uyduramadım ve belki çoğu insana göre başarısız biri oldum.

*yer altı ve yer üstü kaynaklarının ve ayrıca üretilen malları kendisi üretmiş gibi onlara sahip olma hakkını kendinde gören asalaklar olmaları.
-linyit ocakları, kömür ocakları vb. sürüyle maden ocağının sahipleri var. kiminmiş, ne ara onların olmuş bu topraklar bizim değil mi? kurtuluş savaşı ile kazandık. sonra birileri çıkıp bunları benim diyor saçmalık. hırsızlık yapmışlar biz fark etmeden geri almamız gerekmiyor mu onları?
-çiftçi üretiyor. çok şey üretiyor. fındık, badem, bal, kayısı, üzüm oooo daha neler neler. ama bunları kendisi satamıyor. çünkü burjuvazi öyle bir düzen kurmuşki üreten bu aracılara para yedirmeden tüm ülke pazarına gönderecek elemanlarla ilişki kuramıyor. tek şansları kooperatifleri de burjuvazi tarafından engellenmeye çalışılıyor. kilosu 5tl fındık geliyor bize 40tl. aracı tonla kâr ediyor. tonla ama önce emeği veren o malı üretmek için zamanını harcayan insan ne elde ediyor? hayatını geçindirebilecek kadar para. saolsun onu veriyorlar şükür mü edelim? hayır!! zaten hayatta kalsın ki ondan daha da süre boyunca yararlansın alsın fındığını ondan koysun kârını satmaya devam etsin. sakın ölmesi! ölürse kâr edeceği sırtından geçinceği bir emekçiyi daha kaybetmiş olur! bunun gibi tonla şey var fındık yerine ne koyarsanız koyun. bunların alayı da türk aracı da türk, emekçi de türk. türk türk'ü sömürüyor! yabancı bile değil! nerede la bu milliyetçiler. bu konularda göremiyorum hiç! varsa yoksa zenginlere tapar, iyi eğitimli elitlere methiyeler düzerler. celal şengör hoca çok yaşa! eskisi gibi iyice köle bir serf olsak toprak ağaları bizi sömürse daha iyi kendisi aristokrat zaten taparız ona!

*insan hayatı, burjuvazi ve hükümetleri için eğer nüfusun ve işsizlik oranın yüksekse düşünülecek en son şeylerden olması.
-maden ocakları özelleştirilsin o kadar ama o kâr hırsından azıcık para ayırıp insanların hayatlarını kurtarabilecek olan önlemler almasın. sonra deriz bizim türk zenginler iyidir ya asıl yabancılar kötü! türk türk'ü öldürür mü hiç! türk'ün türkten başka dostu yok!
-inşaatlarda tonla insan ölüyor, tonla insan! önlem dersen hiç yok. öldü mü bulursun yerine van'dan gelmiş başka bir eleman. o da ölür hakkari'den bulursun.
-hastaneler ücretsiz gözüktüğüne bakmayın yüzlerce insan ilaç parasını bulamıyor bu ülkede! neyin ücretsizliğinden bahsediyorsunuz! her yer olmuş özel hastane, zenginler özel hastanede rahat rahat ameliyat olurken, devlet hastaneleri özel hastanelerle rekabet edemeyecek kadar yavaş kalıyor. eşitsizliğin bu kadarı! vizyonsuzluk burjuvazimiz pis devlet hastanelerini kendisine uygun bulmayıp, almanya'da bile olmayan özel hastane sistemini ülkemize getirmiş.

daha tonla şeyler yazılır burjuvazinin iğrençlikleri hakkında ama şu an için benden bu kadar siz de bu yazıya başka şeyler ekleyebilirsiniz. tam bağımsız, patronsuz, burjuvazisiz bir türkiye olduğumuzda her kadından, her işsizden ülkemize yarar sağlayabildiğimizde, beton dikmek yerine manisa'ya şirketler, elazığ'ya fabrikalar kurduğumuzda, yurtdışından aldığımız ama çok rahat ülkemizde üretebileceğimiz malları üretmeye başladığımızda, çalışan insanlar üzerinde yükselen bir ülke kurduğumuzun kanıtı olacaktır.

buzuki

sophos
Telli yunan çalgısı. Yunancada bozuk çalgı anlamına gelir. Türkçeden türetildiği iddia edilir. 28 perdesi vardır. yaklaşık 100 cm boyundadır. 1920-1950 yılları arasında, Rebetiko Dansı'nın gelişimiyle cok yaygın bir yunan enstrümanı haline gelmiştir.

rembet

sophos
1923 Türkiye-Yunanistan nüfus mübadelesi Yunanistan'a gönderilen Türkiyeli Rumlardır. Ne Türkler tarafından Türk ne de Yunanlılar tarafından Yunan olarak kabul görmezler.
Yoksul gettolarda yasayan Anadolu Rumlarının arasından çıkan , esrar tekkelerinde bir araya gelip esrar içip şarkı söyleyen, yoksulluklarını ve acılarını dile getiren insanlardır.

Rembetlerin bu tekkelerde yaptıkları şarkılar daha sonra rebetiko diye adlandırılmıştır.

Efe'den cok kabadayıdırlar, hepsi esrar kullanır bellerinde bıçak taşır, polisten sürekli kaçarlar, şarkılarında polisle dalga geçip kanunsuzluğu överler. Dünyamıza rebetiko gibi bir müziği armağan etmiş sonra da kaybolmuşlardır.

bir daha gel samsun'dan

anne boleyn
geleceğini bilsem bir saniye düşünmem canımı dahi veririm. çünkü bilirim ki bizden bir bok olacağı yok ancak o kurtarır ülkeyi bu din istismarcılarından ve ancak o uyandırabilir koyunları! kurduğu ülkesinin vahim sonunu ancak o engelleyebilir!

okulda yaşanılan haksızlıklar

anne boleyn
oho ben ortaokul ve lisede yaşadığım olayları anlatsam roman olur.

9. sınıfta bir kızla kavga ettim, kavgamdan sonra iki ay geçti. bir baktım bu kız okula birini sokmuş beni dövdürtmek için (wtf) okul üniformasını falan giydirmiş. her neyse bunun foyası ortaya çıktı. kızı okuldan attılar ama beni de attılar. benim suçum ne? kız kendi kendine salak saçma hareketler yapmış beni niye okuldan atıyorsunuz? okul çok kalabalık olunca ota boka öğrenci atıyorlardı.

7. sınıfta benim kabusum olan bir ingilizce öğretmeni aslı hoca vardı. matematik dersinin ortasındayız derse girip yasemin'i az dışarı alabilir miyim çantasıyla birlikte deyip hocadan izin istiyordu. sonra dışarı çıkınca da yüzüme gözüme bakıp çantamı karıştırıyordu makyaj malzemesi falan var mı diye. ruh hastası resmen bu da haksızlık! matematik dersçiğimden ayrı kalıyordum onun bana olan takıntısı yüzünden!

genel olarak ortaokul ve lisede yaşadığım durum ise şudur: yanımdaki arkadaşım ile tanıdık bir arkadaş kavga eder, kavga sonucunda onlar barışırlar günah keçisi ben olurum. hepsi bana tavır falan alır. hayatımın özeti resmen.

lise son sınıfta bir kız arkadaşımın üzerine yürüyordu tuvalette. arkadaşım ufak tefek üzerine yürüyen kız da hayvan gibiydi. ben de sinir oldum bu hayvan gibi kıza hayırdır lan deyip ittirdim. kız bana bir daldı yedi kişi bizi ayıramadı ağzım burnum dağılmıştı. müdürün odasına gittik aynı cezayı aldık. ulan kızda ufacık çizik var benim bütün yüzüm kan revan içinde bu nasıl adalet?


şimdiiiiiiiiii bombaya geliiiiiiiyoruuuuuuuuum
üniversitemin ilk senesi. iki grup var.(yoğunluktan dolayı sınıfı iki gruba ayırıyorlar) birinci dönemki grup ile iyiyiz falan ama çomar kaynıyor işte. ikinci dönem gruplar karıştı ama hiç tanışmadığımız diğer grubun arasında resmen dört arkadaşımla biz düştük. birkaç kişi dışında kimseyle muhabbetimiz yok. bunlar da bana kıl oluyorlar belli. whatsapp grubu var sınıfın varoşçuk bana laf soktu ben de buna varoş dedim sınıfta 30 kişi vardı 25'i bana demediğini bırakmadı. tek ben varım karşı tarafta 25 kişi bana laf söylüyor whatsappta swh.
bir kız bana şey dedi: mini etek giyince büyümüş olmuyorsun.
ben de cevap olarak görüyoruz ki başörtü takınca da insan olunmuyormuş dedim.
ulaaaaaaaan çomarların bana tepkilerini hayal etsenize. nasıl başörtüye laf söylermişim or*spuymuşum oymuş buymuş.
ulan dışarda, sınıfta gözümün içine bakamayan iki çift lafı bir araya getiremeyen salaklar bana neler dediii neler. şaka gibiydi.
her neyse gene sinirlendim.
annem başörtülü olmasaydı, başörtülülerin düşmanı olacağım kesindi.

Çok var haksızlığa uğradığım zamanlarda, ne kendimi yormaya gerek var ne de sizi zorlamaya. zaten bunu da okuyacak insan yok da neyse.


2

iyi parti

anne boleyn
Çok iyi oldu çook!
sonunda gönül rahatlığıyla oyumu verebileceğim desteklediğim bir parti oldu.
umarım chp gibi göstermelik muhalefet değil hakiki muhalefeti gösterirler herkese!
Ali Türkşen'den çok iyi bir siyaset bekliyorum. askeri dehasını atatürk gibi siyasette de konuşturmalı. Bir bakmışsınız, Atatürk'e benzeyen bir lider olmuş! Umudum büyük.

frantz fanon

anne boleyn
bu yazarın Başlığını ben açmıştım tabii o zamanlar kurtuluş savaşı kahramanlarına sallayıp kürtçülük taslamıyordu. Sadece bilgilerini paylaşması ve seviyeli bir şekilde karşıt fikir belirtmesini beğeniyordum. (Her ne kadar benim görüşlerime zıt bile olsa)
Tabii her şeyin değiştiği gibi uzun zamandır kendisinin yazılarını, üslubu ve fikir belirtme tarzı da değişti. Bu yüzden bu başlığı açarken ki yazdığım entryi silip, bu entryi giriyorum.
saldırgan bir üslup takınıp bu vatanın kazanılmasında emeği geçen kahramanlara sırf onun görüşlerini benimsemediği için icraatlerini de gözardı edip hakaret etmesi ondaki "vatan" olgusunun olmadığı, hainlik yapan diğer etniklerin "ama onlara yapılanlardan dolayı canlı bomba oluyorlar, asker ve polis öldürüyorlar, öğretmen kaçırıp katlediyorlar" zihniyeti taşıdığına aşinayız artık. solcuların çoğunluğu böyle değil mi zaten?
(bkz:komünistler bu ülkenin tümörüdür)
neyse ki güç bunların elinde değil ama onlar gibi beter olan dincilerin elinde.
17

komünistler bu ülkenin tümörüdür

yazarimsi
Komünizm adı altında Kürtçülük yaparlar.

türk ırkı dışında bütün dünya ırklarının haklarını savunurlar.

Pkk, PYD, dhkp c gibi terör örgütlerine hayranlık duyarlar.

Milyonlarca insan öldüren Stalin ve mao'yu bile savunurken Atatürk düşmanlığı güderler.

Tek yaptıkları slogan atmak, kendi gibi düşünmeyen herkesi faşist ilan etmektir.

Milli tarihimize ve ahlak yapımıza karşıdırlar.

Bu liste uzatılır daha ama gerek yok.

komünistler bu ülkenin tümörüdür

sophos
Bugünkü bazı komünistlere bakmak yerine yorum yapmadan önce Das Kapital , Komünist Manifesto ve Sosyalizm'in ABC'sini okumanızı , kürtler konusunda kürt milliyetçiliği yapanlara değil ulusların kendi kaderini tayin hakkına (lenin)
-marksist-leninist düşünce-bakmanızı öneririm.

Proletarya diktatörlüğünü yanlış anlıyor çoğunuz hemen ''diktatör'' kelimesi geçtiği için, tek parti olması demokrasinin azalacağı anlamına gelmez bugünkü devlet egemen sınıfın yani kapitalistlerin devletidir , kapitalist partileri seçmek ile olacaklar değişmiyor. daha önce ütopyacı sosyalistler zengin ve üretim araçlarına sahip sınıf ile çalışıp sosyalizmi getirmeye kalkmış başarısız olmuş , Marks ve Engels işçi sınıfının örgütlenmesiyle olabileceği kanısına varmıştır. Ezilen sınıfın diktatörlüğü yalnızca para babası kapitalistlere kötü gelir. Egemen sınıfın iktidarından iyidir.

Komünistler bu ülkede emperyalizme gerçekten karşı çıkan (sözde değil) tek gruptur. Tatlı su komünistlerini ve cihangir solcularını saymayın onlar yüzünden küçük görülüyor komünistler. Ayrıca onların yaptığı gibi komünizm düşüncesini kabul etmeyince insanları küçük görmek değildir maalesef bu düşünce , öyle yapanlar var , sizde aynısını komünistlere/sosyalistlere yapmayın. Bahsettiğim kitapları okuyun aynı zamanda diğer ideolojilerinkilerinide, öğrendikten sonra isterseniz kapitalist olun çoğunluğunuz okumadan yorum yapıyorsunuz yapmayın lütfen.
7

komünistler bu ülkenin tümörüdür

ayetullah pompali tufek efendi
O değil de kimse komünizmin ütopya olduğu gerçeğine itiraz edememiş. İşçi hakları re re rö siktirin gidin amk. işçi savunucusuyuz ayağına işçi sömüren rockefeller ve j.p morgan hanelerine çarlık rusyadan kalma altınların yollanışının hesabını verin. Emperyalist bir devletin yardımlarıyla rusyaya gidip devrim ilan eden lenini düşünün. 25 milyon insanı katleden p*ç stalini düşünün. Düşünemiyorsunuz çünkü salaksınız.
2

sözlüğün pkk'lı sözlüğü olması

anabard58
Kominist stalincilerin tatlı su solcusu olduğunu düşünürsek zaten bu tiplerin mal olduğu bir gerçek ki he canım he Türkiye 'ye kominizm gelecek hepimiz rahatlıcaz.Bu or*spu. Çoçukları eğer Atatürk'e bir hakaret ediyorsa direk uçurulmalı.

Gelmiş Apoyu savunan bebek katilleri ve diğer komünistler stalinciler Atatürk 'e küfür ediyor.amk karektersizleri.
4

iyi parti'nin oy kopartabileceği parti tabanları

anne boleyn
kemalistliğin sağcısı solcusu mu olur?
ben düz kemalistim. ilkeler çoğunlukla iyi partisinin ideolojisine uyuyor. kemalistlerin oy vermemesi için hiçbir gerekçe yok. chp'den de ciddi bir kayma olacağının kanaatindeyim. siyasete ilgili olduğumdan beri milliyetçi, kemalist birinin lider olması arzusu ile yanıp tutuşuyorum. ölmeden önce bunu görmek, türk ve atatürk düşmanlarının acı çektiğini izlemek istiyorum. o günler de gelecek!

kürdistan

anne boleyn
Barzani görevinden istifa etmiş swh.
"ameriga bize ihanet etti ühüü" diye ağlamış.
noldu len. hadi ben diyordum kürdistan kurulduktan bir iki sene sonra amerika bunlardan sıkılıp postayı koyar diye de çok erken oldu. kendiniz bir bok beceremeyip emperyalistlere güvenip iş yapmaya kalkışırsanız böyle ortada kalırsınız. kısaca kürdistan hayaliyle yanıp tutuşanlardan bir bok olmayacağını bir kez daha gördük. "devlet bize bahmiy" den "ameriga bize bahmiy"lere geldiler swh swh. hiç güleceğim yoktu.

bilgisayar toplama

codex cumanicus
2010 lara kadar gayet yüksek verim ve ekonomi elde edilen uğraşı. Misalen bir ofis bilgisayarı toplayacaksınız ama ileriye dönük bir oyun sistemine dönüştürmek için kendi fikirleriniz mevcut. O dönemlerde ürün gamı yeterince geniş olduğundan bunu uygun bir anakart ve işlemciyle halledip sonraki evrelerde ekran kartı ve ram takviyesiyle projeyi sonuçlandırabilirdiniz. Şimdi ise bütçe açısından çekilen sıkıntılar ve dolar kuru bir kenara dursun, giriş düzeyi bir sistem için bile yeterli alternatiflere sahip değilsiniz. Aah ah nerede o p45 x48 çipsetli anakartlar, nerede o GeForce 6800ler Phenom x4ler .

şovenizm

pohyiyen
bu tür kavramlara neden hep sempatiyle bakmışımdır bilmiyorum. kendi ırkımı başka ırklardan üstün falanda görmüyorum halbuki. sanırım pkklıların kendine karşı olan herkese şovenist, faşist, ırkçı gibi kavramlarla saldırmasından dolayı herhalde.

genç atsızlar

lef
Genelinde sorgulama yok, bilgi yok, plan yok.. bir iki slogan öğrenirler paso onları dillerinde dolandırırlar. Ha, bir de kavga işi olsun atlarlar ama dünya için gram yararlı bir işe el atmazlar.