Alışılagelmiş Lokman Hekim mavralarını bir kenara bırakırsak; fiziksel olarak olmasa da ruhen ölümsüzlüğü mümkün kılabilecek bazı maddeler olduğuna inanıyorum ki başlıkta da bunu belirttiğimi bilmenizi isterim ayrıca inandığım bu maddelerin başında yer alan birkaç şey var çıkarsız iyilik ve ayrım gözetmeksizin uygulanan adalet gibi...
ölümsüzlüğü mümkün kılabilecek şeyler
Her şey yok olmak için vardır.
İnsanların robotsu varlıklara dönüşmesi
ufak bir gülümseme bile ölümsüz olabilir birine .
çok felsefi konulara giriş 1
çok felsefi konulara giriş 1
Ölümsüzlüğü mümkün kılabilecek şeyler, bilimdir,fendir,biokimya'dır.
Saygıdeğer bir birey olup, arkasında güzel eserler bırakan insanlar ölümsüzdür zaten, bkz; müslüm gürses, ahmet kaya, nazım hikmet gibi birçok sanatçı, bilim insanı bizim için ölümsüzdür
benim için ölümsüzlüğü mümkün kılacak şey scarlett johansson ile yatmak olabilir, öyle hissediyorum. sanki onunla yatarsam ruhum ebedi huzura erecek, sanki tanrı bana "hmm demek scarlett'le yattın, gel o zaman seni minik şeytan" diyip yanağımdan da makas alarak cennete koyacak.
evet öyle.
edit:stabilite
evet öyle.
edit:stabilite
Fikir adamı bilim adamı ve ya çok saygın bir kişi olup hatırlatabilirsin ama o da sonsuz, ölümsüz değildir. İnsanlar bir gün unutur. 'İsmini hatırlayan son kişi öldüğünde hiç doğmamış olacaksınız' diye bir söz var bu söze katılıyorum. Ayrıca bilim ilerlese ve fiziksel olarak ölmemenin formülü bulunsa bu seferde insanlar ölmenin yollarını arayacak. İnsanlığın doyumsuzluğunun sebebidir ölümsüz olmak istemesi.
Başlığı açan yazar arkadaşın aksine, ruh kavramına inanmadığım için (teizm kökenli ruh kavramından bahsediyorum), benim "ölümsüzlüğü mümkün kılabilecek" şeylerden anladığım, organizmaların üzerine yapılabilecek çalışmalardır.
Neden ölüyoruz sorusunun en basit cevabı, "hücrelerin yaşlanması ve akabinde gerçekleşen ölümünü" engelleyemediğimiz için şeklinde yanıtlanabilir. burada anahtar soru şu, bu neden oluyor ? aslında insan başta olmak üzere, tüm canlılarda, bazen belirli bazen ise süresiz biçimde ölen hücrelerimizin yerine yeni hücreler geliyor. ama sıkıntı şu ki, bu süreklilik arz eden bir durum değil. en basitinden herhangi bir yerimiz kesildiğinde, açılan yaramız kapanıyorsa, bunu bedenimizin hücrelerini yenilenme mekanizmasına borçluyuz. fakat bu süreç "zaman" diye adlandırdığımız bir süre ile kısıtlı. veya bazı bölgelerimizde ki hücrelerin ölümü halinde yenilenme işlemi hiç gerçekleşmiyor ya da ölen hücre sayımız belirli bir süreden sonra yenilenen hücre sayımızın çok altında kalıyor. böyle olunca da, canlıların yapı taşı olarak adlandırdığımız hücreler azaldıkça, bütünlük anlamındaki yapı çöküyor ve sonunda o bütünlüğü sağlayan şey tümden yok oluyor. işte bu; önce yaşlanma sonrasında ise ölüm dediğimiz sürecin gerçekleşmesi demek zaten. hücrelerimiz öldüğü için ölüyoruz.
aslında ölümsüzlük denilen kavram mevcut ve saklanan bir sır da değil. ancak bu çoğumuzun anladığı anlamdaki "ölümsüzlüğe" denk düşmüyor. zira bana göre de, an itibariyle ölümsüzlüğü başarabilen bir canlı yeryüzünde mevcut değil. ama bazı bilim çevrelerince "ölümsüz" olarak kabul edilen pek çok canlı türü mevcut.
http://www.evrimagaci.org/fotograf/55/7602
burada "öznel varlık" kavramının pas geçildiğini görüyoruz. bir tür kopyalama söz konusu. oysa benim ve pek çok insanın kafasındaki "ölümsüzlük" kavramına denk düşmüyor. ben sadece fiziksel form olarak mevcudiyeti devam ettirmekten bahsetmiyorum. kaldı ki, yukarıdaki linkte verdiğim şekli ile, bunun gerçekleşmesi ancak ve ancak kopyalama yöntemiyle mümkün. öte yandan ; şahsım için "bilinç" kavramı, söz konusu kopyalara bire bir aktarılmadığı sürece (ki şüphesiz ki çevresel faktörler de bilinç üzerinde doğrudan etkilidir, yani aynı zaman ve koşulları yaratamadığımız sürece, bilinci kopyalasak bile aslı ile arasında bir değişkenliğe uğraması kaçınılmazdır) ölümsüzlük kelimesinden bahsetmek pek doğru gelmiyor.
o halde hem formsal hem de bilinç olarak, sınırsız bir zaman dilimi içinde yaşayabilmeyi başarabildiğimiz an da, gerçek anlamda "ölümsüzlüğe" ulaşabiliriz demek, bana göre en gerçekçi tanım olacaktır. bunun için de başta belirttiğim, hücrelerin ölümünün önüne geçmek gibi bir amaç peşinde çalışmalar yapılmalıdır. görünen o ki, bilimsel gelişmeler, şimdilik sadece süreci uzatmaya yönelik yönde başarı sağlamaya yöneliktir. ölümsüzlük hali iyi midir, kötü mü ? bu apayrı bir tartışma konusudur. ona bu başlıkta hiç girmeyeyim :)
Neden ölüyoruz sorusunun en basit cevabı, "hücrelerin yaşlanması ve akabinde gerçekleşen ölümünü" engelleyemediğimiz için şeklinde yanıtlanabilir. burada anahtar soru şu, bu neden oluyor ? aslında insan başta olmak üzere, tüm canlılarda, bazen belirli bazen ise süresiz biçimde ölen hücrelerimizin yerine yeni hücreler geliyor. ama sıkıntı şu ki, bu süreklilik arz eden bir durum değil. en basitinden herhangi bir yerimiz kesildiğinde, açılan yaramız kapanıyorsa, bunu bedenimizin hücrelerini yenilenme mekanizmasına borçluyuz. fakat bu süreç "zaman" diye adlandırdığımız bir süre ile kısıtlı. veya bazı bölgelerimizde ki hücrelerin ölümü halinde yenilenme işlemi hiç gerçekleşmiyor ya da ölen hücre sayımız belirli bir süreden sonra yenilenen hücre sayımızın çok altında kalıyor. böyle olunca da, canlıların yapı taşı olarak adlandırdığımız hücreler azaldıkça, bütünlük anlamındaki yapı çöküyor ve sonunda o bütünlüğü sağlayan şey tümden yok oluyor. işte bu; önce yaşlanma sonrasında ise ölüm dediğimiz sürecin gerçekleşmesi demek zaten. hücrelerimiz öldüğü için ölüyoruz.
aslında ölümsüzlük denilen kavram mevcut ve saklanan bir sır da değil. ancak bu çoğumuzun anladığı anlamdaki "ölümsüzlüğe" denk düşmüyor. zira bana göre de, an itibariyle ölümsüzlüğü başarabilen bir canlı yeryüzünde mevcut değil. ama bazı bilim çevrelerince "ölümsüz" olarak kabul edilen pek çok canlı türü mevcut.
http://www.evrimagaci.org/fotograf/55/7602
burada "öznel varlık" kavramının pas geçildiğini görüyoruz. bir tür kopyalama söz konusu. oysa benim ve pek çok insanın kafasındaki "ölümsüzlük" kavramına denk düşmüyor. ben sadece fiziksel form olarak mevcudiyeti devam ettirmekten bahsetmiyorum. kaldı ki, yukarıdaki linkte verdiğim şekli ile, bunun gerçekleşmesi ancak ve ancak kopyalama yöntemiyle mümkün. öte yandan ; şahsım için "bilinç" kavramı, söz konusu kopyalara bire bir aktarılmadığı sürece (ki şüphesiz ki çevresel faktörler de bilinç üzerinde doğrudan etkilidir, yani aynı zaman ve koşulları yaratamadığımız sürece, bilinci kopyalasak bile aslı ile arasında bir değişkenliğe uğraması kaçınılmazdır) ölümsüzlük kelimesinden bahsetmek pek doğru gelmiyor.
o halde hem formsal hem de bilinç olarak, sınırsız bir zaman dilimi içinde yaşayabilmeyi başarabildiğimiz an da, gerçek anlamda "ölümsüzlüğe" ulaşabiliriz demek, bana göre en gerçekçi tanım olacaktır. bunun için de başta belirttiğim, hücrelerin ölümünün önüne geçmek gibi bir amaç peşinde çalışmalar yapılmalıdır. görünen o ki, bilimsel gelişmeler, şimdilik sadece süreci uzatmaya yönelik yönde başarı sağlamaya yöneliktir. ölümsüzlük hali iyi midir, kötü mü ? bu apayrı bir tartışma konusudur. ona bu başlıkta hiç girmeyeyim :)
Fma'dan edward elricin çıkagelmesi ölümsüzlüğü mümkün kılardı.
Biokimya ve insanların robotlaştırılması nano kıyafetlerin yapılıp insanların çok dayanıklı olmasıdır efenim ...
türler arası gen aktarımı ile mümkün olabilecek olaydır. "Ölümsüz denizanası" olarak da bilinen, Turritopsis dohrnii'den alınacak genlerle bunun mümkün olabileceğine inanıyorum.
İnsanların robotlaşması...
canlı var oldukça ölüm de var olacaktır ve hiç bir canlı aklının ölümü engelleyebileceğine ihtimal verimiyorum.
Bir varlığı değerli kılan zıttıdır. Zenginliği fakirlik, komünizmi kapitalizm, Fenerbahçe'yi Galatasaray güzel yapar mesela. İkisi de olunca ikisi de güzeldir, biri olmazsa diğeri de hiçtir.
Şimdi, ölüm olmayan hayat neye yarar? Ölüm güzel şey sözlükdaşlar. Yaşamı değerli kılan nacizane şey ölüm.
Şimdi, ölüm olmayan hayat neye yarar? Ölüm güzel şey sözlükdaşlar. Yaşamı değerli kılan nacizane şey ölüm.