tırnak işareti

iron
Başkasından alınmış bir sözün başına ve sonuna konulan noktalama imi.

Atatürk diyor ki: “Yeni Türkiye'mizi layık olduğu mertebeye yükseltebilmek için, herhalde iktisadiyatımıza birinci derecede önem vermek zorundayız.”

2) Özellikle belirtilmek istenen bir terim, bir sözcük, tırnak içine alınabilir (Belirtme amacı, tırnak imi yerine sözcüklerin siyah, italik gibi bir çeşit harfle dizilmesiyle ya da bu sözcüklerin altını çizmekle de sağlanabilir.):

Şu “samimiyet” denilen şeyi büyük bir erdem sayanlar vardır, ben onlardan değilim. Eskiden bir “güldeste” yapmak isterdim; hani şimdi Frenkçe adıyla “anthologie” diyorlar, öyle bir şey.

3) Yazı içinde sanat yapıtlarının, kitapların adları tırnak imleri içinde gösterilir:

Fazıl Hüsnü Dağlarca'nın yayımladığı ilk şiir kitabı “Havaya Çizilen Dünya”dır.

4) Sıralamalarda, çizelgelerde üst satırda yazılan ve altta yinelenen sözcükler yerine tırnak imi konulur. Bu kullanışta tırnak imi (“) “denden” adını da alır:

Kitabımızda:

a) Tarla bitkileri üzerindeki incelemeler

b) Süs “ “ “

c) Meyveler “ “ “ yer almaktadır.

Uyarılar:

1) Tırnak içine alınan sözler, ayrı bir tümce olarak kalıyorsa, kendi noktalama imini korur ve tırnak imi bundan sonra konulur:

Atatürk'ün ahlak konusundaki kanısı şudur: “Korkutmaya dayanan ahlak, bir fazilet olmadıktan başka, güvenilir bir değer de taşımaz .”

2)Tırnak içine alınan söz, bir cümlenin öğesi oluyorsa, aslındaki noktalama imi konulmayabilir.

Atatürk “Ne mutlu Türk'üm diyene” derken, bu mutlu Türklüğün maddi ve manevi gereçlerini de yaratmış oluyordu. (Bu örnekte görüldüğü gibi, Atatürk'ün sözündeki ünlem imi kaldırılmıştır.)

3) Kimileyin tırnak içindeki sözün aslında bulunan noktalama imini korumak gerekli görülür:

Onun anlayamayacağı şiiri verirse, bu sefer de: “Git işine!” diye karşılar.

Dükkâna giren adama: “Ne emrediyor­sunuz?” diye sordum.

4) Tırnak içine alınan sözler bir tümce niteliğinde ise ya da özel adsa büyük harfle başlatılır; bir sözcük ya da tamlama ise, büyük harfle başlatılması gerekmez:

Nurullah Ataç dil devrimi üzerine konuşurken: “Kazandık artık, yendik” demiyorum; utku yırları, yani “zafer türküleri” söylemeye kalkmıyorum... diye yazmıştı.