erkeklerin doğum yapması

trainer red
birçoğumuz tarafından imkansız hatta saçma karşılanan durumdur. fakat 2008 yılında thomas beatie 35 yaşındayken ilk doğumunu gerçekleştirmiştir.
biraz araştırdım suni rahim taktırırsam ben de hamile kalabiliyormuşum.

bu gidişle evlenemeyeceğimden ve hamilelik zevkini bizzat yaşamak istediğimden, yumurta bankasından yumurta alarak ben de kendi çocucuğumu anal yolla kendim doğurmak istiyorum.

bebek ve baba dergilerini okuyup periyotlarımı takip etmek, aş ermek istiyorum.
her gün aynanın karşısına geçip kıllı göbeğimin şişmesini takip edip, hamile tuniği giymek istiyorum. iki elimle belimi kavrayıp bacaklarım ayrık ayrık yürümek istiyorum.

mahallenin ortasında herkesin içinde doğum suyumu dökmek, kalın sesimle inlemek istiyorum. kadın doktor istemem triplerine girip kan ter içinde bebeğimi doğurmak istiyorum. sonra başıma kırmızı kurdela takıp dikişli kıçımı tuta tuta misafirlerime lohusa şerbeti ikram etmek istiyorum.

evet, düşüncesi bile beni mutlu etmeye yetiyor.
7
cigdemgulu
suni rahimle ve kendi spermiyle dölleyip bir bebek oluşturabilirse eğer sezaryen tavsiye ediyorum. ilerde boşaltım sisteminin çalışmasını istiyorsa anal doğum tavsiye etmiyorum. tavsiye etsemde bebeği bağırsağında yerleştirmek gibi bir olayı başarabileceklerini sanmam ya da suni rahmi anüse bağlayabileceklerini.

tanım: üreyecek bir kadın bulamamış veya kadınlardan üremek istemeyen bir erkeğin çocuk istediği için uyguladığı eylem.
mindfuck
yedi bela makasl sincap
thomas beatie trans bir birey, önceden kadındı. hani teknik olarak vücudu rahime sahip gerekli hormonları salgılayabilecek durumda idi. ama biz erkeklerin bu olanağı yok,üzgün surat. hani yapay rahimi sağlasak bile gerekli kimyasalları nasıl salgılayacağız bu sıkıntı. sonuçta dış döllenme sağlanabiliyor ama rahim dışında oluşan embriyo çok kısa süre yaşıyor. hatta bi bilim insanı ödül almıştı, rahim dışında birkaç hafta embriyo yaşattı diye. gerçi bu ödül konusunda emin değilim. de işte erkeklerin doğum yapması çok zor, keşke olsa.
** ben mpreg diye hikayeler okuyorum. doğum yapan erkek fantezili hikaye okumak çok zevkli, gülücük.
blackcat
Akabinde regl olup çektiğimiz acıları bir nebze de olsa anlayacak , " siz de çok abartıyorsunuz " kafalarından vazgeçeceklerse desteklediğim doğumdur.
karll max
Suna bir karar verelim artık. Şiştim boyle şeyler okumaktan.

Kadınlar ve Anneler Daha Yüksek Acılara Dirençli Midirler?

Mit: "İnsan vücudu en fazla 45 del (acı birimi) acıya dayanabilir. Fakat doğum yaparken, kadınlar 57 del kadar acı çekerler. Bu, aynı anda 20 kemiğin kırılmasına eşdeğerdir. Annenizi sevin, çünkü o Dünya'daki en güçlü insan ve bizim en güçlü destekçimiz!"

Gerçek: Annelerimizi ne kadar çok seviyor olsak da, bu sevgiyi bilimi çarpıtmak için kullanmaya her zaman karşıyız. Bu mitin yanlışlarını saymakla bitmez. Ancak kadınların erkeklerden dirence bu kadar ciddi miktarda daha dayanıklı olduğuna dair hiçbir bilimsel veri yoktur; tam tersine, aksini gösteren birçok veri bulunmaktadır. Dişileri ve doğumlar sırasında çektikleri acıları takdir etmek için mitleştirmeye ve uydurma bilgilere ihtiyacımız yoktur. Dahası, bu mitin yayılması, söz konusu doğum acısını azaltmak için geliştirilebilecek teknolojilerin "gereksiz" görülmesine neden olabilir. Toplumların genelinin tarihinde zaten ihmal edilmiş kadınlar, bu anlamsız mitler yüzünden yüceltilecek yerde doğrudan zarar görmüş olabilirler!

Bilgi-1: "Del" diye bir acı birimi yoktur. 1940 yılında James D. Hardy ve arkadaşları tarafından "dolorimetre" diye bir acı skalası geliştirilmiştir. Ancak çok yaygın olarak kullanılmamaktadır. Mit, çarpıtıla çarpıtıla birim de çarpıtılmıştır. Dolorimetrede 1'den 10'a kadar, "dol" biriminde sayılar vardır ve 45, 57 gibi sayılar burada yer almaz.

Bilgi-2: Şimdiye kadar birçok farklı acı skalası tanımlanmıştır. Kabul görenlerin hepsi 1'den 10'a kadar değerler taşır. Ancak bu skalaların hiçbiri uluslararası kabul görmemiştir. Bu konuda halen tartışmalar sürmektedir. Dünya çapında en yaygın olarak kabul edilen "Karşılaştırmalı Acı Skalası" (Comparative Pain Scale) da 10 üzerinden bir derecelendirmeye sahiptir. Doğum, bu skalada 8 puan ile ifade edilir ve acının en şiddetli migren ağrısı ile eşdeğer olduğu iddia edilir. 9. seviyede intihara sebep olabilecek kadar acılı olan boğaz kanseri bulunurken, 10. sırada bilinci kapatacak kadar şiddetli trafik kazalarında duyulan acılar bulunmaktadır.

Bilgi-3: Bir acının, birden fazla kemiğin kırılmasıyla eşdeğer acı verdiğini göstermenin veya kıyaslamanın bir yolu yoktur. Zira her kemiğin kırılması, farklı şiddetlerde acı verir. Ayrıca birden fazla kemiğin aynı anda kırılması, doğrusal bir toplama işlemiyle acıya neden olmaz. Bu sebeple mitin içerisindeki kıyaslama da, abartma amacıyla eklenmiş bir saçmalıktır.

Bilgi-4: Scientific American'da yayınlanan bir araştırmaya göre, Amerika'daki University of Florida, Kanada'daki McGill Üniversitesi ile İngiltere'deki bazı üniversitelerde yapılan bağımsız araştırmalar erkeklerin acı eşiğinin kadınlardan daha yüksek olduğunu göstermektedir. Bunun haricinde, erkeklerin farklı acıları kadınlara göre daha iyi tanımlayabildikleri de ortaya çıkarılmıştır. Üstelik tüm araştırmalar, kadınların acıya çok daha hassas olduğunu göstermektedir.

Bilgi-5: Kadınların erkekleri acı konusunda geçtiği tek nokta, mitte de belirtildiği gibi hamileliktir. Ancak yine de yukarıdaki bilgi hatalıdır, zira hamilelik sırasında kadınların acı eşikleri artmamaktadır. Bunun yerine, vücudun salgıladığı hormonlar, adeta uyuşturucu etkisi yaparak beynin acıyı daha az hissetmesini sağlamaktadırlar. Özellikle endorfin gibi doğal ağrıkesiciler, kadınların bu konuda bir nevi hile yapmasını sağlamaktadır. Bu, greyfurt büyüklüğündeki bir delikten, basketbol topu büyüklüğündeki bir cismin çıkması için gereklidir. Üstelik bu bile net değildir; zira insanlar ve farelerde yapılan bir araştırmada, insanlardaki hormonların acıyı azaltıcı etkisinin oldukça az olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla bu söylenenler, insan için pek de geçerli olmayabilir.

Bilgi-6: Mythbusters (Discovery Channel'ın mit avcıları), bir bölümde kadınlarla erkeklerin acı eşiklerini karşılaştırarak kadınların acıya daha dirençli olduğunu ileri sürmüştür. Bu deney, çok az kadın-erkek denek kullanılarak yapılmış, aceleci bir sonuçtur ve literatürdeki araştırmalarla uyumsuzdur. Mythbusters, bu araştırmada acıyı buz dolu bir kabın içerisine elini sokup içinde tutabilme süresiyle ölçmüştür. Genelde bilimsel kuruluşlar acıyı lazer ışınının kontrollü şiddetiyle, bir makinanın aynı şiddette verdiği acıyla, vb. ölçeler. Bu açıdan Mythbusters'ın araştırma yöntemi oldukça şaibelidir. Ancak gelecekte yapılacak araştırmalarla bu mitin içeriğinin değişebileceğini belirtmek adına ve diğer araştırmaların aksi yönünde veriler barındıran bazı araştırmalar olduğundan bahsetmek adına burada bunu da vermek istedik. Sonuçta bilim hiçbir zaman mutlak değildir.

Sonuç: Annelerimiz başımızın tacıdır ve yavrularını doğurmak ve büyütmek için binbir acı ve güçlükle baş ettikleri tartışılmazdır. Ancak bunu mitleştirerek abartmak, bizim açımızdan pek de doğru değildir. Annelerimizin başımızın tacı olmaları için saçmalıklara ihtiyaçları yoktur ve hiç olmamıştır.

Hazırlayan: ÇMB (Evrim Ağacı)

Kaynaklar ve İleri Okuma: http://www.evrimagaci.org/fotograf/56/1283