confessions

filozovski

Yazar  · 16 Haziran 2017 Cuma

  1. toplam giri 39
  2. takipçi 1
  3. puan 905

adalet yollarda değil adliye binalarında aranır

filozovski
bir rte beyanıdır

"adalet yollarda değil, adliye binalarında aranır. rahmetli demirel'in dediği gibi yollar yürümekle aşınmaz. siyasette sözü olanın da yeri yol kenarı değil meclis kürsüsüdür. siz tem'i falan da işgal edecek olursanız durum 15 temmuz'a dönüşür ki ona da müsaade etmeyiz. yapılan iş hukuki değildir. bunu yasal yollardan böyle bir adımı atmak suretiyle gidişiniz hükümetimizin bir inceliğidir, daha da ileri gidiyorum bir lütfudur."

vay bee görende her an hukuğa bağlı adaletli bir şekilde davranıyor zanneder.
adliye mi kaldı? adliyeyi geçtim. anayasa mı kaldı? şerefli,vicdanlı hakimler mi kaldı ki adliye diyorsun.
duygu durumu karışımına neden olan yegane insan.

etrüskler

filozovski
etrüskler, italya'nın tiber ile arno nehirleri arasında yer alan etruria bölgesinde yaşamış ve m.ö 6. yüzyıla dek varlığını sürdürmüş bir halk olup antik romalılar tarafından etrusci veya tusci adlarıyla tanımlanmışken, yunanlar tyrrhen, tyrsen diye tanımlamıştır. kendilerine rasena diyen etrüsk halkının bir kısmı ve kültürü zamanla roma imparatorluğu içinde erimiştir.

etrüskler italya'da dönemlerindeki diğer kavimlerden çok daha ileri bir uygarlık düzeyindeydiler. roma uygarlığının, etrüsk mitolojisindeki ilahlardan, hukukundan yol yapım tekniklerine kadar, kökünü hemen hemen tümüyle etrüsk uygarlığından almış olduğu günümüzde saptanmış durumdadır.

yunan tarihçi herodot'a göre etrüskler anadolu'dan (lidya) italya'ya göç etmişlerdir, bunun yanı sıra pek çok tarihçi de etrüskler ile özellikle truva başta olmak üzere anadolu uygarlıklarının âdetleri arasında bağ kurmaktadır. bu sebeplerden dolayı etrüsklerin kökeninin küçük asya yani anadolu uygarlıklarına dayandığını savunurlar.

ayriyetten etrüskler'in dini, ciceronun değindiği gibi, vahyedilmiş bir dindi ve 12'li sistemi baz alan bir inisiyatik örgütlenmeleri vardı.

roma kenti'nin kuruluşu

filozovski
roma kenti i.ö. 753 yılında troiyalı aeneas'ın torunları romulus ve remus tarafından kurulmuştur.
roma kenti halkı çoğunlukla latinlerden oluşmuşsa da, burası etrüsk egemenliğindeydi. i.ö. 509 yılında latinler, etrüsk idaresine isyan ederek roma cumhuriyeti'ni kurmuşlardır.

avrupa hunları

filozovski
asya hun imparatorluğu'nun dağılmasından sonra asya'nın batı kesiminde bulunan hunlar avrupa'nın içlerine doğru ilerlemişlerdir. bu ilerleme kavimler göçünün başlangıcı olmuştur. atilla'nın avrupa hunları'nın başına geçmesiyle önce doğu roma yani bizans hunlara bağlanmış, i.s. 452 yılında batı roma hun hakimiyetini tanımıştır. atilla'nın i.s. 453 yılında ölümünden sonra avrupa hunları güçlerini yitirmiş ve karadeniz'in kuzey bölgelerine çekilmişlerdir.

homo habilis

filozovski
günümüzden 2,5 ila 1,5 milyon yıl önce güney ve doğu afrika'da yaşamış olan "homo genusu"nun ilk üyesi yani ilk insan türüdür.

taş aletler yaptıkları için adları "becerikli insan" anlamına gelmektedir. homo hobilislerin yaptığı taş aletler, "oldowan taş alet teknolojisi" olarak adlandırılmaktadır. ayrıca, homo hobilislerden bazı anatomik özellikleri bakımından, örneğin daha büyük bir beyin ve dişlere sahip olmalarıyla ayrılan, ancak bunun dışında homo habilislere benzeyen "homo rudolfensis" adıyla ayrı bir tür bulunmaktadır.
3

türkiye türklerindir

filozovski
niye buna karşı çıkılıyor?

türkiye türklerindir evet. türk vatandaşı isen türksün. olmak mı istemiyorsun? sevmiyor musun? çık vatandaşlıktan ve git. bu kadar basit.

yahu zaten asimile edildi bu ülke araplar yüzünden. emperyalistler ne yaptı, bop'un 1. maddesine "kemalizm ve türk milliyetçiliği silinmelidir" maddesini ekledi ve uygulatmaya devam ettiriyor.

yeter artık yahu.

rusça

filozovski
ben ana dilim gibi biliyorum ruscayı. gerçekten mekkiznaklar ruscada çok önemli ve konuşulması zor dil. edebiyatına hiç girmemek gerek derin bir derya. kaybolursunuz içinde.
ama ne olursa olsun kesinlikle bilinmesi gereken bir dil. öğrenin.
2

general harbord raporu

filozovski
"'ermenistan' mandası konusunun incelenmesi için wilson, 1 ağustos 1919'da general harbord'u görevlendirdi. doğu anadolu ve kafkasya'da tetkikler yaparak ekim ayında yurduna dönen harbord'un başkan'a sunduğu tespitleri, şimdiye kadar wilson'un önüne sunulmuş bilgilerden biraz farklıydı. "yola çıkarken gerçekten bir ermenistan ve katliamlar göreceği­mizi sanmıştık" diyen harbord, heyetinin yapmış olduğu araştırmalar sonucun­da bölgede hiç bir zaman ve hiç bir şekilde ermeni çoğunluğunun olmadığına tanık olmuştu. heyet, incelemeleri sonunda, türklerle ermenistan, dış etkiler olmadan, yüzyıllarca bir arada ve barış ve güvenlik içinde yaşamış olduklarına inan­mıştı. ayrıca, türklerin ermenilere karşı herhangi bir şekilde soykırım hazırlığında bulunmadıklarını da görmüştü. rus sınırında yığınak yapılmış olduğunu ve erzurum civarında sivil halkın ermenilere saldırıya hazırlanmakta olduklarına ilişkin en ufak bir kanıta rastlanmadığı raporda belirtilmişti. tam tersine, sınır bölgesindeki türklere sınırı aşmamaları için çok sıkı emirler verilmiş olup, buna karşılık, isteyen ermenilerin, türk ermenisi olduklarını kanıtlamak şartıyla, türkiye'ye girişlerinin serbest bırakıldığı öğrenilmişti. türkiye'ye geri dönen er­menilerin hayatlarının tehlikede olduğunu düşündürecek hiçbir olayla karşılaşmamışlardı. erzurum'un baştan başa türk mimarisi özellikleri taşıması, yüzyıl­lardır burada türklerin egemen olduğunu kanıtlarken, mezarlıklardaki türk ve müslümanlara ait kısımların çokluğu ve vali'nin "erzurum'un ölüsü de türk, dirisi de" sözü, çoğunluğun kimde olduğuna hiçbir kuşku bırakmamaktaydı. heyette, türklerin ermeniler tarafından pek kötü davranışlara maruz bırakıldığı inancı da kesinleşmişti. ermenilerin birlikte yaşadıkları halka kendilerini sevdirmediklerini kaydeden harbord, buralarda eskiden beri yaşamakta olan ermenilerin durumunun, sanıldığının aksine, kötü olmadığını, hatta mülklerinden yok­luklarında bile kira aldıklarını belirtmişti. harbord, sağlık imkanlarının eksikliğine de ayrıca dikkatleri çekmiştir. doktor ve ilaç bulunmayan bölgede sadece tifüsten ölen türk askerlerinin sayısının 600.000 civarında olduğunu bildiren harbord, ölüm oranındaki çokluğa açlık ve yetersiz sağlık koşullarının büyük etkisi olduğunu hatırlatmıştır. son olarak ise general, ermenistan'a mandater olacak gücün iran, türkiye ve rusya sınırlarını da tutması gerekeceğini, man­danın doğu anadolu ile sınırlandırılmayıp türkiye'nin tümünü içermesi zorun­luluğunu dile getirerek, bunları sağlamak için büyük askerî ve maddî imkânlara ihtiyaç duyulacağını kaydediyordu. harbord'un tespitleri wilson'un fikrini değiştirmese bile, manda sorununun havale edileceği kongre üyelerinde ciddi tereddütler yaratacaktı."

mim kemal öke: ermeni sorunu 1914-1923 t.t.k yayınları ankara 1991

bu ülkede hep ezilen kadınlar var

filozovski
"bu ülkede giydiğiniz her şeyden tahrik olan ve bu yüzden sizinle kendini tatmin etmeyi kendine hak gören bir zihniyet var."
"bu ülkede 'kadınlar iş aradığı için işsizlik yüksek' diye açıklama yapan bakanlar var. bak milletvekili demedim, bakan bir de."
"bu ülkede soru soran basın mensubuna 'kız mıdır kadın mıdır bilmem' diye konuşma yapan bakanların da başı var."
"bu ülkede 'tecavüze uğrayan doğursun, devlet bakar' diyen siyasetçiler var."
"bu ülkede kadına ne yapılırsa yapılsın hep bir ceza indirimi var."
"çünkü bu ülkede yaptığınız her şey, var oluşunuz bile bir 'tahrik' sebebidir.

harbiden yazık. gerçekten yazık. bu duruma feministlik bakış açısıyla asla bakılmamalı. bu durum içler acısı bi durumdur.

milliyetçilik

filozovski
atatürk milliyetçiliği bambaşkadır. birleştirir. fakat günümüzde milliyetçilik faşizm ile bağdaşmıştır. hatta bilinmeden, anlaşılmadan yapılan birşey haline gelmiştir.

en tipik örneği akp ve mhp'nin birleşmesi. akplilerin çoğu milliyetçi havasına girmiştir. oysa bırakın milliyetçiliği kendilerinin bile ne olduğunu bilmiyorlardı aslında.
2

hedonizm

filozovski
"hazcılık veya Hedonizm, kirene okulu'nun, yani sokrates'in öğrencisi aristippos'un öğretisidir. hazzın mutlak anlamda iyi olduğunu, insan eylemlerinin nihai anlamda haz sağlayacak bir biçimde planlanması gerektiğini, sürekli haz verene yönelmenin en uygun davranış biçimi olduğunu savunan felsefi görüş."
0 /