confessions

harflervekibrit

Şarap  · 9 Temmuz 2017 Pazar

  1. toplam giri 407
  2. takipçi 10
  3. puan 6321

11 temmuz 2018

harflervekibrit
Bugün devlet opera ve balesi'nin ve devlet tiyatrolarının yönetim ve ödeneği cumhurbaşkanlığına bağlandı.
Odtü öğrencileri tutuklandı.
Soma holding sahibi beraat etti.
Adnan oktar tutuklandı ve mal varlığına el kondu.
Tren kazasıyla ilgili halen kaç kişi ve kimlerin öldüğü belirsiz, bir sorumlu veya istifa yok.
Bilin bakalım yüce milletim bunlardan hangisini konuşuyor...

tayland'ta mağarada mahsur kalan çocuklar

harflervekibrit
24 Haziran'da okul gezisi sebebiyle girdikleri mağarada sel sularının yükselmesiyle mahsur kalmış çocuklardır. 12 çocuk ve antrenörleri, 9 gün sonra sağ salim bulunmuştur. kurtarma çalışmaları sırasında bir dalgıç oksijensiz kalıp ölmüş. dalgıçların çamurlu suda kimi dalıp kimi yürüyerek 6 saatte ancak ulaştığı yerden çocukların salimen çıkarılması için profesyonel bir heyet oluşturulmuş. Şimdiye kadar 4 çocuk kurtarılmış, 2 ila 4 gün içinde diğerlerinin de çıkarılması planlanmış.
Bu çocukların akıbetinden saat saat haberdar olabilmemize karşın, Tekirdağ'daki tren kazasında kaç kişinin ve kimlerin öldüğünden, kazanın nereden kaynaklandığından haberdar olamıyoruz. Çünkü eğer bir yetkili ihmali filan söz konusuysa haysiyet gereği istifa filan etmek gerekebilir Allah muhafaza!

perseid meteor yağmuru

harflervekibrit
Ağustos başında başlayacak olan Perseid Meteor Yağmuru'nun en yoğun günleri bu sene de 11-12-13 Ağustos'ta olacakmış. Geçen sene sokak lambası kıvamında bir dolunaya denk gelen yıldız yağmuru, bu sene yeniaya denk geliyor ey ahali! (bunu ilk duyduğumda sevincimden üç kere zıpladım.)
hani yıldızlar yanıp sönerken
hani bir yıldız kayar da insan
hani bir telaş duyar ya birden
işte öyle bir şey!

bendeniz bir göğe bakma durağında şişenin dibini bulmak niyetindeyim, size de benzer telaşlar diliyorum.

demokrasi

harflervekibrit
Bu başlıkta İsmail Hakkı Tonguç'un (bkz:köy enstitüleri) bu söyleminin bir kısmı yazılmış ama idam isteği ile de alakalı gördüğümden tekrar yazmak istedim: “Demokrasinin iki çeşidi vardır: Biri zor ve gerçek olanı, öbürü de kolayı, oyun olanı...
Topraksızı topraklandırmadan, işçinin durumunu sağlama bağlamadan, halkı esaslı bir eğitimden geçirmeden olmaz birincisi, köklü değişiklikler ister. Bu zor demokrasidir ama gerçek demokrasidir. İkincisi kâğıt ve sandık demokrasisidir. Okuma yazma bilsin bilmesin; toprağı, işi olsun olmasın, demagojiyle serseme çevrilen halk, bir sandığa elindeki kâğıdı atar. Böylece kendi kendini yönetmiş sayılır. Bu, oyundur, kolaydır. Amerika bu demokrasiyi yayıyor işte. Biz de demokrasinin kolayını seçtik. Çok şeyler göreceğiz daha...”

ahlat ağacı

harflervekibrit
Nuri bilge ceylan üstadın 2018 yapımı son filmidir. Aynı zamanda kendisinin en çok diyalog içeren filmidir. Senaryo kendisi, eşi ebru ceylan ve akın aksu tarafından yazılmıştır. Kahramanın adının da "sinan karasu" olması dikkatimi çekmişti. Görüntü ve "fotoğraf" bakımından izlediğim en iyi filmlerden biri. Filmi iki kere izledim. İlkinde filmi izledim, ikincisinde Çanakkale'ye gelmiştim ve salondaki insanlar çanakkale' de geçen bu filmi burada nasıl izleyecek, diye insanları izledim. İkinci izlediğimde ilkinde yakalayamadığıım ayrıntılar fark ettiğim oldu.
Filmde değinilen konuların hiçbiri göze sokulmadan ama hepsi açık seçik verilmiş. "Atanamayan öğretmenler" sorununu gözler önüne sermesi konunun en belirgin özelliğiydi.
Genel olarak içlerinde, yaşadıklarından fazlası olan ama olduğu yere sıkışıp kalmış insanların hikayelerini birleştiriyor bize. "Neden herkes en yakınındaki hayatı yaşamak zorunda ki?" Edebi açıdan da değerli bulduğum tiradlar ve diyaloglarla dolu bir film. Nuri Bilge, "zamana çentik atmış" bir kez daha.

kpss

harflervekibrit
Devletin, 4 senelik eğitim fakültesi bitirmişsiniz ama ben diplomanızı kabul etmiyorum, eğer kendinizi bu boktan sınavla da ıspatlamazsanız kurumlarımda çalışmazsınız, deme şeklidir. Nitekim bir bakanımızın da "illa her öğretmen öğretmenlik mesleğini yapacak değil, başka işlere yönelsinler." tarzında bir açıklaması da bulunuyor. ahlat ağacı filmi, bu soruna dikkat çeken aşırı nitelikli bir filmdir.

burçlara inanmak

harflervekibrit
burçlara inanmak, doğum anımızdaki evrenin konumuda kişiliğimizin ve kaderimizin yazdığı varsayımıdır. Nitekim evren bunu destekleyecek büyüklükte ve bilinmezliktedir de aslında. Ama adı üstünde sadece inanmaktır. Bir şeyleri öyle sanmaktır. eğer burçların istatistiklerle çürütüldüğü ve astrologların ipliğinin pazara çıkarıldığı bir bilimsel içerik okuyup, "bilmek" ve artık inanmamak isterseniz tevfik uyar'ın yazmış olduğu "astrolojinin bilimle imtihanı" adlı kitabı okumanızı öneririm.
2

hayvanlardan tanrılara sapiens

harflervekibrit
"Akıcı bir dille bilimsel kitap nasıl yazılır?" sorusunun cevabı kitaptır. sapiens türü; avcı toplayıcı iken adeta avatar tadında olan hayatlarını tarım devrimi ile bok etmiş, çoğalacağız diye gül gibi medeniyetin içine etmiştir. İnsana "niye yaptınız ulan tarım devrimini?" diye saç baş yoldurur. Para ile ilgili ilk bölümlerde biraz sıkıldım ama sonra kapitalizmi anlatan yerlerde yine açılıp kendine geldi. O çizilen maymundan insan olmanın safhalarla sıralaması vardır ya ansiklopedilerde, o bilgi yanlış imiş. Nasıl ki birden fazla köpek türü var ise farklı coğrafyaya göre ortaya çıkan birden fazla da insan türü var imiş. Sapiens türünden başka diğer insan türlerinin nesli tükendiği için, -tükettiğimiz için- besin zincirinin en tepesinde yer aldığımız için böyle kendimizi bir bok sanıyormuşuz. Halbuki her şey bizim için değil, doğanın sahibi değil, parçası insan. Özellikle son bölümden bir önceki, "ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar" adlı bölüm beni benden almıştır. Bu bölümle evvelden beri budist olduğumu anladım. Hatta mutluluk üstüne kafa yormuş bütün tasavvuf alimlerinin de felsefesinde budizmle bariz ortak noktalar buldum. turan dursun ile çatırdayıp sonra tamamen yıkılan din ve tanrı meselemde, bu kitap ile taşlar tamı tamına yerine oturmuştur. Evrimle, bilimle ve insanla ilgilenenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.

yakınlarının ölmesi

harflervekibrit
"Sizin hiç babanız öldü mü?
Benim bir kere öldü, kör oldum.
Yıkadılar, aldılar, götürdüler.
Babamdan ummazdım bunu kör oldum.
Siz hiç hamama gittiniz mi?
Ben gittim, lambanın biri söndü
Gözümün biri söndü kör oldum.
Tepede bir gökyüzü vardı yuvarlak
Şöylelemesine maviydi kör oldum.
Taşlara gelince hamam taşlarına
Taşlar pırıl pırıldı, ayna gibiydi
Taşlarda yüzümün yarısını gördüm
Bir şey gibiydi, bir şey gibi kötü
Yüzümden ummazdım bunu kör oldum.
Siz hiç sabunluyken ağladınız mı?" diyor Cemal Süreya.

revolver

harflervekibrit
2005 yapımı Jason Statham'ı uzun saçlı görebileceğimiz soygun, vurgun ve gerilim filmidir. Özellikle satranç sevenler izlemeli.

Ama aslını isterseniz revolver dendiğinde ilk aklıma gelen şey film değil, sonradan haluk levent'in şarkısı olan ataol behramoğlu'nın şu şiiri oldu:

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

Bir hatıradır şimdi dalgın uyuyan şehir
Solarken albümlerde çocuklar ve askerler
Yüzün bir kır çeçeği gibi usulca söner
Uyku ve unutkanlık gittikçe derinleşir

Yan yana uzanırdık ve ıslaktı çimenler
Ne kadar güzeldin sen! nasıl eşsiz bir yazdı!
Bunu anlattılar hep, yani yiten bir aşkı
Geçerek bu dünyadan bütün ölü şairler

Bu aşk burada biter ve ben çekip giderim
Yüreğimde bir çocuk cebimde bir revolver
Bu aşk burada biter iyi günler sevgilim
Ve ben çekip giderim bir nehir akıp gider

bütün gece söylerim artık, rapta rapta rapta rapta raaaaap...
2 /