ifade özgürlüğü

laiksavar
"hayret, başlığı açılmamış." dediğim kavramdır. İfade özgürlüğünün sınırı mülkiyettir ve buna iki şerh düşülebilir: bir kişiye karşı açıkça saldırı/şiddet emri ve dolandırıcılık. çünkü ikisi de yine bireyin bedensel veya şahsi mülkiyetine zarar vermeye giriyor. Kişi kendi evinde/gazetesinde/sitesinde İSTEDİĞİNİ ifade edebilir veya istediğinin edilmemesini sağlayabilir, buna küfür ve hakaretten tutun bölücülük propogandasına her şey girer. Ben kendi web sitemde ırkçı bir yazı görmek istemiyorsam bu hakka sahibim ve bu tür içeriklere engel olabilirim, fakat bunu bir üçüncü taraf benim rızam dışında benim sitemde yapamaz, benim kişisel haklarımı çiğneyemez. İnsanların fikirleri hoşunuza gitmek zorunda değil; şahsen internette, televizyonlarda, kitaplarda gördüğümde kanımı donduran, nefret ettiğim birçok şey görüyorum. Fakat sırf benim hoşuma gitmiyor diye ne bileyim Necip Fazıl'ın İdeolocya Örgüsü'nün ya da Mussolini'nin Faşizm Doktrini'nin ya da Sorel'in Şiddet Üzerine Düşünceleri'nin yasaklanmasını savunacak değilim. İfade hürriyetindeki tutumum epey katı. Bugün Cemaat'in yayın kanallarının kapatılmasına da, Sözcü'ye yapılan baskılara da, ve şayet bir gün bugünün zalimi olan iktidar düşkün duruma düşer de yeni iktidar aynı muameleyi onlara da uygularsa buna da karşı olacak olma nedenim bu. Devlet, bireyin hak ve özgürlükleri hiçbir koşulda çiğneyemez. Bireyler ve hakları iktidarların veya devletin ne düşündüğünden çok daha ötededir, üstündedir.
3
sasanist
düşünce özgürlüğü yanında kürsü özgürlüğüyle birleştirilmediği sürece ifade özgürlüğü tam anlamıyla gerçekleşmeyecektir.
elbette her insanın sınırları vardır, duymak istemedikleri, ve dolayısıyla düşüncelere vurulan kelepçeleri destekleyen tarafları.
ve en özgür ülkede bile vardır düşüncenin sınırları, oturduğu yerden kimse her yere laf atamaz.
şimdi olması gerekene gelirsek, hep beraber sınırlarımızı genişletebilmemiz gerek. küreselleşme sayesiinde bu sınırlar istemediğimiz hayal edemeyeceğimiz kadar genişledi zaten, fakat her birey, bilhassa yönetici kesim bunu özellikle gerçekleştirmek için uğraşmalı. başka türlü olmaz. sosyal hayatta liberalizmin huzur getirdiği getireceği tartışılmaz bir gerçektir.
neyse türkiyede bunun sıkıntısını yıllar boyu çekmek zorunda kalacağız gibi. elden bişey gelirse o da kendisinden başlaması herkesin
iron
Sağlıklı bir kamuoyunun oluşabilmesi için de, düşünce ve kanaatleri ifade edebilme ve yayma özgürlüğünün bulunması, olmazsa olmaz bir koşuldur. Ancak uygulamada, bütün önlemlere rağmen bu özgürlük, siyasal tutumlar ve ekonomik koşullar nedeniyle kısıtlanabilmektedir. İfade özgürlüğünün kısıtlanması, başka bir deyişle kişi ve grupların, kanaatlerini ifade edememeleri ya da duyuramamaları, yalnızca yasaların gücüne ve siyasal iktidarın uygulamasına bağlı değildir.

İfade özgürlüğünün gerçekleşmesinde, bu özgürlüğün kullanılmasına olanak sağlayan kitle iletişim araçlarının yöneticilerinin görev anlayışları ve bu araçların toplumdaki işlevleri de önemli bir rol oynar. Basının görev anlayışı, bu anlayışın uygulanış biçimi, yayın politikası, hedef kitlenin beklentileri, ifade özgürlüğünün gerçekleşmesi ve dolayısıyla kamuoyunun biçimlenebilmesini doğrudan etkiler.

İfade özgürlüğünün bir başka kısıtlanma biçimi de toplumsal yapıdır. Bir toplumun yapısal özellikleri, bireylerin haberleşme biçim ve yöntemlerini de belirler. Toplumdaki bireylerin ifade özgürlüğünü kullanabilmeleri için görme, dinleme ve konuşma özgürlüklerinin yanı sıra “görülmüş olma” ve “duyulmuş olma” gibi özgürlüklere de sahip bulunmaları gerekir. Bu tür özgürlüklerin savunucuları da, ülkenin kitle iletişim araçları olmalıdır.