yaşamak için sebep kalmaması

oijya adam
Yolunu kaybetmiş bir yıldız misali savrulup durduk yıllarca. Zalimin kılıcı, masumun göz yaşlarından daha üstün geldi ve yankılandı çığlıklar koca boşlukta. Dudaklarım ile dudakların kadar uzaktı barış bizlere. Tanrı, hiç bir zaman sıvazlamadı omuzunu insanoğlunun. Acıya sahip çıkan bedenler, sanatla tanıştı zamanla ve sevişti temas olmadan ruhlarıyla. Yapılan her sanatta, eksildiler kendilerinden parça parça. Ürkek elleri kırık, omuzları çürümüş ve gerçekliğini sorguluyor tuvallerinin. Bir o kadar emin kendinden çünkü sadece o görüyor, göremediğimiz detayları. Yeri ve zamanı yoktur düşüncelerinin, gözlerini kapatır ve var olmayanın merkezine konumlanır duyguları. Gökten beklentileri fazla olan insanlar, bu kabuğun üzerinde ne yaparlar bilmem. Olmayanı, oldurmaya çalışmak; ahmaklık ve ruhsal arayışın eşiğinde, çırpınışlardan ibarettir sadece. Belli başlı sebeplerden ötürü insanlar kardeşlik yapar, donuk suratlılara. Bir kaç adet kağıt parçası, ruhun yapı taşı olan vicdandan daha ağır basıyor. Bir adet kelepçe ile kendini bir fidana bağla, 40 yıl boyunca özgürsün lakin fidanı çöle gömecek kadar bencil. Ruh'un dayanıklı olmadığı tek şey ise bedenin. Bir çiçek ile umutlanır insanoğlu ve tanrı ise sadece bu koca çizime imzasını atar. Yağmur gibi ferahlatır içimizi, düzensizliğin içinde bulunan kaos. Güç, gülümsemeyi bilmeyen varlıkların hayalini kurduğu yanılgıdır sadece. Acı, sahte olan her aynayı çatlatacak kadar içeri sinmiş. Deniz kokan umutlara, sahra kadar çarpıcı bir tokat.
bu başlıktaki tüm girileri gör