19 Aralık ile 26 Aralık 1978'de Kahramanmaraş'ta meydana gelen, ''Müslüman Türkiye'' ve ''Kanımız aksa da zafer islamın'' sloganları ile ülkü ocaklarının Alevilere yönelik katliamı. Resmi rakamlara göre yedi gün süren olaylar sırasında 120 insan öldürüldü.
maraş katliamı
12 eylül darbesine ortam yaratma sürecindeki projelerden birisi. balgat, malatya, kanlı 1 mayıs, 16 mart, çorum... vb. kitle katliamları, 70'lerin ikinci yarısından itibaren devrimci hareketi ve hareketin sempatizanları psikolojik baskı altına alma ve devrim sürecini geriye taşıma yöntemleri olarak kullanıldılar. plan şuydu: devrimcilere saldıralım, devrimciler karşı saldırılar yapsınlar ve bir iç savaş ortamı oluşsun. böylece insanlar görünüşte iki tarafa da hasar verecek, özünde ise tamamen amerikan yeşil kuşak projesi kapsamındaki bir askeri müdahaleyi meşru ve haklı olarak görsün.
nitekim yarı yarıya başarılı da oldular. devrimci yol, halkın kurtuluşu, tkp ve kurtuluş (yani solun en büyük ve kitlesel dört ismi) bu tuzağa düşmedi ve kendilerine yapılan saldırılara anlık karşılıklar vermekle yetindiler. (bu gruplardan zaten konformist tkp'nin lügatına "şiddet" diye bir kavram hiç girmemişti. kurtuluş ise silahlı mücadelenin yalnızca devrimin son aşamasında uygulanması gerektiği taraftarıydı. burada en etkili silahsız direnişi "faşizme karşı direniş komiteleri" adlı yapılanmayla dev-yol'un verdiğini söylemek mümkün.)
lakin thkp-c/hdö, mlspb, dev-sol, tikb, tkp/ml gibi örgütler 70'lerde ciddi bir misilleme eylem sürecine girdiler. özellikle türkiye'deki nato-abd personeline, sağcıların siyasi kadrolarına ve ordu-emniyet içerisindeki rütbeli isimlere yönelen silahlı eylemlerle ülkede darbecilerin ekmeğine yağ sürecek cinsten, tam bir sivil savaş ortamı oluştu. sonrası ise malum..
nitekim yarı yarıya başarılı da oldular. devrimci yol, halkın kurtuluşu, tkp ve kurtuluş (yani solun en büyük ve kitlesel dört ismi) bu tuzağa düşmedi ve kendilerine yapılan saldırılara anlık karşılıklar vermekle yetindiler. (bu gruplardan zaten konformist tkp'nin lügatına "şiddet" diye bir kavram hiç girmemişti. kurtuluş ise silahlı mücadelenin yalnızca devrimin son aşamasında uygulanması gerektiği taraftarıydı. burada en etkili silahsız direnişi "faşizme karşı direniş komiteleri" adlı yapılanmayla dev-yol'un verdiğini söylemek mümkün.)
lakin thkp-c/hdö, mlspb, dev-sol, tikb, tkp/ml gibi örgütler 70'lerde ciddi bir misilleme eylem sürecine girdiler. özellikle türkiye'deki nato-abd personeline, sağcıların siyasi kadrolarına ve ordu-emniyet içerisindeki rütbeli isimlere yönelen silahlı eylemlerle ülkede darbecilerin ekmeğine yağ sürecek cinsten, tam bir sivil savaş ortamı oluştu. sonrası ise malum..