topal osman

pencere
maksadım asla her hangi bir kahramana kara çalmak değildir. hele ki saçma sapan linç yemek hiç istemem. maksadım sadece bildiğim, okuduğum kadarını anlatmaya çalışıp bazı paradokslara işaret etmektir.

gazi kemal'in, emperyalist devletlerle askeri ve diplomatik yollarla mucadelesi herkesin malumudur. köhnemiş, çürümüş osmanlı'dan çağdaş bir cumhuriyet yaratma fikriyatı bir çok dönemdaşı ilerici lidere model olmuş, ufuk açmıştır.
ışıklar içinde yatsın, gazi hazretlerinin ülkemiz için bunca uğraşının yanında bir büyük derdi de, osmanlı'yı ve anadolu halkını felakete götüren ittihat fikriyatı ve hayaletlerinden genç cumhuriyeti koruyabilmekti. ne enver'in, ne talat'ın edirne'den, kars'dan burunlarını ülkeye sokmalarına musade etmemiştir. bu onun için çok zor olmuştur fakat başarmıştır. sanırım erken denebilecek bir yaşta, derde bağlı bir hastalıktan vefat etmesinde bunların payı büyüktür.

topal osman, krimanal hayat içinde, ittihat ve terakki partisinin pis işlerini yaparak savaş ağalığına kadar yükselmiştir. kemal paşa'da yer yer, kendi denetiminde kalacak şekilde bu kişiden vatan yararına faydalanmıştır. fakat topal osman'ın had bilmez bir yola sapması fazla uzun sürmemiştir. milletvekili ali şükrü beyi infazı, cumhuriyet mahkemelerince ispatlanmıştır.

bu savaş ağası haddini o denli aşmıştır ki, çetesiyle çankaya köşkünü basmış ve talan etmiştir. gazi hazretleri canını son anda kurtarmıştır.
daha sonrasında, atatürk'ün muhafız alayı tarafından yakalanır. gazi hazretlerinin koruma müdürü tarafından kafasına o kadar çok kurşun sıkılır ki bir kafası kalmaz. daha sonradan idamına hükmediliri. cesedi çukurdan çıkartılır. artık bir kafası olmadığı için, ulus meydanında ayağından asılır.

yıllar sonra ismet inönü'ye bir gazeteci ali şükrü bey cinayetini sorar. inönü'nün cevabı tek cümlede her şeyi özetler;

"tanrıdan dilerim ki, kış uykusundaki yılanı güneş yüzü göstermesin."