hisler ve kelimeler

jakoben
hislerin anlamlandıramadığımız kelimeler bütünü olduğunu iddia ediyorum.o hisleri kelimelere anlaşılır biçimde dökebildiğimiz andan itibaren o hislere dair yaşanılacak bir şey kalmıyor dolayısıyla hisler çözümlenen tüketilen ve bir kaç defaya mahsus içerikler olarak kişisel tarih olan tecrübede yerini alıyor.bunu bir insan bir diğerine aşmak olarak ifade ediyor.anın önemine geliyor iş. anı tanımadan yaşamak hazzı kuvvetlendiriyor.ne kadar az düşünürsen o kadar anın içindesin. ne kadar çok düşünürsen illaki bir yerden sonra sonunda zeki olan fakat yaşantıyı kaçıran,kıyıda köşede kalmış intiharlık best sellersın. yaşamayı hakim kılacak kolay yolu bilmek yetmiyor çelişkilere sokan ise yaşanabilecek anları daha öncesinden çokça azaltmış olmak..buna da takıntıya bürünmek denebilir.bu takıntıyı aşmaya kalkan döngüde insan daha farklı duygu mecraları için daha çok okuyor.bu beraberinde içerisinde bulunduğun topluluktan daha büyük bir kopuşu getiriyor.çatışan akıl anı bir türlü beğenemiyor bu vesile ile artık insana karşı temel ilgini kaybediyorsun.bunun içinde cinsellik bile olabiliyor.belki de en başında