laik günlük

iron
başka biri olmaya yemin ediyor, hiçbir kederin ve hatıranın ulaşamayacağı kadar uzakta olmayı düşlüyorsun. basık odalarda başının üstündeki tavanı aşıp gökyüzüne bakıyorsun. yıldızları serpiştiren bir tanrıyla göz göze gelmek için bildiğin en korkunç düşüncelerle meydan okuyorsun, korkunun ve hayallerinin kol kola girip seninle hayal ettiği odalarda başkalarının acılarını sebzeli çorba tarifi gibi dinliyorsun. biraz ondan, biraz bundan, azıcık da ölüm, kimse bu lezzete karşı koyamaz.
kapıyı kendi üzerine kilitleyip giden senmişsin gibi, günün birinde aptal bir sokakta, mevsimin çiçekleri arasında bir yol görüp o büyülü ormana çıkacağına inanıyor ve koşuyorsun, insanların sıraya girmeyi bilmediği, seni ezerek bindiği otobüslerle gidilen kente.
böyle bir an yaşamadıysan sayfayı yenile, yaşadıysan, dünyayı tamir edeceğime söz veririm.
bu başlıktaki tüm girileri gör