surname

pencere
sadece bir dalda edebi eserlerle anılmak genelde edebiyatçıların kaderidir. haldun taner, şiir, düz yazı, öykü gibi bir çok dalda iyi eserler vermiş bir yazar olmasına rağmen edebiyatımızda oyun yazarı olarak bilinir. nazım da keza aynı dallarda muhteşem eserler vermişken şairdir. e tabii, örnekleri çoğaltabileceğimiz büyük yazarlarımızın genelde en iyi türde yazdıkları eserlerle anılmaları normaldir. sanırım dünya edebiyatında bu ezberi bozan tek yazar sabahattin ali'dir. öyküleri, tiyatro oyunları, romanları, şiirleri aynı lezzet ve kalitede olduğu için belki de ismi anıldığında hangi kefeye konulacağı bilinemez.

aziz nesin de genelde öykücü olarak bilinir. neredeyse her öyküsünü en az 2 defa okumuş bir hayranı olarak belki de dünyanın yaşamış en iyi on öykücüsünden biridir diyebiliyorum. fakat romanları da bir o kadar iyidir. okuyucuları tarafından yeterince bilinmemesi beni hep örselemiştir. surname adlı eseri de bunlardan biridir. ilk defa okuduğumda 16 yaşındaydım surname eserini. ırz düşmanı idam mahkumu berber hayri'nin öyküsüdür. daha o yaşımda kirli toplumun bak dediğine bakmamayı, olayları derini ve bütününden düşünüp ele almayı bana öğretmiştir. her yaşta okunmasını ivedilikle tavsiye ederim.