muhammed peygamberin sara hastası olması ihtimali

cemree
Temporal lop epilepsi hastaliginin taniminda hastanin cesitli travma nöbetlere maruz kalmasinin yani sira hastaligin nörolojik etkilerinden dolayi halüsinasyonlar gördügü, narsist davranis bozukluklarina yöneldigi bilinmektedir. Bugünkü gelismlerle bu tarz hastaliklara maruz kalan kisilere ilac tedavisinin yani sira psikologlar tarafindan davranis terapileri de uygulanmaktadir.

Hastalar narsist davranis bozuklugunun yani sira, yüksek ve olmayan varliklara inanma, onlarla temasa gecme, din ve ahlak konulariyla asiri ugrasma, kontrol edilemeyen cinsel düsünceler ve eglemler de gözlemlenmektedir.

Hadisler, kuran'in icerigindeki Muhammedin cinsel hayatina getirilen düzenlemeler, din ve ahlaka olan asiri düskünlügü, kafasinda olusmus Allah fikrini asiri derece yükseltmesi gibi ayetlerden de Muhammedin böyle bir hastaliga maruz kaldigini rahatlikla gözlemleyebilmekteyiz.

Simdi Muhammedin bu hastaliga sahip oldugunu göstere ayet ve hadisleri görelim

ayet ve hadislerdeki sara hastalığı belirtilerine dikkat edin. !!!!!!!!!!!

Ravi: Ümmü`l-mü`minîn Âişe
Hadis: Şöyle demiştir: Hâris b. Hişâm radiya`llâhu anh Resûlu`llâh salla`llâhu aleyi ve sellem`den: “Yâ Resûllâ`llâh, sana vahiy nasıl gelir?” diye sordu. Resûlu`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem buyurdu ki: Ahyânen bana çıngırak sesi gibi gelir ki bana en ağır geleni de budur. Benden o hâl zâil olur olmaz (Meleğin) bana söylediğini iyice bellemiş olurum. Ahdânen Melek bana bir insan olarak temessül eder. Benimle konuşur. Ben de söylediğini iyice bellerim. -Âişe radiya`llâhu anhâ der ki: Resûl`llâh salla`llâhu aleyhi ve sellem`i soğuğu pek şiddetli bir günde kendisine vahiy nâzil olurken görmüşlüğüm vardır. (İşte öyle soğuk bir günde bile) kendisinden o hâl geçtiği vakitde şakaklarından şapır şapır ter akardı .

Ravi: Ubadetu`bnu`s-Samit
Hadis: Resulullah (sav)`a bir vahiy geldiği zaman, vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı. Bir gün Cenab-ı Hakk yine vahiy indirmişti ki aynı hal onu sardı. Keder hali açılınca: “(Zina haddiyle ilgili hükmü) benden alın. Allah onlar hakkında yol kıldı (yani çok açık şekilde had beyan etti): Bekar bekarla zina yapmışsa cezası yüz sopa ve bir yıl sürgündür. Dul dulla zina yaparsa yüz sopa ve recm`dir.”

Ravi: İbnu Abbas
Hadis: “Ey Muhammed! Cebrail sana Kur`an okurken, unutmamak için acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle)” (Kıyamet 16) mealindeki ayet hakkında şu açıklamayı yaptı: “Hz. Peygamber (sav) vahiy geldiği zaman büyük bir şiddet (ve ağırlık) hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarını kımıldatırdı. Bunun üzerine şu ayet indi. (mealen): “(Ey Muhammed, Cebrail sana Kur`an okurken acele edip onunla beraber söyleme (sadece dinle). Onu toplamak ve okutmak bize aittir” (Kıyamet 16). İbnu Abbas devamla der ki: “Ayette geçen “onun toplanması” tabirinden murad “(yeni nazil olan) ayetin Hz. Peygamber (sav)`in kalbinde toplanması, yerleşmesi, sonra da Hz. Peygamber (sav) tarafından okunmasıdır.” “Biz vahyi okuduğumuz zaman, sen onun kıraatine uy” (18. ayet) ayetinde de, “Dinle ve sus, sonra onu sana biz okuturuz” denmektedir. Bu vahiyden sonra, Cibril (a.s.) vahiyle gelince, sadece dinlerdi. Cibril gidince yeni gelen vahyi, kendisine nasıl okunmuş ise, öylece okurdu.”

Ravi: Aişe
Hadis: Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi. Rüyada her ne görürse, sabah aydınlığı gibi aynen vukua geliyordu. (Bu esnada) ona yalnızlık sevdirilmişti. Hira mağarasına çekilip orada, ailesine dönmeksizin birkaç gece tek başına kalıp, tahannüsde bulunuyordu. -Tahannüs ibadette bulunma demektir.- Bu maksadla yanına azık alıyor, azığı tükenince Hz. Hatice (ra)`ye dönüyor, yine aynı şekilde azık alıp tekrar gidiyordu. Bu hal, kendisine Hira mağarasında Hak gelinceye kadar devam etti. Bir gün ona melek gelip: “Oku!” dedi. Aleyhissalatu vesselam: “Ben okuma bilmiyorum!” cevabını verdi. (Aleyhissalatu vesselam hadisenin gerisini şöyle anlatıyor: “Ben okuma bilmiyorum deyince) melek beni tutup kucakladı, takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı. Tekrar: “Oku!” dedi. Ben tekrar: “Okuma bilmiyorum!” dedim. Beni ikinci defa kucaklayıp takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra tekrar bıraktı ve “Oku!” dedi. Ben yine: “Okuma bilmiyorum!” dedim. Beni tekrar alıp, üçüncü sefer takatim kesilinceye kadar sıktı. Sonra bıraktı ve: “Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin kerimdir, o kalemle öğretti, insana bilmediğini öğretti” (Alak 1-5) dedi.” Resulullah (sav) bu vahiyleri öğrenmiş olarak döndü. Kalbinde bir titreme vardı. Hatice`nin yanına geldi ve: “Beni örtün, beni örtün!” buyurdu. Onu örttüler. Korku gidinceye kadar öyle kaldı. (Sükunete erince) Hz. Hatice (ra)`ye başından geçenleri anlattı ve; “Nefsim hususunda korktum!” dedi. Hz. Hatice de: “Asla korkma! Vallahi Allah seni ebediyen rüsvay etmeyecektir. Zira sen, sıla-i rahimde bulunursun, doğru konuşursun, işini göremeyenlerin yükünü taşırsın. Fakire kazandırırsın, misafire ikram edersin, Hak yolunda zuhur eden hadiseler karşısında (halka) yardım edersin!” dedi. Sonra Hz. Hatice, Aleyhissalatu vesselam`ı alıp Varaka İbnu Nevfel İbnu Esed İbnu Abdi`l-Uzza İbni Kusay`a götürdü. Bu zat, Hz. Hatice`nin amcasının oğlu idi. Cahiliye devrinde Hıristiyan olmuş bir kimseydi. İbranice (okuma) yazma bilirdi. İncil`den, Allah`ın dilediği kadarını İbranice olarak yazmıştı. Gözleri ama olmuş yaşlı bir ihtiyardı. Hz. Hatice kendisine: “Ey amcaoğlu! Kardeşinin oğlunu bir dinle, ne söylüyor!” dedi. Varaka Aleyhissalatu vesselam`a: “Ey kardeşim oğlu! Neler de görüyorsun?” diye sordu. Aleyhissalatu vesselam gördüklerini anlattı. Varaka da O`na: “Bu gördüğün melektir. O, Hz. Musa`ya da inmiştir. Keşke ben genç olsaydım (da sana yardım etseydim); keşke, kavmin seni sürüp çıkardıkları vakit hayatta olsaydım!” dedi. Resulullah (sav): “Onlar beni buradan sürüp çıkaracaklar mı?” diye sordu. Varaka: “Senin getirdiğin gibi bir din getiren hiç kimse yok ki, ona husumet edilmemiş olsun! O gününü görürsem, sana müessir yardımda bulunurum!” dedi. Ancak çok geçmeden Varaka vefat etti ve vahiy de fetrete girdi (kesildi).

Ravi: Yahya İbnu Ebi Kesir
Hadis: Ebu Seleme İbnu Abdirrahman`a Kur`an`dan ilk inenin ne olduğunu sordum. “Ya eyyühe`l-Müddessir (ey örtüsüne bürünmüş)! (suresi)dir!” dedi. Ben; “İyi ama, başkaları ilk inenin İkra` bismi Rabbikellezi halak (süresidir). diyorlar” dedim. Bunun üzerine Ebu Seleme: “Ben bu hususta Hz. Cabir (ra)`e sormuştum. O bana; “Sana, Resulullah Aleyhissalatu vesselam`ın söylediğinden başka bir şey söylemeyeceğim, Aleyhissalatu vesselam: “Bir ay kadar Hira magarasına mücavir oldum (itikafa girdim). Mücaveretimi (itikafımı) tamamlayınca, dağdan indim. Derken bana bir seslenen oldu. Sağıma baktım, hiçbir şey görmedim. Soluma baktım, yine bir şey görmedim. Arkama baktım bir şey görmedim. Derken başımı kaldırdım, bir şey gördüm, ama (bakmaya) dayanamadım. Hemen Hatice`nin yanına geldim: “Beni örtün!” dedim. Derken şu ayetler nazil oldu. (Mealen): “Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (insanları ahiretle) korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın..” (Müddessir suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi.”

Ravi: Ömer
Hadis: Resulullah (sav)`a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi. Bir gün, O`na vahiy indirildi. Bir müddet öyle kaldı. Sonra o hal açıldı. O da Mü`minun suresinden ilk on ayeti okudu: “Mü`minler kurtuluşa ermiş, umduklarına kavuşmuşlardır. Onlar namazlarını Allah`tan korkarak, hürmet ve tevazu içinde ve tadil-i erkan ile kılarlar. Onlar dünya ve ahiretlerine faydası dokunmayan her türlü şeyden yüz çevirirler. Onlar nail oldukları her türlü nimetin zekatını aksatmadan verirler. Onlar namuslarını korurlar. Ancak hanımlarına ve cariyelerine karşı müstesna, bunlarla olan yakınlıklarından dolayı kınanmazlar. Kim helal sınırını aşarak bunların ötesine geçmek isterse, işte öyleleri haddini aşmış olanlardır. O mü`minler ki, Allah`a ve kullara karşı olan emanet ve mesuliyetlerini yerine getirirler ve sözlerinde dururlar. Onlar namazlarını devamlı olarak, vaktinde ve şartlarına riayet ederek kılarlar, işte onlar varislerin ta kendileridir. Onlar Firdevs cennetine varis olurlar. Onlar orada ebedi olarak kalacaklardır” (Mü`minun, 1-11). Arkadan dedi ki: “Kim bu on ayeti yerine getirirse cennete girer.” Sonra kıbleye yöneldi ve ellerini kaldırıp: “Allahım (hayrımızı) artır, bizi (iyilik yönüyle) noksanlaştırma. Bize ikram et, zillete düşürme. Bize ihsanda bulun, mahrum etme. Bizi tercih et, (düşmanlarımızı) bize tercih etme. Allahım, bizi razı kıl, bizden de razı ol!” buyurdular.

Ravi: Ibnu Mes`ud
Hadis: Allahu Zülcelal hazretleri vahiy suretiyle konuştuğu zaman sema ehli bir ses işitir ki bu, demir bir zincirin düz bir kaya üzerinde hareket etmesiyle çıkan çıngırak sesine benzer. Sema ehli bu sesi duyunca korku ve haşyetten bayılırlar. Cibril (a.s.) kendilerine gelinceye kadar bu halde devam ederler. O gelince korku, kalplerinden açılır. Hemen: “Ey Cibril, Rabbiniz ne buyurdu?” diye sorarlar. O: “Hakkı söyledi” der. Sema ehli hep bir ağızdan: “el-Hak, el-Hak” diye söyleşirler.

Ravi: Zeyd b. Sâbit
Hadis: “Resûlu'llâh … Efendimize gelen vahyi yazardim. Vahiy nâzil oldugu vakitte (onu) bir sikinti kaplar, inci taneleri gibi siddetli bir ter dökerdi de ondan sonra açilirlardi. Kendileri bana imlâ buyurur, ben de yazardim…”

Ravi: Ebû Hüreyre
Hadis: “Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi”; “Vahiy nüzûl ederken kendilerini (tasa ve kaygi kaplar yüzü kül gibi olur ), gözlerini kaparlar ve horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes alirlardi”

Ravi: Aişe
Hadis: Hz. Peygamber (sav)`e (yahudiler tarafından) sihir yapıldı, öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu. Bir gün benim yanımda iken Allah`a dua etti, sonra tekrar dua etti. Ve dedi ki: “Ey Aişe, hissettin mi, sorduğum hususta Allah bana fetva verdi?” “Hangi hususta Ey Allah`ın Resulü?” dedim. “İki kişi bana gelip, biri başucumda, diğeri de ayak tarafımda oturdu. Biri diğerine: “Bu zatın rahatsızlığı nedir?” dedi. öbürü: “Büyüdür!” dedi. Önceki tekrar sordu: “Kim büyüledi?” Diğeri: “Lebid İbnu`l`A`sam adındaki Beni Züreykli bir yahudi” diye cevap verdi. Öbürü: “Büyüyü neye yaptı?” dedi. Arkadaşı: “Bir tarakla saç döküntüsüne ve bir de erkek hurma tomurcuğunun içine” cevabını verdi. Diğeri: “Pekala, şimdi nerede?” diye sordu. Arkadaşı: “Zervan kuyusunda!” cevabını verdi.” Bunun üzerine Resulullah (sav) Ashabından bir grupla birlikte (ra) kuyuya gitti, ona baktı, kuyunun üzerinde bir hurma vardı. Sonra benim yanıma dönüp: “Ey Aişe! Allah`a yemin olsun, kuyunun suyu sanki kına ıslatılmış gibi (bulanık) ve (o kuyu ile sulanan) hurma ağaçlarının başları da sanki Şeytanların başları gibiydi!” dedi. Ben: “Ey Allah`ın Resulü! Onu (kuyudan) çıkardın mı?” diye sordum. “Hayır!” dedi ve ilave etti: “Bana gelince, Allah bana afiyet lütfetti ve şifa verdi. Ben ondan halka bir şer gelmesine sebep olmaktan korktum!” Resulullah onun gömülmesini emretti ve yere gömüldü.”

Tum bunlar tip dilinde “Temporal Lob Epilepsi” diye adlandirilan hastaligin belirtileridir. health.allrefer.com sitesinde Temporal Lob Epilepsi hastaliginin belirtileri su sekilde aciklaniyor;

Halüsinasyon: bir his organını uyaran hiçbir nesne veya uyarıcı olmaksızın, alınan bir hissin mevcudiyetine inanma halidir. Varsanı olarak da bilinir. Muhammed'in melekler, cinler gibi mantik disi varliklari gormesi, bugun tip dilinde ancak bu sekil izah edilebilir.

Kas gerilmesi (kaslarin istek disi hareket etmesi): kasların istem dışı oluşan seğirmelerini, spazmlarını ya da hareketlerini içeren bir grup duruma verilen ortak bir isim.

Korku: Muhammed'in korkudan ortulere sarinip dolandigini anlatan durum.

Anormal agiz hareketleri: Muhammed'in dudaklarinin neden istek disi hareket ettigini anlatan durum.

Terleme: Hadislerde acikca belirtiliyor ki, Muhammed vahiy anlarinda “en soguk gunlerde dahi” yuzunden ve vucudundan sakir sakir terler akiyor.

Yuz kizarmasi: Temporal Lob epilepsi hastalarinda gorulen bu belirti, Muhammed'in vahiy aninda da acikca goruluyor.

Hizli kalp atislari

Amnezi veya hafıza kaybı: ornek olarak verdigim son hadiste acikca goruluyor ki, Ayse'nin de anlatimiyla “öyle ki, Resulullah (sav) yapmadığı bir şeyi yaptım vehmine düşüyordu.” Muhammed'in hafiza kaybi yasadiginin acik belirtisi.

Aslinda Temporal Lob epilepsi hastaliginin tedavisi bugun mumkundur. Fakat o zaman bu hastalik hakkinda insanlar bilinc sahibi olmadiklari icin bu tur eylemleri cinler, periler, melekler ile aciklayabilmistir.

Konumuzla alakalı olduğu için Muhammedin cinsel ve Özel hayatini düzenleyen Ayetlere de bakalım;

Tanrı allahin, Muhammed'in kendisine yasakladigi cariyeleri tekrardan “helal” kildigini anlatan Tahrim suresi 1 ve 2. ayetler, Muhammed'in akraba evliligi yapmasina izin veren Ahzap suresi 50 ve 51.ayet. Kaldi ki tahrim suresi ahzab suresinden sonra geldigi icin konulan yasagi da kaldirmistir. Sanirim ilk etapta bu kadar muhammed'in cinsel hayati yeterli olacaktir.

Öte yandan Muhammed'in Allahi övdügü, ona tapinilmasi gerektigini anlatan ayetlerin sayisi oldukca fazladir. Bunun yani sira zamanin ahlaki kurallarini da belirleyen sayisiz ayetler vardir.

Bütün bunlardan ne anliyoruz?

Muhammed tamamen hastaligina uygun bir motivasyon sergiliyor. Cinsel istekleri, zamanin ahlaki kurallarini yanlis bulmasi ve degistirmek istemesi, nöbetlerin gelmesi, insan üstü varliklar görmesi, bunlarla iletisim icerisinde olmasi! Ayetlerin geldigi! anda takindigi fizik ve ruh halleri bütün bularin kanitidir.

Epilepsi ve ben isimli siteden Prof. Dr. Safiye Bilgin'in yazisindan bir alinti;

Epilepsi (halk arasında sar'a), eski çağlardan beri insanoğlu tarafından bilinmektedir. Sağlıklı görünen bazı kişilerin aniden yere yıkılarak bilinçsiz halde çırpınmaları sebebiyle bu çağlarda epilepsi hastalarına tanrılar tarafından cezalandırılmış veya içlerine kötü ruhlar girmiş kişiler gözüyle bakılmaktaydı. Epilepsinin incelenmesi ve tedavisi 1850'lerden günümüze kadar gelişimini sürdürmüştür. Uygun antiepileptik seçimi ve kullanımı yanında hastaların iyi izlenmesi sayesinde epilepsilerde tamamen iyileşme veya nöbetlerin 3/4 oranında azalması sağlanabilmektedir. Buna karşılık belirtilen uygun tedavinin seçilememesi ya da uygulanmaması, bilimsel olmayan tedavi yöntemlerin araştırılması gibi nedenler bu hastalığın kontrol altına alınamamasına sebep olmaktadır. Bu sebeple hasta ve ailesinin epilepsi hakkında bilgilendirilmeleri tedaviye başlama noktası olarak öncelik taşımaktadır.

Yazida altini cizdigim bolgeleri konunun ilk yazisindaki Muhammed'in vahiy anlarini anlatan hadisler ile kiyaslayiniz. Yine diger bir saglik sitesinden epilepsi hastaligi ile ilgili bir yazi.

Hastaların hemen yarısında nöbetten önce aura denilen kişiye özgü bir kriz öncesi duygu vardır. Bunlar herhangi bir yerde ağrı, kulak çınlaması, koku alma, hayal görme veya titreme biçiminde belirirler. Daha sonra bilinç kaybı ile beraber hasta yere düşer. Bütün vücudu kasılan saralının solunumu durur, rengi önce solar, sonra morarır.

Konunun ilk yazisinda paylastigim hadislerden alintilar;

Resulullah (sav)`a bir vahiy geldiği zaman, vahiy sebebiyle onu bir gam ve keder alır, yüzünün rengi uçardı.

Resulullah (sav)`a vahiy olarak ilk başlayan şey uykuda gördüğü salih rüyalar idi.

Resulullah (sav)`a vahiy indiği zaman, yüzünün yakınlarında arı uğultusu gibi bir ses işitilirdi.

“Vahiy nâzil olurken en evvel vücûd(una) bir titreme gelirdi”

Noroloji uzmani Prof. Dr. Safiye Bilgin soyle diyor;

Bunu izleyerek hasta derin ve hırıltılı nefes alıp vermeye başlar, bilinci kapalıdır. Daha sonra hasta açılır ancak henüz bilinci tam olarak yerine gelmemiştir ve şaşkın bir şekilde etrafa bakar.



Uzman doktorun ustte bize ilettigi bilgileri su hadis ile kiyaslayiniz;

“horultuya (benzer) siddetli siddetli nefes alirlardi”

Yine diger bir sitede sara hastaligi hakkinda soyle bir bilgi verilmektedir;

Tonik kasılma denen bu devre yarım dakika sonra geçer, klonik kasılma denilen ihtilaçlar başlar. Kol ve bacaklar ritmik şekilde kasılıp gevşer. Bu konvülsiyanlar esnasında hasta idrarını kaçırıp altını kirletebilir ve dilini ısırabilir. Kasılma­lar gittikçe azalır ve hasta derin derin soluyarak bilincinin geri döndüğü ana kadar sakin bir şekilde yatar. Kendine geldiğinde işinin başına dönebilir.



Derken şu ayetler nazil oldu. (Mealen): “Ey örtüsüne bürünen! Kalk! (insanları ahiretle) korkut! Rabbini büyükle, elbiseni temizle. Pislikten kaçın..” (Müddessir suresi). Bu vahiy namaz farz kılınmazdan önceydi.”

Muhammed'in Epileptik nobetlerini hekimlerimizin aciklamalariyla karşılaştıralım.

Sara(Epilepsi): Bir çeşit sinir hastalığıdır. Nedeni beynin çalışmasında görülen bir anormalliktir. Tıp dilinde epilepsi denir. Grand mal ve petit mal olmak üzere iki çeşidi vardır.

Grand Mal: Saranın ağır şekline grand mal denir. Hasta nöbet gelmeden önce aura denilen bir devre geçirir. Bu sırada da, nöbetin geleceğini anlar. Bu devrede, kulak çınlaması, belirli bir yerde ağrı, titreme vardır. Ne olduğunu anlayamadığı bir koku hisseder. Kısa bir süre sonra da, şuurunu kaybederek yere düşer. Vücudunda kuvvetli çırpınmalar başlar. Kol ve bacakları ritmik bir şekilde kasılıp, gevşer. Ağzı köpürür, dilini ısırabilir, farkında olmadan küçük ve büyük tuvaletini koyabilir. Bir süre sonra da kasılmalar azalır, derin bir soluk alarak sakinleşir ve kendine gelir.

Petit Mal: Saranın hafif şeklidir. Bu çeşit saralıda şuur kaybı görülür fakat, kasılma ve gevşemeler görülmez. Hatta bazen çevresindekiler kriz geçirdiğini bile anlamaz. İlkyardım olarak, kriz geçiren hastanın yaralanmasını önleyici tedbirler alınır. Dilini ısırmaması için de temiz bir mendili top yaparak ağzına koymak faydalıdır.



Kulak çınlaması: Ustte uzman doktor epilepsi nobetlerinin agir olanini “Grand mal” nobet sekli olarak aciklamis. Bu agir nobet seklinin belirtilerinden biride ustte anlatildigi gibi “kulagin cinlamasidir”. Bakiniz Muhammed kendisine gelen “Grand mal” nobetini nasil anlatiyor;

Aişe r.a: Ya Resulullah! sana nasıl vahy geliyor? diye sordu. Resulullah s.a.v : “Vahy bana bazı vakitlerde çıngırak sesi gibi gelir ki, bana en ağır geleni de budur …… “ Buhari: 1.C.144.S

Titreme: Agir epileptik nobet belirtilerinden bir digeri ise vucudun degisik bolgelerinin istem disi titremesi.

Ibnu Abbas (radiyallahu anhuma), “Hz. Peygamber (aleyhissalatu vesselam) vahiy geldigi zaman buyuk bir siddet ve agirlik hissederdi. Bunun tesiriyle dudaklarini kimildatirdi. [Buhari, Tefsir, Kiyamet 1, 2, Bed'u'l-Vahy 4, Fedailu'l-Kur'àn 28, Tevhid 43; Muslim, Salat 147, (448); Tirmizi, Tefsir, Kiyamet, (3326); Nesai, Salat 37, (2,149,159).]

Altına kaçırmak: Agir epileptik nobet belirtilerinden bir digeri ise kaynakta uzaman doktorun yazdigi “farkında olmadan küçük ve büyük tuvaletin koyulmasi.” Bakiniz Muhammed kendisine yine siddetli bir sekilde inen ayet karsisinda korkudan ortülere ortünüp bürünüyor. Altina kacirdigini adeta itiraf ediyor;

Muddesir
1. Ey giysisine bürünüp kenara çekilen!
2. Kalk da uyar!
3. Rabbinin yüceliğini duyur!
4. Temizle giysilerini!
5. Uzaklaştır kendinden pisliği!

Muslumanlar yukaridaki pisligi “putlara tapma, kotuluk yada sirk” olarak izah etmeye calisirlar. Oysa ayette gecen “elbise, giysi” kelimesi durumun gercek yuzunu gayet iyi bir sekilde acikliyor.

Deve'nin diz çökmesi: Diger bir rivayete gore vahiy indigi anlarda Muhammed'in devesi bile vahiyin siddetine dayanamaz ve yere cokermis.

“Bu şekilde gelen vahyin ağırlığı bazan öyle bir dereceye ulaşırdı ki, Rasulüllah (s.a.v.) devesinin üzerinde ise, deve ağırlıktan yere çöküyordu.” İbnu'l-Kayyim, Za'dü'l-Maâd, 1/25.

Bazi bilimsel arastirmalara gore hayvanlar insanlardaki epileptik nobetleri onceden sezebiliyor. Konu hakkinda lutfen assagidaki yaziyi okuyunuz;

Epilepsi Alarmı Veren Köpekler; Dr. Brown, araştırmaları sırasında köpeklerin epilepsi krizlerini önceden hissettiğini farketmiş. Bulgularına göre köpekler, beyindeki elektrik boşalmalarını ve kimyasal değişimleri, hatta insanların kendilerinin farkedemediği nöbet öncesi davranış değişikliklerini bile algılayabilir. Ancak eğitimli olmayan köpekler, sahibindeki bu değişikliği algıladığı durumlarda korku ve paniğe kapılıyor. Dr. Brown'ın eğitimi sayesinde ise köpekler içgüdüsel sezgilerini olumlu yönde kullanabiliyor, sahibini uyarıyor.

Hayvanlarin bazi dogal icudulerinin insanlardan daha gelismis oldugu bilinmektedir. Dr. Brown'un arastirmasi kopek uzerine. Develerin tipki kopekler gibi epilepsi nobetlerini onceden sezebilme yetenegi var mi yok mu bilemeyiz. Arastitilmasi lazim.

Peygamber hastalığını bütün müslümanlara miras bıraktı işte hüküm:

HAŞR-7. “Allah'ın, (fethedilen) ülkeler halkından Peygamberine verdiği ganimetler, Allah, Peygamber, yakınları, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Böylece o mallar, içinizden yalnız zenginler arasında dolaşan bir devlet olmaz. Peygamber size ne verdiyse onu alın, size ne yasakladıysa ondan da sakının. Allah'tan korkun. Çünkü Allah'ın azabı çetindir.”
alıntı
bu başlıktaki tüm girileri gör