Ömer Hayyam'ın bir rubaisinden etkilenip grubun adını dolu kadehi ters tut koymuşlardır. Sevdiğim gruplardan yanlış hatırlamıyorsam en son deniz tekinle bir çalışmaları vardı ama daha yayınlanmadı yayınlanınca editlerim.
"Tanrim; bu güzel yüze vermişsin emek O sümbülü koklamak, saçın ellemek. Sonra da ona bakma, dersen, anlamı: Dolu kadehi ters tut, hiç dökme demek!"
Taşlama ve aynı zamanda ney ustası türk şairdir kendisi. Hiciv sanatını kullanarak toplumsal eşitsizlik, dini baskı ve yapılan haksızlıklara değinmiştir. Zaman zaman içeri girse de çok çabuk çıkmıştır.
Ben sana bok demem, Boklar duyar ar eder. Bir zerren düşse boka, Onu da mundar eder.
Tanrı senin hamurunu Necasetle yoğurmuş, Anan seni sıçar iken Yanlışlıkla doğurmuş.
Öncelikle merhaba arkadaşlar uzun süredir yoktum bundan sonra da olmayacağım fakat o kadar kötü bir buluşma yaşadım ki sırf ibret alın da bunları yapmayın, yapmamaya dikkat edin diye bunları yazacağım.
İlk olarak bekletildim ki ben bekletilmeyi hiç sevmem. 10-15 dakika gelmesini bekledim bir ağacın altında kitap okudum. Sonra arıyor x caddesine çık falan diye. Madem o taraftan geleceksin baştan desene... Neyse oturduk bir yerde kahvelerimizi aldık ben bir şeyler anlatıyorum sürekli ilgisi başka yerde gelene geçene bakıyor, telefonla ilgileniyor, alakasız bir şey söyleyip sözümü kesiyor. En sinir olduğum hareketler bunlar. Sıcak kahveyi suratına dökmemek için yüzde elliyi zor tuttum. Sonra bir de beni suçladı. E yuh! İnsan hatasını kabul eder biraz. Arkadaş yurt dışına okumaya gidiyor sürekli oraları anlatıyor. Gidebilen var gidemeyen var biraz empati yahu. Kendini havalı zannediyor bir de yok böyle bir şey. Bir ego bir ego anlatamam. Sürekli tepeden bakmalar, sürekli sizi yerin dibine sokmalar ne ararsanız var. Bilseydim böyle olduğunu hiç kendimi yormazdım. Bir de böbrek şakaları falan yapıyor. Galiba zor kurtardım böbreklerimi. Zaten çok işine de yaramazdı çok iyi baktığım söylenemez.
Bilen bilir k harfi "ke" diye okunur. "Ka" diye bir ses türkçede yoktur. "Kagefe"ye bu sene gelecek misin diyor. Gitmeyi düşünüyordum hevesim kaçtı. Değil yerine "deil" yazıyor. İçimden "Atam sen büyüksün sabır ver" diyorum. Uyarmama rağmen hiç dikkate bile almadı. Bir de rusça öğreniyor. Yahu sen kendi dilini düzgün kullanmıyorsun rusça senin neyine? Yazışırken rusça random attığını söylüyor fakat aslında küfrediyor. Başınıza gelirse yemeyin bu numaraları.
Bu çocuk böyle değildi buluşma öncesi. Artık İyice tanıyıp öyle gideceğim buluşmalara. Siz siz olun böyle şeyler yapmayın, dikkatli olun. Karşınızdaki kişiyi de dikkatli seçin. Ocakta gelecekmiş beni bekle, geldiğimde buluşalım diyor. Aynen yiğidim buluşuruz yine. Hadi öptüm.
Şu anda en mantıklı inanç buymuş gibi geliyor. Dinlerin saçma ve yapay bir unsur olduğu çok belli. Şu ana kadar tanrının var olmaması da pek aklıma yatmadı. Ilerde bir gün eğer tanrının var olmaması da aklıma yatarsa ateist olurum zaten. Belki de gerçekten bir basamaktır.
Birileri sözlüğe genel olarak sinirli sanırım anasayfada neredeyse her giri eksilenmis hep swh Edit:yav bu kimse bi beni eksilememiş -ayni kişiyse tabii- seni tanımak istiyorum yiğidim swh
Tanju okan kariyerinin zirvesinde bir kadına aşık olur. Kadının adı zerrindir. Zerrin türkiyenin ileri gelen ailelerinden birinin kızıdır. Zerrin de sevmektedir tanjuyu fakat zerrinin ailesi bu ilişkiyi onaylamamaktadır. Ailenin karşı koymasıyla ikili görüşemez hale gelmişti. Tanju kendini içkiye vermişti. İkilinin gizli görüşmeye çalışmasını fark eden aile zerrin'i amerikaya göndermeye karar verir. Tanju bunu öğrenir öğrenmez zerrin'in evinin önünde nöbet tutmaya başlar. Ancak evin arka kapısı vardır ve zerrin oradan çıkar gider. Bir daha onu hiç göremez. Bu olaydan sonra tanju kendini kaybeder ve kendini içkiye daha çok verir. O dönem eşinden yeni ayrılan mehmet teoman da tanjuya katılır ve ikili içmeye giderler. Bir gün eve döndüklerinde mehmet teoman plakları karıştırır ve reggiani'nin plağını pikaba yerleştirir. Tanju'nun o dönemki halinden ilham alan ve reggiani'nin bunu tamamladığını söyleyen mehmet teoman "kadınım" şarkısını yazmaya başlar. Sabaha karşı yazmayı bitiren teoman tanju'yu kaldırır ve şarkıyı okumasını ister. Tanju şarkıyı okuduktan sonra hiç değiştirmeden kayda alır. Böylelikle bir aşk daha yer edinir hafızalarda.
Stefan zweig eşiyle rio de jenerio'da avrupanın durumundan ve insanlığın geleceğinden duyduğu endişeyle bir avuç uyku hapıyla 23 şubat 1942'de intihar etmiştir. Yazdığı son cümle de şöyledir:
"Ben her zamanki gibi sabırsızlığımla önden gidiyorum."
Cumhuriyetin en güzel dönemleri olan ilk dönemlerine giderdim. Eminim ki her şey benim bugüne kadar gördüklerimden daha güzeldi. SSCB'ye gitmek isterdim. Ama Lenin'in olduğu döneme. Queen'in en efsanevi konserlerinden biri olan wembley'86 konserini görmeyi gerçekten çok isterdim. Milattan önceki zamanlara bilim ve felsefenin ağırlıklı olduğu zamanlara giderdim birr de dinozorların olduğu zamana.
Arkadaşlar bir kap suyun yanında lütfen koyabilirseniz bir kap da yiyecek bir şeyler koyun. Çok fazla tuzlu ve şekerli olmamasına dikkat edin lütfen. Çünkü sindirimi zor olabiliyor. Eğer yemek koyamiyorsaniz da migrosta sulu mamalar var eğer zamlanmadiysa 5 lira falan olması gerek. Durumunuz varsa sık sık değil belki ama ara ara alıp koyabilirsiniz.
Dünya edebiyatı ve tiyatrosunun efsanevi yazarlarından biri. Bazı kelimeler o dönemin ingilizcesinde farklı anlamlara geldiği için eserlerin orjinal halleri daha ağırdır fakat dilimizde okumak gayet basit ve kolaydır. Bazı kelimeleri ingiliz edebiyatina o armağan etmiştir. -fortune teller gibi- En sevdiğim sonelerinden biri;
Love alters not with his brief hours and weeks But bears it out even to the edge of doom If this be error and upon me proved I never writ nor no man ever loved
-Aşk değişmez kısacık saat ve haftalarla Dayanır mahşer gününe kadar Yanlışım varsa bunda ve bu bana kanıtlanırsa Demek ben bir hiçi yazmışım kimse de sevmemiş asla-
Yazarların sevdiği 4 şey, sevmediği 5 şey, ya da herhangi bi görüşü savunan yazarlar diye diye bokunu çıkardınız artık sözlükte düzgün başlıklar görmek istiyorum bro eğer boş olcaksa hiç açmayın daha iyi ve lütfen açmadan önce bakın bi benzeri sekilde veya aynı şekilde başlıklar var mı diye
Herkesin 30 ağustos zafer bayramı kutlu olsun. Bu zafer bağımsızlığımızın, direnişimizin, sömürgeye karşı mücadelemizin zaferidir. Bu güzel destanın üstünü karalamak isteyenlere inat daha nice güzel ve tam bağımsız bayramlara.
"Bir kez kendini bulmuş olan kişinin bu yeryüzünde yitirecek bir şeyi yoktur artık. Ve bir kez kendi içindeki insanı anlamış olan bütün insanları anlar"
Gerçekten feminizmi bilmeyip etrafta hatta internette gördüğünüz 2-3 olay veya görsele göre yargılamanız ne kadar üzücü.. Feminizmi erkek düşmanlığı olarak görmeniz ne kadar acınası.. Feminizm erkek ve kadın haklarını savunur ayrım yapmaz. Daha çok kadın haklarını savunulmasının nedeni ataerkil bir dünyada yaşıyor olmamız. Erkekler olarak kadınları desteklemeniz gerekirken burda bok atıyorsunuz. Kadınları bu kadar beğenmiyorsanız eşcinsel olun lütfen. Biz ne sizin gördüğünüz gibi bir cinsel obje ne de size boyun eğecek canlılar değiliz. Biz de sizin kadar insanız. Hatta bazı durumlarda sizden daha çok..
Dünyayı verelim çocuklara hiç değilse bir günlüğüne allı pullu bir balon gibi verelim oynasınlar oynasınlar türküler söyliyerek yıldızların arasında dünyayı çocuklara verelim kocaman bir elma gibi verelim sıcacık bir ekmek somunu gibi hiç değilse bir günlüğüne doysunlar bir günlük de olsa öğrensin dünya arkadaşlığı çocuklar dünyayı alacak elimizden ölümsüz ağaçlar dikecekler