franz

Yani?

Ne deseydi?

Açıp meclis tv bakarsanız arada sırada, chp'li milletvekillerinin konuşmalarında da aynı durumu görürsünüz; soyadı kanunu öncesi kendisine mustafa kemal, gazi mustafa kemal, mustafa kemal paşa derler. Ki 'mantıken' doğru olan da budur.

Muhalif olacağım derken garip ve dişi-kovuğu doldurmayan şeylere takılmamanınızı öneririm.

Koç holding'in mustafa kemal atatürk'ü anmak için yaptığı zarif fikirli reklamının repliği.

hatalı olabileceğini kendisi de kabul eden ve kimi aklı yetersiz insanların görmezden geldiği bir sözü vardır gazi'nin;

"Eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse beni değil, bilimi seçin."

dip: ama bu bilim üzerine söylenmiş, her konuya uyarlanamaz, rerere rörörö gibi boş sözlerle gelmeyiniz.

çok gariptir, a kişisi b kişisine aptal der.
daha sonra b kişisi ile muhattap olunur.
bu kez b kişisi a kişisinin aptal olduğunu söyler.

arada tek akıllı kendiniz olduğunu sanırsınız.
daha sonra a ve b kişisi size aptal der.

o akıllı soyun nerede olduğu hala bilinmemektedir.

Mantığını bir kenara bırakıp, yüreğine gömülen insanın, mantıktan kopan gereksiz duygularının en olmadık anlarda gün yüzüne çıkmasıdır.

Egosunun baskın yönlerini ele alıp, kırılmışlığın karşısında dimdik durmaya çalışırken ortaya çıkan zarif ve naif duygularıdır. -Zerafet, her zaman olağan güzelliğe hizmet etmemektedir.-

Kimi zaman mantığa hizmet etse de, aslında tam bir lağım çukuru, lağım çıkışıdır.

Zafer?

Mantığın önüne geçen hiçbir zaferi dikkate almamak gereklidir.

Duman grubunun 2013 çıkış tarihli darmaduman albümünden bir parça.

"Kalemi tut,
Boşuna yat,
sebebi yok.
Her satır kafeste durmalı,
dört duvar içinde kalmalı.

Varsın her yere sarsın her yanı,
Feryat etmeli dünya duymalı,
Alsın seni baştan başa sarsın kuşatsın.
.
.
sesini duyana sözleri canlı."

uçurumun kenarında yıkık bir ülke.
türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar.
yıllarca süren savaş...
ondan sonra, içeride ve dışarıda, saygı ile tanılan, yeni vatan, yeni sosyete, yeni devlet.
ve bunları başarmak için arasız devrimler.
işte, türk genel devrimi'nin bir kısa diyemi.

-1935

Boğazda bir yumruk bırakan 2007 çıkış tarihli reklamdır.



-aaa!
-Noldu çocuk?
-senin eline diken batar mı?
-batmaz mı?
-senin elin kanar mı?
-Kanamaz mı?
-ama sen atatürk değil misin?
-Öyleyim çocuk.
-Ama?
-Sen şimdi bırak benim kim olduğumu. Bu gülü yetiştireceksen canın yanacak, elin kanayacak, güneş seni terletecek, bu bahçede gül bitmez diyenler olacak, Gül öyle yetiştirilmez, böyle yetiştirilir diyenler olacak. Sen kendine şunu soracaksın; "ben burayı gül bahçesi yapmak istiyor muyum? Ben burada dünyanın en güzel güllerini yetiştirmek istiyor muyum?" Eğer çok istiyorsan, ne eline batan diken, ne de söylenenler umurunda olmayacak. Kim olursan ol, tek isteğin; şu kokuyu duymak olacak. Anladın mı?
-anladım.
-Aferin sana, hadi bakalım, devam.

Batının acayip hikayeleri.

Şu an ilk sezonun ikinci bölümünü izliyorum fakat ilki kadar etkilenmedim sanırım.

Edit: fazla aceleci davranmışım. İkinci bölüm daha iyiymiş.

edit:imla

yıllarca sol kanatta ince işçilikli bir taş duvar taşıyıp, çatlaklarını gülümsemelerle kapattıktan sonra, gün gelip arka bahçeye birinin göz atmasına izin vermektir.

o çıplak gözlerin bahçeye bıraktığı göz izleri her şeyin tahrip edildiği, kıyının-köşenin kirlendiğini, hatta ve dolayısı ile adeta tacize uğranıldığı hissine sebep olabilir.

İki şeyi karşılaştırmak için kullanılır.

kısaca "vs" şeklinde yazılır.

vs'den sonra nokta konulmaz.
versus kullanılırken karşılaştırılacak iki şey alfabetik dizime göre yazılır.

Laikliğin ne denli önemli bir şey olduğunu bilmeyen insanlara karşı yapılacak bir eylem.

Üç kez arka arkaya la-ik-man deyince de laik-man geliyor deyorlar, bilemiyorum.

Öyle uzundur mağarama çekildim ki, tek tek herkesi eledim hayatımdan. Çok umurumda olmadı fakat, şu an elimdekiler o kadar kıymetli ki, herhangi birini çıkarmayı bile düşünmem.

planet earth ii'nin en can alıcı, korku filmlerine taş çıkartacak sahnesidir.

Frank Sinatra'nın seslendirmiş olduğu bir şarkı.