entel yavşaması

prometheus
Kadıköy sokakları, barları, birahaneleri... Hayatının büyük kısmını sanat camiasında geçirmiş 40 yaşına merdiven dayamış burkay'ın hikayesidir bu.

Orta öğrenimi sonrası İstanbul erkek lisesine yerleşen burkay zaman içerisinde üniversite ve iş hayatı falan derken İstanbul Kadıköy ve Beşiktaş eşrafıyla iyice yakınlaşmış sanat sergileri, tiyatrolar, konserler ve irili ufaklı iktidar karşıtı eylemlerle kendinden çokça söz ettirir duruma gelmiş. Kadıköy de tanımadığı bar sahibi, sanatçı yoktur hatta şarapçılar bile tanır burkay bey'i. Her insanda bir miktar olabilecek şey fazlaca vardır bu 40 yaşında her etkinliğe giden ama zaman zaman "nasıl para kazanıyor bu amk" diye düşündüren sözde entelektüel, işe yaramaz garip tipte. Efendim bu herif bildiğin yavşak. Ekseriyetle takıldığı barlarda ıssız adam edasıyla içkisini içerken etrafını son teknoloji askeri radar gibi tarayıp genelde memleketinden yeni gelmiş üniversiteli kızlar aramakla geçirir. Çoktur bu yavşağın muhabbeti. Her konu hakkında söyleyecek şeyi vardır. O gece de etraflıca yaptığı tarama çalışmaları sonrasında bir adet "yavru ceylan" bulmuştur. Muhabbet başlar:

Burkay: yangın yıllarıydı Janım kızıım...
Genç kız: aaaa ne yanmıştı!? (ağzı beş karış açık)

Burkay: o dönemler yeni çıkmış kitabımın tanıtımı yapılıyordu... (iç ses: farklı konu bul lan kaçacak)

Genç kız: aaaa kitabın mı var burkaayy?

Burkay: insan sevdikten sonra yaş önemli değil. Sen biraz daha yaşlı, ben biraz daha genç olsaydık... (tiyatroya mı girsek aq)

Genç kız: yhaa burkaay sen çok iyi birisin biliyomusaaan

Burkay: biliyorum Janım... Bize geçelim mi?

Genç kız: yhaa benim sınav dönemieem, sınavdan sonra yazarım snaa ( kalkar ufak ufak uzar)

Burkay'ın iç sesi: yine s*kemedik

Edit: yazım hatası