misafirlikte yaşanan rezillikler

trainer red
çoğu insanın başına gelen rezilliklerdir,kah çorap yırtıktır diye ayağımızı abiler edasıyla katlarız kah çayı-kaheyi üstümüze veya koltuğa boca ederiz falan.
benim hikayem ise daha farklı a dostlar.
geçen akşam annemle beraber teyzemlere gittik. her ne kadar gitmek istemesem de zorla götürdü beni, teyzemin kocası ameliyat olmuş, geçmiş olsuna gitmek lazımmış falan. neyse kalktık gittik teyzemlere. ben olabildiğince şirin görünmeye çalışıp her soru karşısında 'ehe ehe evet öyle :)' deyip kendimi kasmaya başladım tabi.
adettir gelen misafire bir şeyler ikram edilir, onlar da öyle yaptılar. çaydan sonra meyve tabağı getirdiler. tabakta elma portakal ve 'muz' vardı. ben bizi fakir sanmasınlar diye elmayla portakalı yedim muza dokunmadım. adeta 'biz de her gün muz yiyoruz' izlenimini yaratmaya çalıştım. teyzem tabağıma baktı ' oğlum yesene muzunu' dedi. ben biraz kızardım 'yok ben muz pek sevmem ehehehe' dedim. teyzem ısrar etmeye başladı, göz ucuyla anneme bakıp tepkisini görmeye çalıştım teyzemin kızıyla konuşuyordu. iyi dedim yiyeyim bari. yavaş yavaş soydum muzumu, her lokmayı adeta onu yaşayarak yuttum. nasıl iştahlı yemişsem artık teyzem dedi ki ' oğlum beğendin mi muzu,bu diğer muzlar gibi değil anamur muzu' dedi. ben başımı ' evet çok beğendim' anlamında salladım, o sırada muzun son lokması ağzımdaydı. sonra teyzem kızına döndü ' oğluma bir muz daha getir kızım' dedi. hemen yok yok teşekkür ederim diye karşı çıktım önce, 'oğlum ye bir tane daha' dedi teyzem ben bir kez daha itiraz ettim, son kez teklifte bulununca, ısrar etmekten vazgeçer korkusuyla kabul ettim. gülümsedim, sitem eder gibi hareketler yaptım. annem bana biraz ters baktı, ellerimi 'napayım ama' der gibi bir şekle soktum. evet muzu pek sevmeyen ben ikinci muzumu yemeye başladım. bu muz diğerine göre biraz daha büyüktü. az öncekini yavaş yavaş yemiştim ama bunu hızlı hızlı yemeye karar verdim, hor kullancaktım muzu. hızlı hızlı yemeye başladım, tam ortasına geldiğimde lokmayı yutamadığımı fark ettim. bir türlü yutamıyorum takıldı boğazıma inmiyor, aha dedim ölüyorum, suratım kıpkırmızı oldu, nefes alamadım. herkesin dikkati bir an üzerime toplandı. teyzem korktu 'aman su getirin çocuk gidiyor' dedi. gerçekten de gidecektim.sırtıma vurdular, arkama geçip havaya kaldırdılar, öksüre öksüre güç bela muzu ağzımdan çıkardım. o kadar çok öksürdüm ki çok afedersiniz ne yemişsem halının ortasına istifra ettim. muzun diğer yarısı da hala elimdeydi, o kadar şeye rağmen bırakmamışım muzumu. teyzemin kızları bezlerle halıdaki pisliği silmeye çalışıyorlar, annem özürler diliyor ben ise halıdaki desenlerin gizli manasını çözmeye çalışıyordum. annem bana beddua okumaya başladı, bana vurmaya çalışıyordu. teyzem ise annemi tutmaya çabalıyor, tekli koltukta oturan teyzemin kızı 'ne olacak, bilerek mi yaptı sanki çocuk, valla dokunursan ben de seni döverim' diyerek içinde bulunduğumuz çirkin atmosferi dağıtmaya çabalıyordu.ama biliyorum ki evden çıktığım an o da arkamdan tutmaya başlayacak. annem 'hadi kalk gidiyoruz' dedi, teyzem bu sefer 'oturun daha erken' diye ısrar da etmedi. evde başıma gelecekleri düşünüyordum,dudaklarım titriyordu. eve geldik annem suratıma tükürdü, o sırada ağladığım için ağzım açıktı ve tükürük tam ağzımın içine geldi. odama gittim bütün gece ağladım. çok mutlu oldum diye, iki tane muz yedim diye mi bunlar başıma gelmişti diye düşündüm.
kötü kaderime üzülüp hıçkıra hıçkıra ağladım.

edit:düzen
2
adolf hitler
sifonun çalışmaması üzerine banyodaki leğene su doldurup klozete dökmek, bunu yaparken ayağın kayması, yere düşmek ve ses üzerine çatalla kapıyı açmaları ve herkesin tepemde toplanması. utanç çukuru
1