türkiye solcusu

azadi
-Ben bu Türkiye'deki solcuları hiç anlamıyorum! Öyle bir algı oluşturmuşlar ki kendi aralarında; Sanırsın Akp yokken ülkedeki eğitimli insan seviyesi iskandinav ülkeleri ile yarışıyordu da, RTE gelip cahiliye dönemine çevirdi ülkeyi!
---Yok öyle bir şey 'solcu' kardeşim! Aslına bakarsan sen kendini çok abartıyorsun. Bu da seni ak partinin yürütttüğü siyasetin ne derece akılcı ve işe yarar olduğunu görmezden gelmeni sağlıyor... Ya da işe yarar olmasının sebebinin 'akılcı' siyasetleri olduğunu...
-Esasında olan biten çok basit; Sen yıllarca kendini elit sanıp, senden olmayanları sığır bildin... Akp ise senin dışında kalan sığırlara senin zaafını verdi. Aptal seçmeninin kendisini elit, medeni ve akıllı hissetmesini sağladı. Sense hiç değişmedin... RTE dün söylediği bugün yemiyor diye yeri geldi kendi kendisiyle çelişip, kendi söylediklerini yedi, inkar etti; Sen ise yaz ortasında 'DenizGezmiş' montu giyme huyundan bile vazgeçemedin...
-Kusura bakma solcu kardeşim; Aslında sağcılar bir şey kazanmadı, sadece sen kaybettin
Makinelitüfek
yazının belli bir kısmına katılsam ve ciddi manada öz eleştiri olması bakımından takdir etsem de ak partinin siyasetinin akılcı ve işe yarar olduğuna katılmıyorum. birkaç ay önce facebook hesabımda paylaşmış olduğum bir yazıyı alıntılayarak bu düşüncemi temellendirmek isterim;

Bugün insanlarımız akılları ermediği için siyasilerimizin çıkışlarında stratejik derinlik, çıkar politikası ve toplum için türevi faydaların bulunduğunu düşünüyor ve bu sebebe dayalı olarak desteklerini esirgemiyorlar. En basitinden iktidar partisinin kapatılamayacak kadar büyük ahmaklıklarından birinden örnek vereyim. Biz Rus uçağını düşürdüğümüzde ilk ne dedik? Sınır ihlali yaptığı için angajman kuralları dahilinde tarafımızca gereken müdahale yapılmış bulunmaktadır. Birkaç gün önce bunun çeşitli sonuçlarını hafifletmek için diplomatik temaslarda bulunuldu, her neyse. 15 Temmuz'dan sonra ne denildi? Fetö yaptı. Sonra, peki sonra ne oldu? Rusya'ya eşşek gibi 5 milyar dolar tazminat ödeyeceğimizi söyledik. Durun hatta yazılışı da şöyle; 5.000.000.000 $.
Listemde bulunan değerli arkadaşlarım, bu küçük örnek aklıma ilk gelen örnekti, yaptıkları her şey tek tek ortada. Soruyorum, bunda nasıl bir stratejik derinlik, nasıl bir fayda, nasıl herhangi bir çıkar, iyiye dair bir şey olabilir? Türk milleti bunu göremeyecek kadar ahmak mıdır, aymaz mıdır, onursuz mudur? Yalnızca bu para ile bile, ülkemizde kaç yoksul ailenin ihtiyaçları karşılanırdı, kaç okul, kaç hastane yapılırdı, topluma faydalı olacak, ilerlememizi sağlayacak neler gerçekleştirilebilirdi, tahmin edebiliyor musunuz?
Bunu iktidar partisini destekleyen biri asla ve asla kendine sormaz. Demokraside yozlaşmış, arkasını sağlama almış, milleti kıvama getirmiş, toplumun düşünce yapısını çözmüş bir zümre istediği her şeyi yapabilir, çağın imkânları dahilinde olan her şeyi. Ve kimse çıkıp da siz ne yapıyorsunuz diye soramaz. Memleket değil, iktidarları için yapıyorlar ve nasıl sonuçlanırsa sonuçlansın yapmaya devam edecekler, hiçbir plan ve programları yok, hiçbir şekilde bizi düşünmüyorlar. Biz Türk milleti olarak bunu ne zaman anlarız biliyor musunuz? O tehdit bizzat bizim kapımıza dayanıp o kapıyı kırmaya yeltendiğinde. Umarım tüm Türk milleti bu duyguya iliklerine kadar varır da akıllanır. Yani bıçak kemiğe dayandıktan değil, kemikleri çatır çatır kırdıktan sonra.
2
frantz fanon
"Koç taşağı" isimli bir yazıdan bir parçayı aynen kopyala yapıştır yapıyorum:

"Artık sanırım, 2007'de Boğaziçi Üniversitesi'nde yapılan eylemin bir benzerine bu ülkede bir daha rast gelinmesi mümkün değil. Hatırlanacaktır: anarşist bir öğrenci, Koç şirketini tanıtan kişinin üzerine koç taşağı fırlatmış, “köle pazarınıza hayır” demişti. Artık böylesi bir eylemden devlete ve sermayeye tırmanma zemini olarak Boğaziçi Üniversitesi fazlasıyla yaralanacak, bu tür bir “serseriliğe” asla izin vermeyecektir.
Eylemci, hayvana ait bir uzvu sahneye fırlatıyor ki bu, hayvanseverleri ve belki de veganları incitecektir.
Eylemci, o uzvu sahnede sunum yapan kadına fırlatmaktadır ki bu, feministleri öfkelendirecektir.
Eylemci, saldırıyı Koç şirketler grubuna gerçekleştirmiştir ki bu da solcu laik çevrelerde “müttefikimize nasıl saldırırsınız?” tepkisine neden olacaktır.
2007 tarihi de önemlidir, zira Nisan Muhtırası aynı tarihlidir. O günden sonra sol örgütler, yapısal dönüşüme uğra(tıl)mışlardır. Sonuçta her darbe, kendisini takip eden süreçte sola bir biçimde damga vurmuştur. 2007 kritik bir eşiktir.
Darbe, siyaset ve ideoloji içerisinde belirli bir ağırlığa sahiptir. Zaten bunun için yapılmıştır. 1981 tarihli, Türk ekonomisini inceleyen BBC belgeseli, yakın tarih okumasına dair önemli ipuçları sunmaktadır. [Birinci Bölüm ve İkinci Bölüm]
Bugün laikliğin ve ilerlemeci hareketin öncüsü, müttefiki, yoldaşı Koç ailesi, o gün şunu söylüyor: “Ülke şirkete benzer, iyi yönetilmezse çöker”. Demek ki “şirkete çevirdi ülkeyi bu Tayyip!” diyenler, bir kez daha düşünmeli, dostunu, yoldaşını iyi seçmelidir.
Rahmi Koç, konuşmasının bir yerinde, ülkenin fazla demokrat olmasından yakınmakta, darbeyi hayırlı gördüğünü beyan etmektedir:
“Türkiye demokrasi için büyük bedel ödedi. Bu bedel o kadar ağır oldu ki ülkeyi neredeyse batırdı. Ordunun çok doğru bir zamanda müdahale ettiğini düşünüyorum. Biraz geç kalsalardı, durumu düzeltmek son derece zor olacaktı. Her ne kadar demokrasimiz vardıysa da söylemem gerek ki tam bir demokrasiydi bu, anayasamız, kurumlarımız, iş kanunlarımız her şey iyi yurttaşlara değil kötülere yaradı.”
Belgeselin bir yerinde Kenan Evren'in ABD tipi demokrasi istediğinden bahsediliyor. O demokrasi "kötülere" karşı "iyi yurttaşlar" yaratarak kuruluyor.
Ayrıca BBC yorumcusu, o kibirli ve üstenci diliyle aşağıladığı ülkeyle ilgili olarak şunu söylüyor:
“Yeni kuşak sanayiciler, bu türden koruma altındaki sektörleri ortadan kaldırmak istiyor. Onlar, Türk ekonomisini daha verimli ve daha Avrupalı kılacak bir ekonomik devrim istiyor.”
Bu noktada Rahmi Koç devreye giriyor ve bugünü anlama noktasında önem arz eden şu tespiti yapıyor:
“Ortadoğu pazarına yüzümüzü dönmeliyiz, ama aynı zamanda Avrupa'nın parçası olmalıyız.”
O pazara dönmek ama Avrupalı kalmak için AKP biçilmiş kaftan. 2007'den sonra sola, AKP'ye küfretme, kitleleri kontrol altında tutma görevi verilmiş. Hepsi, Avrupa ile ilişkileri üzerinden düşünüyor, orayı övüyor, Ortadoğu'ya karşı Avrupa'yı çıkartıyor, neden acaba?
Ama BBC belgeselinden gördüğümüz kadarıyla, AET Başkan yardımcısı, orduya ve darbeye destek veriyor. Onun “dinci” değil “ilerici” olduğunu söylüyor. BBC yorumcusu da “Türk toplumu fazla dindar, Avrupa bunu kabul edemez” diyor. Her şey el ele ilerliyor.
(...)"
the spook
tamamen kıçından uydurma bilgiler ve ideolojiler ile kendi içlerinde bile ayrılmayı başarmış zavallı kişilerdir. Daha solun ve sağın genel anlamını bile bilmezken kendilerini bir örgüt gibi göstermişlerdir. Bir de her şeyi biliyormuş gibi kafasına göre hoşuna gitmeyen şeylere havlamaları yok mu... çomar diye dalga geçtikleri insanlarla sidik yarıştırmaktan başka bir işe yaramazlar.