suriyeliler

jesus
Sözlük yazarlarının tüm pisliklerini kustuğu suriyeli insanlar topluluğu. Bundan başka her tanım genellemeye, ırkçılığa veya her ikisine birden girer.
Avrupalının türkleri itin götüne soktuğu yazıları, eylemleri görünce ama bizi genellemeyin yeaaa diye ağlayanların burada bütün bir ırka sövmeleri çok ironik ve komik olmuş.
mortallman
Ülkeleri elden giderken, bizim atalarımızın çocuklarını dahi savaşa götürerek kazandığı, çocuğunun battaniyesini cephanelikleri korumak için kullanarak kazanılan bu ülkede, sefasını süren kişilerdir. Bir ülke kolay kazanılmıyor, bu ülke de kolay kazanılmadı. Suriyelilerden haz almayan insanları vicdansız olarak yargılayamazsınız. Sığınmacı, mülteci dediğiniz kadın olur, çocuk olur ama ülkesinden kaçan erkek olmaz
jakoben
ülkemize teşrif edenler insan olmayanlarıdır.vakti gelince akp'nin eli palalı militanları olacaklardır.bakın buraya yazıyorum.ne kadar suriyeli varsa ölüsünü dirisini düreyim.
neptune
kabaca toplumda "suriyelileri" destekleyen iki grup olduğunu düşünüyorum ;

1) siyasi ve mezhepçi yaklaşımlar dolayısıyla destekleyen grup
2) insani gerekçeleri ortaya sürerek destekleyen grup.

"suriyeli duyarını" kasan grup ağırlıklı olarak ikinci kesimdir. bu insanların dünya görüşü, ilk gruptakiler ile taban tabana zıt olsa da, suriyeliler konusunda ki yaklaşımları dolayısıyla, ilk grup ile yolları kesişir. çoğu, ilk gruptakiler ile aynı safta olmaktan veya anılmaktan rahatsızdır aslında. bu nedenle "insani gerekçelerinin" altını kalın bir biçimde çizerler. keza, "ben iktidar gibi düşünmüyorum ama...." şeklinde cümleler kurmaya meyillenmeleri de bundan kaynaklanır. ilk gruptakiler ise dediğim gibi işin insani boyutuyla neredeyse hiç ilgilenmez. mezhep ve siyasi açıdan bakarlar. bu gruba, rte'ye biat eden kitledir de diyebiliriz. dolayısıyla yarın öbür gün rte, "suriyelileri ülkemizden kovalım kampanyası" başlatsa, sokaklarda "suriyeli avına" çıkacak ölçüde değişim gösterebilirler, şaşırmamak gerekir.

suriyelileri desteklemeyen gruba gelirsek. çok genel bir biçimde, bu grubunda kendi arasında 2'ye ayrıldığını söylemek mümkündür.

1) ırksal ve milliyetçilik duyguları ağır bastığı için, suriyeliere sıcak bakmayan grup (buna mezhepçilik ve siyasi ayakta da eklenebilir)
2) olayın ırksal boyutundan ziyade, toplumda, kültürel ve ekonomik açıdan yarattığı sakıncaları göz önüne alarak, suriye'li duyarı kasmayan grup (kendimi bu gruba dahil ediyorum)

burada ki gruplandırma da aşağı yukarı, ilk yaptığım gruplama ile benzerlikler gösterir. şöyle ki; benim de dahil olduğum ikinci grup, tıpkı suriyeli duyarı kasan ikinci grupta olduğu gibi, aslında ilk gruptakiler ile aynı safta durmaktan rahatsızdır. bunun da altını yine kalın bir şekilde çizme ihtiyacı hissederler. misal "milliyetçilik veya mezhepçilik gibi kavramlara fersah fersah uzak biriyim ancak..." şeklinde bir cümle kurasım var benim. çünkü her ne kadar suriyeli duyarı kasmayanlar tarafından yer alsam da, ilk gruptakiler ile aynı tarafta yer almaktan da haz almıyorum aslında. buradaki ilk grubun, "suriyeli avına" çıkma potansiyeli, suriyelileri siyasi ve mezhepsel açıdan destekleyen ilk grupla neredeyse eş düzeydedir. oysa benim de dahil olduğum ikinci grup, bunun tamamen, devletin yanlış politikalarından kaynaklanan bir durum olduğunu ve doğru şekline getirmenin de ancak ve ancak devletin görevi olduğunu düşünür. yani sokaklarda yakaladığımız suriyelileri linç edelim gibi bir düşünce içine girmez. ancak şayet akıl tutulması veya sabır taşması noktasına gelinirse işin rengi değişebilir ve o zaman da, yanı başında suriyeli linç edilse gıkını çıkarmaz.
anne boleyn

1:50 den itibaren çocuğun konuşmasını izleyin.
Suriyeli Türkmen kardeşimiz kendisi. Türkiye'ye geldikten bir süre sonra memleketine yani Suriye'ye gidiyor ve orada Türk olduğu için, türkçe konuştuğu için (elektrikli) işkenceye maruz kalıyor.
3:40 dan itibaren de babasının suriye'de komutan olup asker eğittiğini daha sonrasında türk olduğu için atıldığını ve yaşadığı zorlukları anlatıyor.

Sonra da biz Suriyeli arapları ülkemize topluyoruz! İstemiyorum, ülkemde arap istemiyorum!
lux
insanları ırklarına göre genellemekten hiç hoşlanmam. ama suriyelilerin ülke düzenini bozduğu gözle görülür bir gerçek. hayat tarzları bizden çok farklı. metroya binmek için herkes sıraya girmişken omuz ata ata en öne geçip o lanet koltuklara otururlar. yaptıklarından, insanların onları kınamasından asla utanmazlar çünkü hayatları böyle.
yenikapı metrosunu sık kullanan ve fatihte ikamet eden biri olarak söylüyorum ki ben artık bunlardan çok sıkıldım. kadınları çirkef, erkekleri abaza. ne zaman bi dışarı çıkayım biraz eğleneyim desem günümü mahvediyorlar ve ben küfür ede ede yurda dönüyorum. her yer iğrenç derecede kalabalık ve gerçekten çok yüksek sözle konuşuyorlar. görgüsüzler ve şımarıklar. bu ülkede her şeyi yapabileceklerini düşünüyorlar sanırım. en kısa sürede ülkelerine geri dönmelerini, dönmeseler bile mevcut yaşam tarzına ayak uydurmalarını umuyorum. güzelim şehiri mahvetmelerini istemiyorum.
edit: elbette tüm Suriyeliler aynı değil. ama ben düzgün bir suriyeliye rastladığımı hatırlamıyorum. belki de rastlamışımdır da suriyeli olduğunu düşünmemişimdir.
lux
ülkenin suyunu çıkaran kesim. nerde güzel gezilecek yer var hepsi orda. bıktım artık bi salın da şu İstanbul'u gezeyim
sophos
en eğitimsizlerinin ve yozlaşmışlarının türkiye'de olduğu halk.
yapabilenleri kendi ülkesinde esad'ın yanında savaşır ülkesini korur. işe yarayanları avrupa'ya gider çalışmaya. en müslümanları, kültürsüzleri türkiye'ye gelir, nasıl olsa doğru düzgün bir şart yok gelmeleri için. türkiye'deki suriyeliler içinde de iyi insanlar vardır ama %1 civarında. cahillikte çingeneler ile yarışırlar.
pencere
kitlesel olarak hiç bir sorunum olmadığı insanlar topluluğudur. zira ırkçı değilim. bireysel olarak da hepimiz kadar insanlardır, hepimiz kadar insan değillerdir.

fakat halkımızın bir yere kadar suriyeli dostlarımıza tepkisini anlıyorum. ülkemizin kıt kaynakları bize yetmezken, şehirlerin alt yapısından, eğitim sistemimizin 95 yıldır iyi veya makul bir düzeye getirilememesine kadar yüzlerce sorunumuz varken, bir yıl içinde sınırlarımızdan giren üç buçuk milyon insan çok fazladır. lakin benim tepkim bu halin sorumlusu iktidaradır. zira sığ düşünmenin kolaycılığında debelenen bir korkak değilim.

leş sosyal medya platformlarına günde onlarca asparagas haber düşmekte. vay efendim suriyeliler şunu kesimiş, bunu biçmiş. kaçı doğrudur kaçı yalandır bilmiyorum lakin bunlar kirli provokasyanlardır.

yazık ki kesin emin olduğum bir kaç konu var. geçen sene biz türklerden (bunu yapan hiç bir milettin veya insanlığın mensubu olamaz gerçi) suriyeli bir insanın karısına tecavüz ederek çocuklarını öldürmesi konusunun yargıda olması. yahut 2 sene önce yine adına türk denen birinin, 5 yaşında bir çocuğu 25 bıçak darbesiyle öldürme hadisesi.
1
franz
Bunlara kol kanat açana da, besleyene de ayrı ayrı ayar olduğum kitle.

Kraldan çok kralcılar gibi, türk vatandaşından daha çok vatandaş herifler ülkede. Bedavacılıkları ayrı, mikrop gibi, virüs gibi tuttukları bir yerde çoğalmaları apayrı. Cahil, pis kokan, ahlaksız ne kadarı varsa bizde. Sapkın, kabuğunu kırabilse ortalık yere sıçıp sonra da türkler bunu nasıl olsa temizleyecek diye bekleyecek olanları gözüne bakıp ayırt etme konusunda o kadar ustalaştım ki, yolda yürürken midem bulanmasın diye kafamı kaldırmıyorum artık.

İşimden dolayı her ne olursa olsun çocukları ayrı bir yerde değerlendirirken, ailesine bu kadar benzemeyen, ailesinden bu kadar farklı olan, ailesini bile kendi hareketleri ile değiştiren çocuklar yetiştirdiğim için de kendimle gurur duyuyorum.

Ayrıca, Yorgun argın, hırpalanmış ülkemde bunların suriye'de yaşadığı savaştan daha ağır bir hal yoksa da hiçbir şey bilmiyorum şu ülkeye dair.
pencere
toplumumuzda kendilerine karşı aşırı biçimde haksız bir ırkçılık gösterilen halktır. toplumumuz her gün yoksullaşmanın getirdiği baskıyı bu insanlar üzerinde bir mastürbasyona dönüştürmüş durumda. durumun ileriki günlerde daha vahim sonuçlara gitmesinden endişe ediyorum. yazık ki bu tehlikeyi bazı popülist muhalefet partileri körüklemektedir. iktidar partisi de hiç bir tedbir almamaktadır.

şunu mutlaka belirtmek isterim ki, suriyeli'lerin aldığı sosyal yardımlardan, türkiye cumhuriyeti vatandaşlarının cebinden bir kuruş çıkmamakta. zaten öyle aman aman bir sosyal yardım da aldıkları yok. hastanelerden aldıkları ücretsiz sağlık hizmetinin bütün faturaları da ab fonlarından karşılanmaktadır.
hatta yakın zamanda bu hizmet kaldırıldığında sosyal medyada ilkel maymun dansı yapan bazı ırkçılar oldu sevincinden. keşke bu danslarını kendilerinin neden bir çok yaşam hakkına ücretsiz olarak ulaşamadıklarını protesto şekli olarak geliştirseler.

o zaman hadi hep beraber dans ederek soralım. suriyeliler için harcandığı söylenen 50 milyar dolar kime ve kimlere gitti?
frantz fanon
yanlış zamanda yanlış yerde doğmanın cefasını çekiyorlar.
ekonomik bir alet oldular. politik alet olmasalar bari.
yüzde 90ımız suriyelilerin suriye'ye gitmesinden yana ama politikacılardan çıt çıkmıyor.
kapalı bir topluluk. ne yapacakları belli olmaz. yarın bir gün muhalefete karşı kışkırtılmayacaklarının garantisi yok.
yarın bir politik krizolsa ya t*ayyip bizi kurtardı diyecekler ondan yana duracaklar ya da cihatçı organizasyonlara katılacaklar. çünkü senle başka bir ilişkisi yok ve olması çok zor. o kapalı topluluğa ancak dışarıdan bir şeyler verebilirsin. yol göstermeye çalışabilirsin ama kaynaşamazsın. en fazla arapça bir web sitesi kurar, stiker olarak reklamını eder, kendi cihatçı olmayan ideolojini tanıtabilirsin.

kısacası, suriye'ye geri gönderilmelerinden yana çaba sarfetmek lazım. (ama bu adamlara peşinen yapıştırılan ''hain, terörist, ışidçi'' vb yaftalara, ''savaşmadı vatanını bırakığ kaçtı'' zihniyetine de karşıyım.)

ana akım milliyetçilik bir şey diyemiyor. mesela bir türk pegida'sı kuramıyor.
solcular ise suskunluk yemini etti. konuşanlar ise olaya klasik solcu kalıplarla bakıyorlar. genel ''şovenizmle mücadele'' adı altında gönderilmelerine karşılar, onları örgütleyebileceklerini sanıyorlar ama''gel kardeş olalım demekle'' suriyeliler kardeşiniz olmuyorlar, olmayacaklar. sen onun yaşadığı zulmü yaşamamışsın. sen onu kendi davana davet etsen de o senle alay edecektir.
2 /