suriyeliler

zirvedekicahil
Buradaki Entryler beni oldukça şaşırttı. "Onlar bizim kardeşlerimiz" diyen bir tatlı su hümanisti olmasam da, ülkedeki suriyeli bakışının objektif olmadığını düşünüyorum.

Bir kere suriyeli psikolojisini anlamak gerekmekte; düşünün ki evinizde çay içerken kafanıza bombalar yağıyor, aileniz ölüyor. Bulduğunuz birkaç parça şeyle adını sanını bilmediğiniz bir ülkeye kaçıyorsunuz. Ünlü fight club sözündeki gibi, "sadece kaybedecek bir şeyin olmadığında özgür olabilirsin". Bu insanların kaybedeceği neleri var ki? Çoğu yaşadıkları travmalardan dolayı doğru karar veremiyor bile. Amerikada vietnamdan sonra yaygınlaşan bir mental bozukluk vardır; ptsd. [Post traumatic stress disorder: travma sonrası stres bozukluğu]. Ömrünü kaliforniyada güneşlenerek geçiren adamı alıp vietnam ormanlarında çatışmaya bıraktığında ne olur? Adam delirir. Evet. Bu insanlar geri döndüklerinde asla eskisi gibi olamazlar. Şiddete meyilli ve belli "tetikleyicilere" koşullanmış yaşarlar.

Günümüz suriyelilerinin bundan bir farkı yoktur. Ki zaten bütün bunlar olmasa bile, hiçbir birinci kuşak göçmen tamamen ülkeye adapte olamaz. Zira her zaman "orası" ve "burası" vardır. Ayrıca göçmen çocukları genelde suça daha yatkın olur. Bunun birçok nedeni var; dışlanma, kültür, din vesaire.

Bir avuç suriyeli alan norveçte cinsel suçlar %300 artmıştı sanırım. Böyle bir durumda, türkiyenin durumu içler acısıdır. Ümmetçilik oynayabilmek adına ülkeye yazık oluyor. Yine de, suriyeli ile kötüyü eşit görmüyorum ben. Zira tıpkı kafayı sıyıranlar gibi, savaşın kötülüğünü gören, tek isteği düzgün bir hayat olanlar da var.

İlk başından beri yapılması gereken, sınırı kapatıp dünyayı tampon bölgeye zorlamak olmalıydı. Yapılabildi mi? Hayır. Yaşasın ümmetçilik.

bu başlıktaki tüm girileri gör