türkiye'de eğitim sistemi

zirvedekicahil
Okulda eğitim verilmez. Okulda "eğitim - öğretim" verilir. Eğitim, genel konulardır. Çevreyi korumak, iyi bir insan olmak gibi. Öğretim ise; fizik, kimya, biyoloji gibi şeylerin çocuğa aktarılmasıdır.

Doğru bir eğitim - öğretim sistemi için üç temel şey gerekir: öğrenci, öğretmen, toplum. Türkiye'de otuz kişilik bir toplantıda kek tarifi veremeyecek insanlar kendilerini başlarından savdıkları çocuklarına bir şeyler öğretmeye çalışan öğretmenleri eleştirmeye yetkin görmekte, acınası. Öğretmenler mükemmel değil elbette, oraya da değineceğim.

Türk eğitim sisteminin zayıf halkası öğrencidir. Daha küçücük yaşta yetersiz ebeveynleri tarafından bilinçsizce teknolojiye maruz bırakılarak beyinleri pelteye çevrilen bu çocuklar, ilköğretim ve ortaöğretimde de herhangi bir fark yaratamıyorlar. Bu çocuklar daha ikinci sınıftan başlanan "üyü bür lüsü" sözleri ile hiçbir hayal kurmadan büyüyor. Kimse çocuğunun mutlu olmasını istemiyor, herkes çok para kazanmasını istiyor. Örneğin Türkiyede dil okumak aşırı idealizm gerektirir. Kimse dil okumak istemediğinden değil, kimsenin hayallerini takip etmemesinden dolayı.

Öbür yanda öğretmenler var; onlar da ikiye ayrılıyor. İdealist olanlar ve maaş alayım yeter kafasındakiler. İdealist öğretmenler düzgün öğrencilerle eşleştiklerinde sandığınızdan iyi sonuçlar elde ediliyor. Ne yazık ki nice iyi öğretmen kötü öğrencilerin elinde, nice iyi öğrenci de kötü öğretmenlerin heba oluyor.

İşin toplum kısmına gelirsek, eğitim / öğretim ailede başlar. Aile ve toplum yapınız çökmüş olduktan sonra ülkeyi baltık denizine taşısanız fayda etmez. Müfredatı falan geçelim de, çocuklarını yarış atı gibi görenleri değiştirelim önce. Müfredat bir iki aylık iş.

bu başlıktaki tüm girileri gör